Tarihi şehir gün yüzüne çıkmayı bekliyor

Tarihi şehir gün yüzüne çıkmayı bekliyor
M.Ö. 11'inci yüzyılda Yunanistan'ın kuzeyinden gelen halklar tarafından kurulan İzmir'in Aliağa ilçesindeki Kyme gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor. Kyme, madeni para (sikke) basan ilk şehirlerden biri olarak biliniyor.

İzmir'in Aliağa ilçesi Çakmaklı Mahallesi sınırları içindeki Nemrut Limanı'nın hemen yanındaki antik kent Kyme, gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor. MÖ 11'inci yüzyılın ortalarında kurulan 12 Aiolis kentinin en büyüğü olan Kyme, kısa sürede dikkat çeken bir ticaret merkezi haline gelerek özellikle şarapçılık, zeytin, üzüm, buğday ve zeytin ile seramik alanlarında çok önemli gelişme gösterdi. Efes'in kurulmasıyla önemini yitiren Kyme, madeni para (sikke) basan ilk şehirlerden biri olarak biliniyor.

Modern liman ile antik limanın karşı karşıya bulunduğu bölgedeki kazıları 30 yıl sürdüren İtalyan heyet, çalışmalara 2016 yılında ara verdi. Yapılan kazılarda bulunan tunç at heykeli İzmir Müze Müdürlüğü'nde, Artemis başı ise İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.

İlk dünya tarihi eseri Historia'nın yazarı olan Yunan tarihçisi Ephoros'un burada doğduğu biliniyor. Yine Hellen edebiyatının Homeros'tan sonra gelen ve MÖ 8'inci yüzyılın sonunda yaşayan en eski ve en büyük yazarı, didaktik şiirinin üstadı kabul edilen Hesiodos'un babasının da burada doğduğu belirtiliyor. Birçok önemli ismin doğup yaşadığı yer olan Kyme'deki çalışmalar sırasında, 500'ün üzerinde mezar da tespit edildi. Kazılar sırasında ulaşılan nekropol (mezarlık) buluntularının bir kısmı, İzmir Arkeoloji Müze Müdürlüğü'nde sergileniyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Ersoy, bölgenin Batı Anadolu'nun önemli liman kentlerinden biri olduğunu, İzmir Müze Müdürlüğü denetiminde nekropol kazılarının yapıldığını ve çok önemli buluntuların gün ışığına çıkarıldığını aktardı. Yapılan kazılarda çok sayıda madeni paraya rastlandığını da belirten Ersoy, "Zenginliği sadece limandan değil, tarımdan da kaynaklanıyor. Ama 14'üncü ve 15'üncü yüzyıllarda artık önemini kaybediyor. Antik kentte 12'nci yüzyılda inşa edilen bir liman kalesi bulunuyor. Batı Anadolu'nun Türklerin eline geçme aşamasında bu kale, Çelebi Mehmet tarafından ele geçirildi" dedi. Ersoy, bölgenin önemli hatıralar barındırdığını ve alanda önemli yapıların olduğunu söyledi.

Kazılarda görev yapan Catania Üniversitesi Öğretim Üyesi Arkeolog Prof. Massimo Frasca, çalışmalar sırasında bazı önemli yapılara ulaştıklarını belirtti.

Frasca, şöyle konuştu: "Maalesef aralarında çok iyi korunmuş kalıntılar yok, çünkü limanın varlığı yüzyıllar boyunca bütün işe yarar şeylerin taşınmasına sebep oldu. Buradan çıkanlar, İstanbul ya da başka şehirleri güzelleştirmek için götürüldü. Alanda sütun gibi mimari kalıntılar görülmüyorsa da arkeolojik çalışmalar şehrin bazı önemli yapılarını ortaya çıkardı. Her şeyden önce bir kale dikkati çekmektedir. Deniz kenarında limanı korumaya yarayan bir Ceneviz Kalesi var" dedi. Bu kalenin, şehri kapatan bir sur kalıntılarının üstüne inşa edildiğini aktaran Frasca, "Bu sur yapısında 2 kapı vardı. Çok güzel bir yapıydı. 2 farklı çeşit taştan yapılmıştı. Andezit altta, kalker üstte. Böylece gelen herkes şehrin hem güçlü, hem güzel surunu görüyordu. Şehrin içinde maalesef kötü korunmuş bir tiyatro var. Neyse ki bütün tiyatro algılanabiliyor. Zamanla aşınmış, üstü dolmuş, oturma basamakları alınmış olan tiyatronun son kullanım döneminden kalma mermer zemini halen durmaktadır. Bu mermer döşemenin altında antik yazılar içeren başka bir zemin daha bulunuyordu. Üst döşeme taşları alındığında altında önemli yazıtlar olduğu görüldü. Yazıtlar, önemli kişilikler onuruna yazılmıştı. Örneğin bir tanesi önemli bir kadından bahsetmektedir. Şehrin bağışçılarından olan bu kadın, şimdi göremediğimiz bir Bouleuterion (Kent Meclisi) inşa ettirmiş. Aynı kadın kentte başkaca binalar da inşa ettirmişti."

Bölgedeki Güney tepede sütunlu Roma evlerinden oluşan bir mahalle ortaya çıkarıldığını da anlatan Prof. Massimo Frasca, "Kuzey tepede ise Kibele'ye sonra Demeter'e sonra da İsis'e adanmış bir tapınak gün yüzüne çıkarıldı. Uzun süre kullanılmış bir kutsal alan diyebiliriz. Çok önemli kalıntılar olmasalar da bu şehrin hikayesini anlamamıza yetecek kadar kalıntı var. Zarar görse de, zarar veren depremler de olsa hep yeniden inşa edilmiş. Limanı nedeniyle Perslerin istilasına kadar çok önemli bir şehir olarak kalmıştır" diye konuştu.