"Tampon bölge" nasıl pişirildi?

ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde kurmak istediği tampon bölge fikrinin nasıl oluştuğunu, Fikret Akfırat, 25 Temmuz 2018 tarihli Aydınlık'ta "ABD-Türkiye kontrolünde tampon bölge" başlığı altında yazmıştı:

"ABD'nin 'Suriye'den çekilme' diye anılan planın 'asker çekme' ile ilgisinin olmadığını ve esasının, Suriye'yi parçalama operasyonunda nihai aşamayı ifade ettiğini söyleyebiliriz.

Washington Yakındoğu Politikaları Enstitüsü'nün 11 Temmuz 2018 tarihli raporunun başlığı, 'Suriye'de yeni bir ABD politikasına doğru: İran'a karşı koymak ve IŞİD'in yeniden canlanmasını engellemek için sıfır noktası.'

Raporda, Suriye'nin kuzeydoğusunda ABD ile Türkiye'nin ortak kontrol edeceği 'no fly' ve 'no drive zone!' kurmak öneriliyor.

Öneriye göre; Suriye'de uygulanacak bu 'tampon bölge'de sahadaki kara unsurlarını, Türk askeri ile sınırlı sayıdaki ABD'li 'danışman'ların denetimindeki PKK/YPG unsurları oluşturacak."

***

Konuyla ilgili ikinci önemli değerlendirme 6 Eylül 2018 tarihli Star gazetesinde Ardan Zentürk tarafından "Sykes-Picot'tan, Lavrantiev-Jeffrey Anlaşması'na" başlığı altında yapılmış:

"1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması, İngiliz diplomat Mark Sykes ile Fransız Francois George-Picot'un isimleriyle anılır. Şimdiki anlaşma yüksek ihtimalle Lavrantiev-Jeffrey Anlaşması olarak anılacak. Alexander Lavrantiev, Rusya, James Jeffrey ise ABD'nin Suriye özel temsilcileri.

2015'ten bu yana yaşadığımız süreç, Suriye'nin doğu-batı hattında ABD ile Rusya arasında kalıcı olarak bölündüğünü, Türkiye ve İsrail'in de sınırlarında 'güvenlikli cepler yaratma' şansını yakaladıklarını gösteriyor."

***

Üçüncü değerlendirme de 7 Eylül 2018 tarihinde "ABD'nin Suriye projesi Öcalan'dan!" başlığı altında bu sütunda yapıldı:

"ABD derin devletinin unsurlarından biri olan 'Uluslararası Kriz grubu', 5 Eylül 2018 tarihinde, 'Suriye'nin Kuzey Doğusunu Stabilize Etme Anlaşması' başlıklı bir rapor yayınladı.

Raporda özetle şöyle deniliyordu:

-YPG/PYD'nin siyasi hedefleri, Abdullah Öcalan'ın Türkiye'de hapsedilmesi sırasında geliştirdiği bir kavram olan demokratik konfederalizm kavramı etrafında şekilleniyor. Demokratik konfederalizm, Türkiye, Irak, İran ve Suriye'nin devlet sınırları içinde Kürtlerin ve diğer dinî ve etnik toplulukların haklarını güvence altına alabilecekleri araçları sağladıkları, savunma haklarını ve kapasitesini de içeren yüksek derecede yerel özyönetimin sağlandığı derin bir ademi merkeziyetçilik biçimi olarak anlaşılmaktadır.

YPG/PYD de bunu savunuyor. Şam liderliği, federalizm önerilerini tekrar tekrar reddetti ama özerk yönetimler olabileceğini kabul etti.

Şam ile bir YPG/PYD anlaşması, ABD ve Rusya'nın garantörlüğünde ademi merkeziyete odaklanmalıdır. "

13 Aralık 2018 tarihli yazımda da askerî strateji uzmanı Nejat Eslen'in "James Jeffrey'nin Ankara temasları sırasında uzlaşma sağlandığını söyleyebiliriz. Demek ki Orta Doğu'da yeni çizilecek sınırlar, James Jeffrey adı ile anılacak. Sonuçta sınır boyunca bir tampon bölge oluşturulacak ama bu şeridin altında PYD devleti kurulacak! Amerikalılar kendi nihai hedeflerine ulaşmak için Türkiye yönetimine seçim öncesinde böyle bir taviz veriyor." görüşüne yer verdim.

***

Suriye'nin kuzeyinde veya Çukurova bölgesinde tampon bölge kurmak projesinin aslında çok eski olduğunu 2 Ocak 2019 tarihli yazımda açıkladım:

"Atatürk, Nutuk'ta, 'Amasya mülâkatı'nda, bugün için düşman işgali altında bulunan bölgelerden Çukurova (Kilikya)'yı, Arabistan ile Türkiye arasında bir tampon devlet yapmak üzere anavatandan ayırma isteğinde bulunulduğundan söz edildi.' notunu düşmüştür.

Çukurova ve çevresine; Adana, Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa'ya Suriyeli göçmenlerin yoğun olarak yerleştirilmesinin asıl sebebi bu proje olabilir."

Trump'ın güvenlik danışmanı Bolton, işte bu projenin uygulanması için Ankara'ya geliyor! Konu bu kadar açık ve net...

 

 

Yazarın Diğer Yazıları