Mustafa Kemal Atatürk:
“...Gerçekten Türk tarihi incelenirse yükseliş ve çöküş nedenlerinin ekonomi sorunlarından başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır.... Yeni Türkiyemizi lâyık olduğu yüksek düzeye ulaştırabilmek için ekonomimize birinci derecede ve çok önem vermek zorundayız.”
İzmir İktisat Kongresi / 17 Şubat 1923
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının Sivas Kongresi’ne katılmaları, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu için ne kadar değerliyse, TEKEL’in de değeri budur. Çünkü bu kahramanların Erzurum Kongresi’nden Sivas Kongresi’ne gidebilmeleri için gerekli yol parası bir türlü bulunamayınca, o zamanki Tütün İdaresi’nin kasası imdada yetişmiştir. Demek ki, 1919 yılı baz alındığında Erzurum ve Sivas Kongreleri’nin bu ülke için anlamına paha biçilebilirse, TEKEL’in gerçek değeri budur.
Türk tütüncüsünü Reji İdaresi’nden kurtaran Atatürk ve arkadaşları, gün gelip de, bu insanların kaderinin yine “silbaştan” yabancıların ve onların işbirlikçilerinin ellerine teslim edilebileceğini hiç düşünür müydü?.. Ya Reji’den kurtuldukları için 1925 yılında gözleri mutlulukla ışıldayan o çiftçiler, ya da Reji tarafından öldürülen onbinlerce insanın (sayıları 60 bine vardığı sanılıyor) o an için huzura ermiş ruhları... Onların yaşadığı mutluluğun ve huzurun değerini, günümüzde hangi para değeri ile ifade edebiliriz acaba?
Savaşta yendiğimiz ülkelere el açtırmadan bize hem sanayi hamlemizi yaptırtan, hem de dış borçlarımızı ödeten en büyük maddi güç, tüm gelirlerin yüzde 25’ini oluşturan tütün gelirleri olmuştur. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınma hamlesinin değeri neyse, TEKEL’in gerçek değeri de budur.
2. Dünya Savaşı sırasında Anadolu’yu tifo salgınından kurtarmanın bedeli ne ise, TEKEL’in gerçek değeri odur. Zira kıtlık yaşanan ülkemizde, TEKEL enstitüsünde çalışan kimyagerler bu tesislerde tifo salgınını önlemek için ilaçlar üretmişler ve Anadolu’ya dağıttıkları bu ilaçlar sayesinde tifo salgınını sona erdirmişlerdir. O günlerde gece gündüz demeden çalışan bu insanların fedakarlıklarının ve alın terlerinin bedeli neyse, TEKEL’in de bedeli odur.
TEKEL’in gerçek değeri, tütün diken, kıran, dizen çocukların, kadınların, ninelerin alın terinde, umudunda; tütün parasıyla gelin olmayı bekleyen kızların duvağında, delikanlıların hayallerinde; işletmelerde tütünün tozunu ve acı kokusunu yutan emekçilerin ciğerlerinde, bugüne değin mesai kavramı tanımadan çalışan kuruluş personelinin fedakarlığında; ülke tütüncülüğüne hizmet için köy köy dolaşan tütün eksperlerinin çamurlu ayakkabılarındadır.
Tekel’in gerçek değeri
Özelleştirilmeye çalışılan TEKEL’in ve tütün gelirlerinin bu ülke tarihinde maddi ve manevi değerlere katkısı milyar dolarlarla ölçülemez
Devletin destekleme alımlarına son veren 4733 sayılı Tütün Kanunu yüzünden tütün üreticilerinin yarısına yakın bölümü son 5 yıl içinde üretimi bıraktı. Geri kalan 205 bin üretici ve 15 bin civarındaki TEKEL işçisi ise bu kurumun özelleştirilmemesi için “örgütsüz” bir savaşım vermeye çalışıyorlar. Bu savaşımda kendilerine en büyük desteği verenlerin başında Tütün Eksperleri Derneği geliyor. Derneğin Genel Başkanı Oktay Çelik, Tütün Eksperleri Yönetim Kurulu adına dün yaptığı basın açıklamasında, TEKEL’in özelleştirilmemesi için şu uyarılarda bulundu:
Tüm şirketler, “bize ne düşer” hesabında
“TEKEL’in sigara biriminin özelleştirilmesine ilişkin ihale sürecinin 26 Ekim 2007 tarihinde başlamasıyla birlikte, mevcut pazar payını bir şekilde ele geçirmek isteyen sözde yerli alıcılar ve yabancı sigara baronlarının bir bir ortaya çıkmaya başladıklarına şahit olmaktayız. Basında yer alan açıklamalara göre, 2008’in ilk aylarında gerçekleştirilecek ihalede oluşacak rakam, -JTI’nın 2003 yılında teklif ettiği 1,15 milyar doların üzerinde- 1,5 milyar dolar civarındadır. Dolar kuru göz önüne alındığında, o gün verilen fiyatla bu gün konuşulan fiyat arasında fark olmadığı ortadadır. Gelişmelerden net olarak anlaşılmaktadır ki, yerli olsun yabancı olsun tüm şirketler TEKEL’in pazar payından ” bize ne düşer “in hesabını yapmaktadırlar.”
‘Yerliden alıp, yabancıya satıyor’ suçlaması
Çelik, açıklamalarına şöyle devam etti: “Türkiye’de yapılan pek çok özelleştirmede, sözde yerli alıcılar çok uygun koşullarda devlet desteğiyle aldıkları kuruluşları kısa süre sonra 2-3 katı fiyatına yabancılara satmaktadırlar. Buna, TEKEL’in alkollü içki birimi, Sümerbank, Petrol Ofisi örnek olarak gösterilebilir.
Petrol Ofisi’ni 1,25 milyar dolara satın alan yerli konsorsiyumun, şirketi aldıktan sonra kendine ait zarar eden şirketle birleştirdiği, bu durumun Devlet’in her yıl 150 milyon YTL vergi kaybına sebep olduğu ve sonuçta birikmiş KDV borçları ödenmeyen milli kuruluşu yabancılara 5 milyar dolara sattığı bilinmektedir.
TEKEL’in alkol birimi de 2004 yılında 2 yılı ödemesiz 7 yıl vadeli 230 milyon dolarlık kredi kullanılarak 292 milyon dolara Nurol-Özaltın-Limak-Tütsab konsorsiyumu tarafından satın alınmıştır. Çok değil 2 yıl sonra, bu ortak girişim grubu tarafından kurulan MEY İçki’nin yüzde 90’ı 810 milyon dolara özel yatırım şirketi Pacific Group’a peşin olarak satılmıştır.”
Yabancının amacı: Mutlak egemenlik
1992 yılından bu yana Türkiye’de yatırım yapan çokuluslu sigara şirketlerinin toplam yatırım giderlerini bir iki yılda karşılayabilecek satış gelirlerine ulaştıklarını belirten Tütün Eksperleri Başkanı, yerli veya yabancı şirketlerin yeni sigara fabrikaları kurmalarına mevzuatta hiçbir engel yok iken TEKEL’e talip olmalarındaki amacın “TEKEL’in mevcut pazar payını ele geçirerek iç piyasaya tamamen blended sigaraların hakim olmasını sağlamak ve tütün ve tütün mamulleri piyasasında mutlak egemen olmak” olduğunu iddia etti.
“TEKEL’in kârı yurtdışına gidecek”
“TEKEL Sigara Fabrikaları, devlete yük olmayan aksine kâr eden ve istihdam yaratan kuruluşlardır. Bu kuruluşların özelleştirilmesi, ekonomiye ayrıca bir katkı sağlamayacaktır. Özelleştirmeden doğacak en önemli mali sonuç, özelleştirilecek fabrikalarda üretilecek sigaraların satışından sağlanacak kârın tamamının yurtiçinde kalması yerine, çokuluslu ortaklar tarafından yurtdışına transfer edilecek olmasıdır” uyarısında bulunan Çelik, yabancı yatırımcıların son 3,5 yılda Türkiye’den ülkelerine yaptıkları kâr transferinin 5,15 milyar dolara ulaştığını, oysa daha önceki 12 yıllık dönemde kâr transferlerinin 3,1 milyar dolarla sınırlı kaldığını hatırlattı. (İSMMMO’nun “Türkiye’deki Yabancı Kâr Transferleri Raporu’na göre) Çelik, TEKEL sigara bölümünün de özelleştirilmesinden sonra bu durumun Türkiye açısından daha da sıkıntılı bir noktaya gideceği uyarısında bulundu.
Türk tütününün tüketimi azaltılacak
Tütün Eksperleri Derneği Başkanı, ülke tütüncülüğünü ve tütüncüsünü bekleyen tehlikelere de şöyle dikkat çekti.:
“Yaklaşık 400 yıldır topraklarımızda Anadolu insanının alın teri ve emeğiyle sabırla işlenerek üretilen Türk tütünü, nefaseti, kokusu ve harmanları ıslah edici özellikleri ile dünya piyasalarında marka olmuş ve “özel ürün” konumuna ulaşmıştır. Yıllardır 100.000 tonun üzerinde gerçekleşen ihracatımız dikkate alındığında Türkiye, Şark tipi (Oriental) tütün ihracatında Dünya birinciliğini tartışmasız sürdürmektedir. 2006 yılı rakamlarıyla 500 milyon doları bulan tütün ihracatımızda TEKEL’in ve tütün üreticilerimizin önemli bir katkısı vardır. TEKEL’in sigara fabrikalarının özelleştirilmesi sonucunda yurtiçi tüketimi asgari miktarlara düşecek olan Türk tütününe karşılık, Virginia ve Burley tütünlerinin ithalatı giderek artacaktır. 2006 yılı sonu itibarıyla, 70 milyon kilogram tütün ( 70 bin ton) karşılığında 250 milyon dolarlık tütün ithalatı yapan Türkiye, bu gelişmelerin sonucunda, dış ticarette maalesef net ithalatçı durumuna gerileyecektir.
Tütün üreticisini yüzde 47 oranında azaltan kanun!
Son yıllarda daha da fazla Şark tipi tütün üretmeye başlayan Çin, Hindistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, İran, Gürcistan ve Ermenistan gibi ülkelere yakın gelecekte pazarın kaptırılmasının söz konusu olduğunu hatırlatan Oktay Çelik, çıkarılan 4733 sayılı kanunu da eleştirerek “4733 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu geçen 5 yıllık süre zarfında yüzde 47 oranında azalarak 205.000 civarına inen tütün üreticisi sayısı ve yüzde 38,5 oranında azalan üretim miktarı, ülke tütüncülüğünün bir yok oluş sürecine girdiğinin bariz göstergesidir” dedi.
‘Doğu ve Güneydoğu’da problemler artabilir’ uyarısı
Türk tütün üreticisinin açlık sınırının çok altında yaşamaya çalıştığını, “Bir tütün üreticisinin 2006 ürünü itibarıyla ortalama yıllık geliri 2.309 YTL olup, bu gelir aylık olarak 192,4 YTL’ye karşılık gelmektedir. TÜRK-İŞ tarafından yapılan hesaplamalara göre, Kasım 2007 ayı itibarıyla 4 kişilik ailenin açlık sınırı 697,16 YTL’dir” sözleriyle anlatan Çelik, TEKEL’in özelleştirilmesinin en çok Doğu ve Güneydoğulu üreticileri etkileyeceğini şöyle ifade etti:
“Türk tütünü, fakir toprakların bir ürünüdür. Bugüne kadar yapılan bütün çalışmalarda aynı arazilerde üreticilerin hayatlarını sürdürebileceği gelir sağlayabilecek alternatif bir ürün veya ekonomik faaliyet konusu bulunamamıştır. Üreticiler, bu arazilerde ürettikleri tütüne mahkum durumdadırlar. Sigara birimi özelleştirilmiş bir TEKEL’in yaprak tütün biriminin de ayakta kalabilme imkânı yoktur. Yeniden yasal bir düzenleme ve yapılanma gerçekleştirilmediği takdirde, yaprak tütün biriminin birkaç yıl içinde tasfiyesi kaçınılmazdır. 2008 yılında TEKEL’in sigara biriminin özelleştirilmesinin yanı sıra yeni bir gelişme olmayıp TEKEL’in tütün alımlarından da çekilmesi halinde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde sosyo-ekonomik ve siyasi problemlerin artması muhtemeldir.”
Oktay Çelik yaptığı açıklamayı, Tütün Eksperleri Derneği Yönetim Kurulunun şu mesajı ile bitirdi: “TEKEL’in sigara biriminin özelleştirilmesinin ülkeye ve topluma faydası yoktur ve olmayacaktır. Bu gerçeği ülkeyi yönetenlere bir kez daha hatırlatmayı, ülkemize ve Türk tütüncülerine karşı görev sayıyoruz.”
...: SON:...