Tepkiler neden Büyükanıt’a?

27 Nisan 2007 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nın İnternet sitesine konulan yazıda ne vardı hatırlayalım.
Sonradan sanal muhtıra denilen yazıda “Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir” deniliyordu.
Genelkurmay Başkanlığı, “Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün ’Ne mutlu Türk’üm diyene’anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır” diyordu.
Muhtıra ile ilgili olarak “Bu bir muhtıra değil, halka verilmiş bir güvencedir; çünkü muhtırayı Tandoğan’da halk verdi. İkinci muhtırayı da Çağlayan’daki insan seli Atatürk’ün diliyle haykırdı” yorumu yapmış, fakat bildirinin Kutlu Doğum Haftası ile ilgili bölümlerinin geniş kitleler tarafından tepki ile karşılanacağını ve AKP’ye yarayacağını, ART’de sıcağı sıcağına katıldığım programda belirtmiştim..

* * *
 
Sanal muhtıra için “ben yazdım” diyen Yaşar Büyükanıt’a bugünkü kızgınlığın sebebi nedir? 
Büyükanıt “Dolmabahçe görüşmesinde” ikna edilmiştir! Oysa Büyükanıt, bildiride “Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir” diyordu.
Peki Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yönetenler, o tarihten sonra, rejimin temelleri sarsılırken tavrını ve davranışlarını net bir şekilde ortaya koydu mu?
Hayır!
Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birliği yok edilmek istenirken üst düzeyden buna karşı herhangi bir tedbir var mı?
Tedbir bir yana, “Ne mutlu Türküm diyene” sözü artık bölücülük olarak gösteriliyor ve dağdan taştan kaldırılıyor, yerine “önce vatan” yazılıyor! Oysa Türk Milleti’nin vatanı olan Türkiye’yi Yunanlılar da çok seviyor! Yani tek başına vatanseverlik hiçbir anlam ifade etmez!
Önemli olan milletin birliğidir!

* * *

Bugün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın Dolmabahçe’de yaptığı gizli görüşmeyi hatırlatarak  “Bu görüşme gizliliğini hâlâ koruyor. Devletin kayıtlarında olmayan bir görüşme. Bu görüşmeyi yargıya taşıyacağız ve Büyükanıt bu görüşmeyle ilgili olarak hesap verecek” diyor.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da, Büyükanıt ve Erdoğan hakkında önümüzdeki hafta Çarşamba günü Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. Atilla Kart, “Dolmabahçe görüşmesinde Başbakan dönemin Genelkurmay Başkanı ile işbirliği içinde siyaseti düzenlemiştir. Bu, Anayasa ihlalidir. Anayasal kurumları bertaraf edilerek bir çadır devlet yönetircesine 3 saat görüşmüşler ve tutanağa bağlamamışlardır. Bütün bunları suç duyurumuzda dile getireceğiz” dedi.
Eğer siyaset bu şekilde düzenlenmişse, referandumu da ayarlayamazlar mı? Ayarlı bir referandum sonunda Türkiye, Türkiye olarak kalabilirse, CHP de Erdoğan ve Büyükanıt’tan hesap sorabilir?

Yazarın Diğer Yazıları