"Teslim ol" darbesi

Herkesin “gözaltılar”a odaklandığı bir anda, kamuoyunun dikkatini Talat-Hristofyas “teslimiyet görüşmeleri”ne çeken Denktaş da, Ergenekon teorisyenlerinin hedefi oldu


Radikal gazetesi, 10-13 Şubat 2004’te New York’ta yapılan Kıbrıs zirvesinden çıkan sonuçtan memnun olmayan dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 14 Şubat gecesi  “askeri müdahale”  beklediğini iddia etti. Ergenekon haberleri kapsamında atılan manşete, Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen  “darbe günlükleri”  kaynak gösterildi.
Denktaş’ta darbe beklentisi doğurduğu iddia edilen olayda, New York’ta, dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan başkanlığında bir araya gelen Türk ve Rum kesimi liderlerinin görüşmelerinden ’Annan Planı’nıyla ilgili müzakerelerin devamı, anlaşmazlık yaratan maddelere BM’in formül bulması ve nihai planın  iki tarafta referanduma sunulması’ sonucu çıkmıştı.  “Birleşik Kıbrıs”ı AB üyesi yapmayı hedefleyen proje sonucunda planı yüzde 75’lik oranla reddeden Rumlar adayı temsilen AB üyesi olurken, “yes be annem”  fonlarıyla Kuzey Kıbrıs’tan çıkan yüzde 64’lük “evet” sonucuna rağmen, Türk devleti üzerindeki izolasyon devam etmişti.


Durdular durdular bugünü buldular
Geçtiğimiz yıl çarşaf çarşaf yayımlanan “darbe günlükleri”n de yeraldığı öne sürülen  “müdahale beklentisi”nin, Denktaş’ın Talat ile Hristofyas arasındaki görüşme süreciyle ilgili
“hapishanede yattığım günlerde dahi bu kadar tedirgin olmadım. Teslimiyete gidiyoruz” kaygısını paylaştığı günün ertesinde gündeme taşınması dikkat çekti.

 

Ada’nın satışı...
Ergenekon soruşturmasının tozu dumanı arasında Kıbrıs’tan dehşet verici haberler geliyor... Kıbrıs Yönetimi lideri Hristofyas ile KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın 1 Temmuz’da BM gözetiminde yaptıkları görüşmede
 “Tek egemenlik ve tek vatandaşlık” ilkesi üzerinde anlaştıkları bildiriliyor. Ne anlama geliyor bu? Volkan gazetesi başyazarı Sabahattin İsmail anlatıyor:
 “Elbette burada sözü edilen tek egemenlik, Rumların işgalindeki mevcut yasadışı Rum devletinin egemenliğidir, sözü edilen vatandaşlık da aynı şekilde mevcut yasadışı Rum devletinin vatandaşlığıdır...”
Talat, son Ankara zirvesinden bu yana  çözüm hedefinin  “iki egemen devlete - iki halka dayalı yeni bir ortaklık”  olduğunu söylüyordu.  Son görüşmede bu ilkesini de terk etmiş görünüyor. Ada adım adım elden çıkarılıyor...
*  Melih Aşık / Milliyet


++++++


Süzmeden sızdı

 “Örgüte sızan bir sivil polis”in ortaya çıkardığı iddia edilen “kanlı Temmuz”a balıklama atlayan iktidar yanlısı medya, yapılacağı haftalar öncesinden duyurulmuş yasal mitinglerle ilgili komplo senaryolarını “gizli bilgi” diye sununca komik duruma düştü:
Yeni Şafak:  “Kanlı Plan”, Bugün:  “İki generalin darbe planı”  Star:  “7 Temmuz’da kaos planı” , Sabah:  “7 Temmuz kaos planı”.  Haberlerin içeriği, sızdırmanın tek bir kaynak tarafından yapıldığını ortaya koyuyor. Hatta buna “sızdırma”  yerine  “servise konma”  demek daha doğru!
Öyle anlaşılıyor ki iddianamenin bir bölümü ile karşı karşıyayız. Böyleyse, Savcı Bey’e kötü bir haberim var: Emekli Orgeneral Şener Eruygur’un başını çektiği grubun kaos çıkarma planları yaptığını, örgüte sızan bir sivil polis ortaya çıkarmış. Ya sivil polisin amirleri gazete okumuyorlarmış, ya da sivil polis iyi bir gazete okuyucusuymuş.
Okuduğu  “açık istihbaratı”, “gizli bilgi”  diye amirlerine yutturmayı iyi başarmış! Böyle olmasaydı, bu  “gizli örgütün”  yapacağı faaliyetlerin tam planını 29 Şubat 2008 tarihli Sabah gazetesinde, Yavuz Donat’ın köşesinde bulabilirlerdi.
* Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet


++++++



2500 sayfalık karabasan
Ergenekon kapsamında ifadesine başvurulan Selçuk: Bu iddianamenin içinden çıkmaya ömür yetmez!
2500 sayfalık iddianame!.. Eğer haber doğruysa, Ergenekon davasının şimdiden çıkmaza saplandığı açık... Bir iddianame saydam, tutarlı, anlaşılır, net ve olabildiğince kısa olur; yalnız sanıkların değil, kamuoyunun da suçlamalarda aydınlık ve kesin üsluba ve yönteme ihtiyacı vardır...
2500 sayfayı kim okur?.. Kim okuyabilir?.. 2500 sayfa demek, iddianamenin dolduruşa getirilmesi demektir; bu durumda savcı, yargıçlara ve sanıklara daha işin başında ceza veriyor:
- Alın bakalım, yaşam boyu bu işin içinden çıkmaya çabalayın!..
Ve dava daha başından çıkmaz bir sokağa itiliyor... 2500 sayfada neyin ne olduğunu anlayabilmek, pösteki saymakla eşanlamlıdır...
*
Mahkemelerimizin hali malum... Bir ömür boyu sürecek Ergenekon davasına ne dersiniz?..
Ancak bir yılda iddianame yazamamış savcılığa 2500 sayfalık iddianame de yetmemiş ki, yine iktidar yandaşı gazeteler daha şimdiden ’ek iddianame’den söz açıyorlar... Ek iddianamenin yazılması da bir yıl mı sürecek?.. Ek iddianame de 2500 sayfa mı olacak?.. Ve bir yıl sonra yeni bir gözaltına alınma süreci mi yaşanacak?..
Tam bir karabasan...
*  İlhan Selçuk / Cumhuriyet


++++++



Adalet Bakanı nerede?
AKP’ye yakın olarak bilinen gazetelerde Ergenekon örgütünün 7 Temmuz günü başlayacak büyük bir planı olduğu  iddia edildi.  Böyle bir planın varlığı kanıtlanamazsa herkesin kafasında başka “planlar”ın varlığına ilişkin ciddi kuşkular ortaya çıkacaktır. O zaman soru şu olacaktır: Bu dava başka bir plan için kullanılmakta mıdır?
Ergenekon davasının başlamasına ve iddianamenin ortaya çıkmasına kadar ortaya çeşitli senaryolar atılarak kamuoyunun peşinen etkilenmesi tehlikeli bir yöntemdir. Konuşması ve kamuoyunu bilgilendirmesi gereken asıl sorumlu olan Adalet Bakanı’nın ortalarda görünmemesi dikkat çekicidir.         
* Okay Gönensin /Vatan


++++++


Hıncal’ı kızdıran manşet
Bakınca  “Vay be” dedim..
Ülkeyi darbe zeminine götürecek planı Ergenekon, 7 Temmuz’da yürürlüğe koyacakmış. Müthiş bir kaos planı bu.. 40 ilde yasadışı mitinglerle polisle çatışma çıkarılacak.. Ünlü isimlere suikast yapılacak.. Askeri Şura’da istenen isimlerin komuta kademesine gelmesi sağlanacak.. (Breh.. Breh..)
Vay anasını sayın seyirciler.. Bu müthiş haberin kaynağı ne?..  Ferit Zengin imzası var ama içinde kaynakla ilgili kelime yok.. Bu konudaki tek cümle şu..  “..operasyonla ilgili ortaya atılan bir iddia, gözleri yeniden darbe girişimlerine çevirdi..” 
Dünyanın hangi gazetecilik okulunda  “Bir iddia” diye haber yapılabileceği öğretilir?.. Hem de birinci sayfada sür manşet, içerde iki sayfa..
Gazetede bu iddiayı köşesine geçirmeye hazır komplo teorisyenimiz var.. Köşesine yazsın. Biter gider.. Ama hiçbir haber değeri olmayan bir iddiayı manşete koyduk mu, yıpranırız..
* Hıncal Uluç-Sabah


++++++



AKP demokrasisi
Biz Kaç Kişiyiz hareketinin planladığı mitingler bu pazar günü 20 ilde, aynı anda başlaması ve bitmesi planlanan mitinglerde  “Yargıya Sahip Çık” teması işlenecek...

* * *

Durum böyleyken, kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir  “polis şefi” , önceki gün basına  “çok gizli” bazı bilgiler sızdırdı. Dün iktidar yanlısı gazetelerin tamamı  “meçhul polis şefi” nin sızdırdığı bu bilgilere balıklama atladı ve manşete taşıdı...
Bu olay da gösteriyor ki, iktidara yakın “birileri”  halkın meydanlara çıkmasından fena halde korkuyor... Bu yüzden bu kez  “acil uyarı sistemi” ni devreye sokuyorlar ve önlem alıyorlar... Pazar günü yapılacağı zaten günlerdir belli olan bu mitinglere katılımı azaltmak için, doğrudan  “Ergenekon” la ilişkilendirmekten kaçınmıyorlar.

* * *

İşte, bunların demokrasi ve özgürlük anlayışı, bundan ibaret!
* Mustafa Mutlu/Vatan


++++++



MAŞALLAH
Kahramanlara bak
“Genelkurmay’ın Taraf’a baskın Planı” varmış. Malum gazetenin manşeti bu. Baskın dedikleri   TSK hakkında “belgeler” atıp tutan gazeteden belgeler istenmiş, “siz yollamazsanız, biz gelip alırız” denmiş. Manşeti gören sanır ki topla, tüfekle, tankla gazeteyi yerle bir edecekler. Yasemin Çongar baskın havaya öyle girmiş ki, ‘kanımızın son damlasına kadar mücadele ederiz’ dik duruşuyla(!) “susmayız” diyor.
Ahmet Altan işi iyice kapmış. Biliyorki rağbet kahramanlara değil, mağdurlara. Ağlaşıyor: “hesap vermesi gerekenler vermesin, biz veririz”.
Gözlerim yaşardı. Bunlar ne yiğit, ne cevval çocuklarmış meğer!


++++++



Bu zihniyetle yönetilen gazete tabii batar. Siz en iyisi parti bülteni çıkartın...
Bir de gazeteci olacak!

Nazlı Ilıcak Turhan Çömez’in hatalarını yazmış: “Parti içi muhalefette kaldı. Yolsuzluklardan şikayet etti. Söz aldı ve kapalı toplantıda yolsuzlukları dile getirdi. Hem parti disiplini gereği kapalı kalması gereken konuları kamuoyuyla paylaştı, hem de, Tuncay Özkan’ın Kanaltürk’üne çıkarak, AKP ile arasına mesafe koydu. Bence, Kanaltürk gibi, ’ulusalcı’ profili olan bir kanala, üstelik Hulki Cevizoğlu’nun Cevizkabuğu programına çıkması doğru bir tercih değildi.”
Demek ki neymiş, AKP’de pamuklara sarmalanmak isteyenler; 1. Yolsuzluklardan şikayet etmeyecekmiş 2. Medyayı yandaş ve olmayan diye bölecek, ulusalcı olan karşı cepheye ambargo uygulayacakmış...


++++++



MİNİ  YORUM
Akıllı ol Türk!
Engin Ardıç Amerikan rüyasına inanmayana yağmurlu havada su vermeyecek: “Karta kaçmış basın egzantriklerinin” aklına uydunuz “Bize Putin gibi eli sopalı bir önder lazım” ha? O sopanın ucunu böyle dokundururlar işte adamın bir tarafına... “Çılgın Türk” diye gaz verdiler, “Akıllı Türk olalım” dedik, aldırmadınız... Mezar taşlarını koyun mu sandın, de bre Hasan, ittifak değiştirmeyi oyun mu sandın?  At martini de bre Hasan, dağlar inlesin, Silivri mahkemesinde yap savunmayı Hasan, yargıç dinlesin!  Adamların da az satışlı gazetelerin köşelerinde saçmalamayı sürdürsünler.”
Çılgın Türkler; ilk hedefiniz “akıllı Türk” olup, çok satışlı gazetelerin baş köşesinden saçmalamaktır!
* Selcan TAŞÇI

Yazarın Diğer Yazıları