TBMM kimin için çalışıyor?

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 23 Nisan için  “Dünyanın hiçbir yerinde olmayan ve çocuklar için olan tek bayram. Cumhuriyetin kuruluşundan önce Türkiye’nin temelleri atılırken, TBMM açılırken, büyük Atatürk bir müjde vererek, bu günü çocuklara armağan etti”  dedi. 23 Nisan’da Türkiye Büyük Millet Meclisi, ne için kurulmuştu? Çocukların geleceği için değil mi? Bayramın, çocuklara armağan edilmesinin hikmeti budur.

 


***

 


TBMM Başkanı Cemil Çiçek de  “TBMM, orduları dağılmış, silahlarına el konulmuş ve toprakları işgal edilmiş milletimizin yeniden dirilişinde öncülük ederek, büyük bir tarih yazmıştır. Milli iradeyi esas alan Meclisimizin bugün de çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Meclisimizin, tarihinden aldığı ilham ve güçle, ülkemizin birliği ve kardeşliği için çalıştığı bilinmelidir”  diye konuştu.
 “Meclisimiz” in içinde sayısal olarak kuvvetli bir grubun,  “ülkemizin birliği ve kardeşliği için”  çalıştığı konusunda şüpheler var ki, Cemil Çiçek  “bilinmelidir”  demek zorunda hissediyor kendisini..
Ülkemizin birlik ve dirliği konusunda çalışmak, Türk Deniz Kuvvetlerini çökertmek midir mesela? Veya 400’e yakın subayın bir yıl boyunca  “casus”  diye suçlanmasına yol açtıktan sonra davayı  “gizli bilgi bulundurmak” tan açmak mıdır?
Ülkemizin birliği için çalışmak, Türkiye’nin dayanağı olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, kendisini savunmakta yetersiz kalan bir kurum haline getirmek midir?
 “Ülkemizin birliği ve kardeşliği için çalışmak” , Güney Doğu Anadolu’dan  “Ne mutlu Türküm diyene”  yazılarını kaldırmak mıdır?
 “Ülkemizin birliği ve kardeşliği için çalışmak” , kamu kurumlarının tabelalarından  “T.C.” ibaresini kaldırmak mıdır?
 “Ülkemizin birliği ve kardeşliği için çalışmak” , 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim gibi milli bayramların kutlanmasını sınırlandırmak mıdır? Bu arada 23 Nisan’a denk gelecek şekilde  “Kutlu doğum haftası” ilan ederek, halkın zihninde, milli ve dini bayramları karşı karşıya getirmek midir?

 


***

 


4000 yıl önce, Mezopotamya’da yaşayan Sümerler’e ait çivi yazısı ile yazılmış tabletlerden birinde şu ifadeler vardır:
 “Bizler, kökenimizi, tarihimizi, soyağacımızı, yaşadıklarımızı, yaptıklarımızı evlerimizin duvarlarına yazardık. İstila için gelenler, sağ kalanlarımızı esir alırken evlerimizi mutlaka yıkar, tabletlerimizi kırardı. Böylece, hayatta kalanların belleği ile sınırlı geçmişimiz de zamanla unutulur; birkaç nesil sonra, tarihi, uygarlığı ve kültürü ile bağları kopmuş, kim ve ne olduğunu hatırlamayan bir topluluk olarak kalırdık”
4 bin yıl sonra Türkiye’de Türk’ün tabletlerini, istilacılar adına Türkiye’yi yönetenler kırıyor. Atatürk, Dil ve Tarih Kurumlarını ve Türkiyat Enstitüsünü, zihinlerindeki tabletler kırılmaya yüz tutmuş olan Türkler’i kim ve ne olduğunu hatırlamayan bir topluluk olmaktan kurtarmak için kurmuştu. Şimdi bu kurumların başına Atatürk’e de Türk kimliğine de saygısı olmayan insanlar atanıyor!

 


***

 


60 yıldır bu ülkede yapılan iş, Türk çocuklarının beyninden Türk kimliğini kazımaktan başka bir şey değildir. AKP iktidarı ise artık Türk kelimesine bile tahammül edememektedir.
 “Ülkemizin birliği ve kardeşliği için çalışmak”  Türkiye’nin hukukunu, sanayisini, tarımını yok etmek, ormanlarını, sularını, madenlerini yabancılara peşkeş çekmek ve devleti 81 parçaya ayırmak mıdır?
Türkiye’nin Başbakanı, Türkiye’nin bölünmesini öngören Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanı olarak Amerikan Başkanı tarafından atanmış bir kişi değil midir?
Hani nerede ulusal egemenlik?
Sahi TBMM’nin sayısal olarak kuvvetli grubu kimin için çalışıyor?

Yazarın Diğer Yazıları