TMSF Sayıştay'a kafa tutuyor

Daha önce Sayıştay'ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nu (TMSF) denetlemesi sonucu yayınladığı raporda belirtilen önemli hususları aktarmıştım.

Kısaca hatırlatayım...

TMSF, Digiturk satışından 292 milyon dolar kasasına koyması gerekirken, Digiturk'ü satın alan Katarlı firma beIN Media Group'un keyfe keder yaptığı kesintiler sonucunda sadece 129 milyon 500 bin dolar tutar kasasına girmişti.

Diğer bir yazım ise TMSF'nin, İzmir'in Basmahane Çukuru diye adlandırılan araziyi "Ege Dünya Ticaret Merkezi Ticari ve İktisadi Bütünlüğü" adı ile ihale etmesiyle ilgiliydi. Bu ihale de iktidara en yakın iş adamlarından Ethem Sancak'ın yeğeni Mesut Sancak'ın şirketine 80 milyon dolar bedel ile verilmişti.

Satış sonrasında alan firma "Dolar çok yükseliyor borcumuzu TL'ye çevirin" demiş, TMSF de bu teklifi kabul etmiş ve satış bedelini TL'ye çevirmişti. Bu işlem sonucunda ise TMSF alacağından 69 milyon TL kur farkından dolayı zarar etmişti.

Bu konularla ilgili TMSF'den hiç bir açıklama yapılmadı. Gerçi açıklama yapılmasını beklemek çok iyi niyetli bir beklenti olurdu. Zira kaldı ki bu hususlar ile ilgili Sayıştay'ın sorularına da cevap verilmediğini gördük.

Raporların tamamını okuduğumuz zaman karşımıza TMSF ve Sayıştay arasındaki kavga hemen göze çarpıyor.

TMSF, Sayıştay'ın sorduğu sorulara deyim yerinde ise "Buna yetkin yok" diyor, Sayıştay ise "Hayır var" diye karşılık veriyor.

Artık Türkiye'de hukuksuzluk o kadar ayyuka çıkmış ki kurumlar arası iş birliği yok olmuş durumda. Gelin bu kavgayı Sayıştay raporlarına yansıdığı şekliyle anlatalım.

Süreç, TMSF'nin, alacaklarına istinaden icra davaları açmasıyla başlıyor.

Dava sonucunda İcra Müdürlüğü herhangi bir vekalet ücreti tayin etmemesine rağmen TMSF mahkeme ve İcra Müdürlüğü yerine geçip vekalet ücreti adı altında bir miktar belirliyor.

Bu ücreti de tahsil edip TMFS personeline dağıtıyor!

TMSF personeline dağıtılan miktar toplam olarak 1 milyon TL.

Sayıştay bunun mevzuata aykırı olduğunu 2013, 2014, 2015 ve 2016 raporlarında üstüne basa basa açıklıyor. Kurum uyarıyor ama TMSF yine Sayıştay'ı dinlemiyor ve uygulamaya devam ediyor.

TMSF konu hakkında; "Vekâlet ücreti olarak tahsil edilen tutarlar Fon geliri olarak muhasebeleştirilmez" karşılığını veriyor.

Sayıştay ise; "2013-2016 döneminde ilgililerden rızaen tahsil edilen toplam 1 milyon TL, Fon'a gelir kaydedilir veya ilgililerin borcundan mahsup edilir, bu tutarların vekâlet ücreti gibi dağıtıma konu edilmesi yürürlükteki düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir" diyor.

TMSF personeline sağlanan ayrıcalıklar bu kadar değil tabii.

SSK'ya bağlı olunmasına rağmen TMSF çalışanları ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler sağlık ihtiyaçlarını, SSK ile anlaşması var mı yok mu bakılmaksızın anlaşma imzalanan özel hastanelerden karşılanıyor.

TMSF konu hakkında hukuken bir engel bulunmadığı ve bu bağlamda yapılan sağlık harcamalarının mevzuata aykırı olmadığını savunmuş, Sayıştay ise "5411 ve 5510 sayılı Kanunların açık hükümleri karşısında Fon personeli için TMSF bütçesinden tedavi ve ilaç gideri yapılması hukuken mümkün değildir" diyor.

TMSF sinirden köpürdü

TMSF, Esbank TAŞ hâkim ortağı Zeytinoğlu Grubu'nun, Fon'a olan borçlarının tasfiyesini tahsil etmek için 2005 yılında protokol imzalamış ancak protokol edimleri yerine getirilmediği için 2008 yılında Entil A.Ş. ile Hapalki A.Ş. ve Tarkon A.Ş.'nin de bulunduğu grup şirketlerini devraldı.

Entil A.Ş. ve Hapalki AŞ'nin ortaklaşa yürütecekleri yatırım projesinin finansmanı için TMSF onayı ile Halk Bankası A.Ş. tarafından bu firmalara 6 milyon 250 bin Euro kredi tahsis edildi. Tahsis edilen kredi TMSF'nin izni ile geçmiş dönem borcu olarak kabul edildi.

Sayıştay raporunda gerçekleşen bu işleme itiraz etti ve şu ifadeleri kullandı:

"Söz konusu kredinin anılan Kanun hükmü gereğince geçmiş dönem borcu sayılabilmesi için sadece teknik bilgi, yazılım, donanım, ekipman, mal ve hizmet alımından oluşması gerekmektedir. Ancak bu kredinin, 3.7 milyon EURO'luk kısmı ile BMC'den ek hizmet birimi inşası kapsamında makine taşıma montaj, 6 adet hol inşası, elektrik, mekanik tesisat ve lojistik işleri, 1.1 milyon EURO'luk kısmı makine, tezgâh, ocak, kompresör, vinç vb. demirbaş alımı, 1.1 milyon EURO'luk kısmı makine, tezgâh, ocak, kompresör, vinç vb. demirbaş alımı yapılmıştır. Diğer yandan, henüz TİB ihalesinin ve kredilerin Fon tarafından geçmiş dönem alacağı sayılarak ihale bedelinden alacaklı bankaya ödemesinin de yapılmadığı, TMSF kararı bu şekilde alınmış ve bu yönüyle anılan madde hükmüne aykırılığı tarafımızca ifade edilmiştir."

TMSF cevap kısmında ise adeta köpürmüş ve ilgili kanunda yer alan "Sayıştay tarafından yerindelik denetimi yapılamaz, idarenin takdir yetkisini sınırlayacak ve ortadan kaldıracak karar alınamaz" hükmüne atıfta bulunarak, Sayıştay tarafından Fon nezdinde yapılacak incelemelerde Fon kararlarının yerindelik denetimine tabi tutulamayacağı ifade edildi.

Sayıştay bu ifadeye istinaden tekrar cevap olarak şunları yazdı:

"Bulguda murat edilen şey, idarenin takdir yetkisini sınırlandırmak ve/veya ortadan kaldırmak değil, tam da tanımına uygun olarak hukuka uygunluk denetimdir. Söz konusu işlemin Kanun'un 134'üncü maddesine aykırı olabileceği hususu değerlendirilmiş ve bu yönde açıklama beklenmiş, lakin 6085 sayılı Kanun'un 35'inci maddesine sığınılarak itiraz edilmiştir. Harcamalara ilişkin olup, ayrıntısı gösterilmeyen ve kanıtlayıcı belgeleri de sunulmayan tutarlardan 3,7 milyon EURO tutarındaki harcamanın ise şu haliyle dahi 5411 sayılı Kanun'un 134'üncü maddesinde yer alan düzenlemeye aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Hiç kuşku yok ki kanun koyucunun geçmiş dönem borcuna ilişkin tasarımı, bu şekliyle kabul edilmeli ve herhangi bir sebeple ve daha geniş bir yorumla esnetilmemelidir. Zira kanun koyucu isteseydi, başka türden harcamaları da geçmiş dönem borcu kapsamına dâhil edebilirdi."

Başka bir tartışma ise şöyle...

TMSF, BBDK kararı ile faaliyet izni kaldırılan Bank Asya nezdindeki fon sahiplerinin alacaklarının tahsili için Bank Asya iştiraki Kanton Metal Sanayi ve Tic.Ltd.Şti'ye ait hisselerinin tamamını fabrika içerisindeki makine ve ekipmanla birlikte ihale yolu ile satılması için karar verdi.

Fabrika arazisi ve binası ile içindeki makine parkına yönelik olarak üç farklı gayrimenkul değerleme şirketine rapor hazırlatıldı.

Buraya kadar her şey normal...

Fakat Sayıştay hazırlanan raporlarda dikkat çekici farklar bulunduğunu görüyor. Şöyle ki, fabrika ile içerisindeki makine ve ekipmanın toplam değerini, ilk değerlendirme yapan firma 106 milyon 700 bin TL olarak raporluyor, 8 ay sonra başka bir firma 33 milyon 300 bin TL değer biçiyor, 10 ay sonra başka bir gayrimenkul değerleme şirketi, 90 milyon 600 bin TL olarak değer tespiti yapıyor.

Tabii bu aradaki farkı Sayıştay, TMSF yetkililerine soruyor. TMSF yine Sayıştay'ı çıldırtan bir cevap veriyor.

Verilen cevapta; Sayıştay denetimlerinin sadece "düzenlilik" ve "performans denetimi" başlıkları altında yapılabileceğini, denetim raporlarına konu edilen işlemlerin, aykırılığa gerekçe olabilecek hukuki dayanak gösterilmeksizin sadece "gereklilik" kavramı üzerine eleştiri konusu yapılmasının, denetimin amaç ve kapsamı dışına taştığı vurgulandı.

TMSF, Sayıştay'a cevap vermeye devam etmiş ancak verdiği ayrıntı oldukça mühim ve ilginç:

"Söz konusu değerleme raporlarının, Fon tarafından hazırlatılmış raporlar olmayıp, Bank Asya tarafından temin edilerek kendilerine iletilmiş rapor olduğu ve bu raporlara ilişkin olarak Fon tarafından herhangi bir kaynak sarf edilmediğini belirtilmiştir."

Sayıştay hemen cevap olarak şunları yazıyor:

"Hazırlatılmış raporla ilgili durumun SPK'nın bilgisine sunulması, hukuki sorun yaratacak türden bir tasarruf olmayıp, Fon'un bu konuda duyduğu ihtiraz, anlamlı değildir. Bu bildirim sonucu SPK'nın, anılan Tebliğ'in 21'inci maddesine göre yapacağı denetimi ardından, Tebliğ'in 9'uncu maddesi kapsamında yaptırım uygulaması ise, Fon için değil ilgili şirket için hukuki sonuçlar doğuracaktır. Bildirimde bulunma yükümlülüğüne işaret eden yasal bir düzenleme yoksa da bulgu, bir kamu kurumu olan Fon'un, kamu yararını gözetmesi ve karşılaşılan bu dikkat çekici durumu SPK'ya iletmesi gerektiği düşüncesinin sonucudur."

Değerli okuyucular; Sayıştay raporlarındaki TMSF ile olan kavga özetle ancak bu kadar sıralanabilir. Sayıştay TMSF'nin uygulamalarındaki mevzuata aykırı kısımları raporuna taşımış bu hususta TMSF'den görüş almak istediğinde ise ya cevap alamamış ya da "sen bana karışamazsın" tarzında cevaba maruz kalmış.

 

Yazarın Diğer Yazıları