Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU

Sadi SOMUNCUOĞLU

Taşgetiren, ne getiriyor?

Önde gelen  “İslamcı”  yazarlarımızdan Ahmet Taşgetiren, gıyaben tanıdığım kadarıyla ilkelerine bağlı birisi. Uzun bir aradan sonra  “Bugün” Gazetesi ile ulusal medyaya döndü. Perşembe günkü  “’Teklerin’irdelenmesi”  başlıklı makalesi dikkatimi çekti. Yazı,  “tek bayrak...tek dil...tek vatan...tek millet...tek devlet”  cümlesiyle başlıyor, bunlardan,  “tek dil, tek millet” e itirazla devam ediyor. Bir de sorusu var,  “ana dil, etnik aidiyet ne olacak?”  diye.

* * *

Bu “derin”  soruları tüm dünya çözdü, ama kafası karışık aydınlarımız hâlâ işin içinden çıkamadı. Ana dil ve etnik aidiyet ne mi olacak? Millet bütünlüğü içinde, birey olarak kendi ortamında yoluna devam etti, edecek. Misyon sahibi büyük devletlerin, dili ve kimliği ise tek’tir, her vatandaş için geçerlidir. Esasen tek milletin olmadığı yerde, tek devlet, tek vatan, tek bayraktan da söz edilemez.   
Eğer, tek millet ve tek dile itirazın arkasında, etnik gurupların devlete ortaklığı veya anayasalarda yer alması gibi bir niyet varsa, bu sadece yanlış değil, üstelik çok da tehlikelidir. Çünkü siyasi egemenlik paylaşılamaz. Çok milletli, çok dilli devlet düşünülemez, zira bu etnik fitne tuzağıdır. Olursa da yaşayamaz. İlmin, dinin, evrensel hukukun ve milli tarihimizin gerçeği budur.  Aynen eski Yugoslavya, aynen bugünkü Irak gibi.
Dinimize göre, kainat kanuniyetler üzerine kurulmuştur. Fizik, kimya gibi sosyal hayatın da kanunları vardır ve milletler asırlar içinde, bu kanunlara göre oluşur. Milletleşmeyle beraber de, etniklik önemini kaybeder. Bundan dolayıdır ki dinimiz, milleti tavsiye ederken, birliği bozan bir anlayış olarak gördüğü için, mezhep, etnik, ırk, aşiret, kabile gibi grup davası gütmeyi haram kılmıştır. Dünya tatbikatı tam da böyledir.

* * *


İnsanlığın devletler için bulduğu çözüm, itiraz edilen bu  “tek” lere dayanıyor. Bunu anlamak için şu derleme-toplama göçmen ülkesi ABD’ye bakmak yeter. Tabii bakmadan kastımız da, görmek ve anlamaktır. ABD’nin siyasi yapısı, tüm resmi hayat,  tek millet, tek dil esasına göre düzenlenmiş olup, 52 eyaletin hepsi, bütün partiler 250 senede oluşturulan Amerikan milletine göre çalışmaktadır. Resmi dil İngilizcedir. İtalyan, Alman, İngiliz, Zenci, İspanyol, Kızılderili vb. partiler yoktur, kurulamaz da.
Bir başka örnek; Alman vatandaşı olan Türklere  “Türk kökenli Alman”  denir. Bu doğru bir tanımdır. Zira artık resmi dili Almanca, siyasi kimliği Alman’dır. Vatandaşlar, kökeni ne olursa olsun, her bakımdan eşittir. Aidiyet duygusu ve ana dilini yaşamak kendisine kalmıştır. Ancak, devletin bağımsızlığına, kamu düzenine saygılı olmak şartıyla.

* * *


Taşgetiren’in;  “tek millet”  ifadesi, “Türkiye için ancak ” millet “in içi ” ümmet yaklaşımı “ ile doldurulabilirse mümkündür.” teklifi var. Hemen soralım, neden sadece Türkiye için? Anlaşılır gibi değil. Bunu geçelim.  Bugün bizim önümüzde 2 koldan gelen bölücülük belası var. Biri Marksist  “Kürtçülük”, diğeri Barzani merkezli dini  “Kürtçülük”. İkisi de,  “devlet” kurma iddiasında.  “Ümmet”  yaklaşımı ile bölücüler bu iddialarından vazgeçer mi? Asla. O halde geriye ne kalıyor? Eğer çözüm adına,  “çok dilli”, “çok kimlikli”  bir siyasi yapı tahayyül ediliyorsa, bilinmeli ki bu, bölünmeden bir önceki istasyonun adıdır.
Açıktır ki, sorun  siyasidir. Kendi ihtiyacımızdan değil, istismara daima açık olan etnik/ırk yapısının,  emperyalist haçlılar tarafından  tahrik edilmesinden çıkıyor. Nitekim dış baskılarla açılan, bölünme iddiasının temel taşı  “dil”  kurslarına vatandaşlarımız hiç itibar etmedi.
Her şey, Ortadoğu’yu yeniden parsellemeyi düşünen,  İngiltere-İsrail-ABD-AB cephesinin BOP’u çerçevesinde yürüyor. Eğer böyle olmasaydı ABD, Barzani’yi Türkiye’ye tercih eder miydi? Daha devleti doğmadan, anayasasında, Sevr’e atıf yaparak Türkiye topraklarını isteyebilir miydi? Barzani-PKK ikilisi desteklenerek, masum vatandaşlarımız, Türkmenler, Araplar  katlettirilir miydi? 
Hasılı sorun siyasi ve çok ciddidir. Kimse haçlı projelerini hafife alıp da, kendi özel gündemlerinin peşine düşmesin.
Gün, sahip olduklarımızın değerini bilme, milli birlik ve dirlik günüdür.

Yazarın Diğer Yazıları