"Terörist", "vatandaş"ın "mal" varlığı!!!

Gündemin ortasına adeta bir hançer gibi düşen vahim olayların neresinden tutalım acaba?..
Suriye'de 2 askeri canlı canlı yakan vahşetin dün gündeme gelen faillerine mi, onlarca kişinin katledildiği gar katliamının dehşetine mi,  terör örgütlerinin 40 yıldır dokunulmayan mal varlıklarına mı, yoksa tüm bunları deşifre etmesi gereken güvenlik soruşturmaları uygulamasındaki skandala mı dikkat çekelim?..
10 Ekim 2015'te, Ankara Garı önünde düzenlenen  intihar saldırılarında 103 kişi yaşamını yitirmiş, en az 391 vatandaş da yaralanmıştı...
Bu saldırının faillerinin IŞİD'li İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi olduğu öne sürülmüştü...
Suriye'den 2016'da yansıyan vahşet görüntüleri ise iki Türk askerinin ayaklarından zincirlenerek canlı canlı yakıldığını gösteriyordu...
Bu dehşet verici olayın ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sınır ötesine yaptığı operasyonlarda, IŞİD'in hücreleri yerle bir edilmiş, yüzlerce militan öldürülmüştü...
Asker yakma olayın faillerinden birinin de IŞİD militanı Hasan Aydın olduğu medyaya yansımıştı...
Peki; bu iki vahşete niçin mi dikkat çektik?.. ne yazık ki bu sorunun çok sarsıcı yanıtları var!..

40 yıl sonra tuhaf tedbir!..

Ankara gazetecilerinden Alican Uludağ, İçişleri Bakanlığı'nca mal varlıklarına el konulduğu açıklanan örgüt üyeleri arasında, yukarıda adları geçen teröristlerin de bulunduğuna dikkat çekti...
Uludağ; Türkiye'de yüzlerce masum vatandaşı katleden IŞİD'in militanlarından Zıad Alzhourı, Hasan Krayem, Hasan Maher Abdullah Abdullah, Mohamad Qassem, Fayez Alflıtı, Saad Ali Saad Saad, Salim Ahmet Bakr Abboosh, Yusuf El Ali Elhasan'ın ise "T.C vatandaşlığına alındı"ğını öne sürdü!!!
Ancak Nüfus Ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bu haberi yalanladı...
Uludağ ise Zıad Alzhourı, Feyaz Alflıtı, Hasan Maher Abdullah Abdullah ve Hasan Krayem adlı IŞİD üyelerinin adlarının karşısında "T.C. vatandaşı" ibaresi yazılan resmi bir belgeyi yayımladı!..
Akıllara durgunluk veren bu haberin yanısıra;
Türkiye'deki mal varlıklarına el konulan IŞİD, DHKP-C, El Kaide, FETÖ ve PKK militanlarının sayısının toplam 337 olduğuna da dikkat çekmek gerekiyor...
Ancak burada dikkat çeken asıl unsur mal varlıklarına el konulması değil, bu işlemin yıllar sonra yapılmış olmasının şaşkınlığı!..
Çünkü El-Kaide en kanlı eylemlerini 2003'te yapmışken, IŞİD halen hareketliyken ve PKK terörü bir türlü bitmezken, teröristlerin mal varlığına el konulması için yıllarca beklenmesi şaşkınlık yarattı!..
Örneğin; El Kaideciler firar edeli 18 yıl oldu, FETÖ'cular 4 yıldır firarda, Murat Karayılan ve Duran Kalkan gibi PKK'lılar ise 40 yıldır dağlarda...
Bunların (gerçekten varsa) mal varlıklarına el koymak için bu kadar yıl neden beklendiği sorusu tabi ki kafa karıştırdı?..
Daha doğrusu, 40 yıl sonra terör örgütü yöneticilerinin elinde bir varlık kalmış mıdır diye, en önemli soruya yanıt aramak gerekiyor!!!
Evet; bu işte bir tuhaflık olduğu kesin ama, bu olayların üzerine gitmesi gereken bir mekanizmadaki çelişki daha da şaşırtıcı!..
Onun adına da, "güvenlik soruşturması" diyorlar!!!

Arşivdeki yaman çelişki!..

AKP, 18 yıllık siyasi tarihinde en büyük şoklardan birini geçen hafta güvenlik soruşturmaları ile ilgili düzenlemenin Meclis'ten geçirilmesi sırasında yaşadı.
Kanun teklifini TBMM'ye getiren AKP'liler Meclis'e geç kalınca, önerge muhalefetin oylarıyla reddedilmiş, iktidar cenahı büyük sarsıntı yaşamıştı...
TBMM Genel Kurulu'nda, "Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi"nin görüşmeleri tamamlanarak önceki gün kabul edildi...
Sözkonusu kanunla; kamuya ilk kez alınacaklara ilişkin güvenlik soruşturması kriterleri belirlenmiş...
Buna göre; "güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkeler, bilgi ve belgelerin ne şekilde kullanılacağı, hangi mercilerin soruşturma ve araştırma yapacağı, verilerin saklanma ve silinme süreleri" yeniden düzenlenmiş...
Düzenleme ile güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması birlikte yapılacaklar kapsamına kamuda çalışacak öğretmenler de dahil edilmiş...
Güvenlik soruşturması yasasının tam da terör örgütleri üyelerinin mal varlıklarına el konulması ve "bazı teröristlerin Türk vatandaşlığına alındığı" iddiasına rastlaması dikkat çekici!!!
Güvenlik soruşturması ve arşiv taramasına Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu kadar önem veriyorsa; adama sormazlar mı, 40 yıldır dağda olan teröristlerin mal varlıklarına el konulması için neden beklendi?.. Rutin uygulama ya da önlem mi bu?..
Madem güvenlik soruşturması bu kadar önemli, IŞİD'i teröristlere nasıl oldu da Türk vatandaşlığı verildiği iddia edilebiliyor?..
Belediyeye alınacak temizlik işçisi için iki ay güvenlik soruşturması yapan devlet, bir yandan teröristlere vatandaşlık veriyorsa, diğer yandan da millete kan kusturan teröristlerin mal varlıklarına el koymak için 40 yıl bekliyorsa, arşiv araştırmalarının ne önemi kalıyor acaba?..

"Bu ne perhiz- bu ne lahana turşusu" mu desem, bu ne yaman çelişki mi desem, yoksa bu ne ciddiyetsizlik ve tuhaflık mı desem, bilemedim?..

Yazarın Diğer Yazıları