TIR'latmaya az kaldı

TIR'latmaya az kaldı
Can Dündar'ın ülkeyi terk etmesine, Enis Berberoğlu'nun 25 yıl hapis cezası almasına neden olan MİT TIR'larında ne vardı, ne taşınıyordu?

Dün, eski gazeteleri şöyle bir taradık. Çıkan sonuç mu?

Tayyip Erdoğan: TIR'lar Bayır Bucak Türkmenlerine battaniye ve ilaç götürüyordu.

Hayati Yazıcı: Türkiye'den Suriye'ye silah gönderilmedi. Sadece spor amaçlı yivsiz av tüfekleri ve kurusıkı tabancalar gönderildi.

Ahmet Davutoğlu (Dönemin Başbakanı): Çekinmeden söylüyorum. O yardımlar Bayır Bucak Türkmenlerine gidiyordu. Oradaki Türkmen kardeşlerimizin katledilmesini ilaçlarla, yardım malzemeleriyle engelleyemezsiniz.

İbrahim Kalın (Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü): Türkiye hiçbir gruba silah göndermedi.

Bu kadar devlet yetkilisinin TIR'lar yardım götürüyordu beyanına rağmen... Mahkeme onlara inanmadı! TIR'ların askeri malzeme götürdüğü varsayımıyla Enis Berberoğlu'nu casusluk ve devletin güvenliğin tehlikeye düşürmek suçlarından 25 yıla mahkûm etti.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: "Türkiye bir hukuk devletidir" diyordu önceki gün üzerine basarak...

Espri güzeldi... Oysa yukarıdaki çelişki bile hukukun hayli sıkıntıda olduğunu göstermeye yeter.

Yargıtay Başkanı Rüştü Cirit geçen yıl:

- Hukuka olan güven yüzde 70'ten yüzde 30'a indi demişti...

Bugün anket yapılsa yüzde 30'un yarısını bile bulamazsınız.

Yargının iktidara bağlandığı bir ülkede ne hukuk kalır, ne demokrasi...

Melih Aşık Milliyet

 

***

 

"Adalet istemiyoruz" mu diyeceksiniz

 

Dünyanın saygı duyduğu hak arama yöntemiydi..

Ne meydanları işgal ediyorsun..

Ne cam çerçeve indiriyorsun..

Ne şiddete başvuruyorsun..

Ne ortamı terörize ediyorsun..

Ne başkalarına zarar veriyorsun..

Sadece yürüyorsun..

(...) İktidar giderek rahatsız olmaya başladı.. Çünkü, adalet yürüyüşüne fiilen olmasa bile fikren destek artıyordu..

(...) Hal böyle olunca, iktidara yakın yazarlar karşı çıkmanın yollarını aradılar.. Bir hayli zorlandılar, bir hayli ter döktüler..

Karşı çıkmak için buldukları gerekçe şuydu;

'Ya bu yürüyüşe karşı milliyetçi-muhafazakâr yürüyüş başlarsa!. Ya bu iki grup karşı karşıya gelirse!'

Tamam da sormak lazım..

Karşı yürüyüş yapacakların sloganı ne olacak?

Adalet istemiyoruz mu?

Adalete karşıyız mı?

***

Şu da var.. Adaletin muhafazakârı, milliyetçisi, solcusu, sosyalisti yok ki; tartışalım..

Adalet üzerinden bölünelim, ayrışalım..

Adalet adalettir..

Dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun, herkes için anlamı birdir, tektir..

***

Şu da var; yürümek suç değil..

Protesto amaçlı yürümek anayasal hak..

Haksızlığa boyun eğmemek vatandaşlık görevi..

Mehmet Tezkan Milliyet

 

 

***

 

Ele verir talkımı...

 

Ankara'dan İstanbul'a yapılan yürüyüş "Anayasal gösteri hakkı"na uygundur ve bu konuda hiçbir sorun çıkmadan tamamlanmalıdır.

ABD'de Cumhurbaşkanı korumaları için çıkarılan yakalama kararını haksız bularak "Bu nasıl bir yasadır, nasıl bir hukuktur" diyorsak, kendi ülkemizde de haksız yargı kararlarına tepki gösterileceğini kabullenmeliyiz.

Güngör Mengi Vatan

 

 

***

 

Yürü Kemal!

 

1 Kemal!

 Elinde "adalet" pankartı tutuyor ve partilerinin adında "Adalet" yazılı olanları" düştükleri hukuksuzluk batağında silkeleyip, sallamak için yola düştü "hukukun üstünlüğüne çağrı" için yürüyor.

Sosyoloji gerçeğidir:

 1 yürüyen. 3 oturanı sallar, silkeler.

Çok korktular.

Bizimkileri de karşıdan yürütürüz ha... Diye tehdit savurmaktalar.

Yani "seni de alır hapishaneye koyarız" mesajı vermekteler.

Türkiye'yi Katar sanmaktalar.

 Yürüyen Kemal!

Silkele.

 Seçimle geldiler.

Seçimle düşecekler.

Necati Doğru Sözcü

 

 

***

 

Yargı yoluyla tehdit

 

Cumhurbaşkanı "Adalet Yürüyüşü"ne sonunda cepheden saldırdı ve Anayasa'nın 138. maddesini anımsatarak, yargıya, "Yargı süreçlerine müdahale edilmez, yarın bir gün yargı sizi de çağırırsa şaşmayın" dedi. Bu şüphesiz ki hedef göstermektir.

Son 10 yıl, hem kendisi hem de neredeyse tüm mensuplarının, yargı süreçlerini hallaç pamuğu gibi atan müdahalelerine sahne oldu. Hepsi kayıtlı.

Cumhurbaşkanı'nın yargıya müdahale sicili dopdolu.

Ama o iktidar, kendisi müdahale edebilir.

Anayasa Mahkemesi dahil tüm mahkemeleri karar ve uygulamalarından dolayı eleştirebilir, FETÖ'cü mahkemeleri savunabilir, tüm bu konuda tek hak sahibidir.

(...) Şimdi düşünün: Bir savcı soruşturma açıyor, polislerini gönderiyor, Kılıçdaroğlu yaka paça karakola ifade vermeye götürülüyor!

Tehdit aslında bu! Bunu yapacak koşullar olsaydı keşke diye, yanıyor olabilirler... Ama Enis'in tutuklanmasıyla bu yolda bir adım atıldı. Adım adım kurguladıkları böyle bir ülke...

Orhan Bursalı Cumhuriyet

 

***

 

KARİKATÜR: LATİF DEMİRCİ/HÜRRİYET