Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Toplum alarm veriyor!

Ailevi, insani ve ahlaki yönden toplum alarm veriyor. Bu vahim gidiş günlük söylemlere, siyasi atışma ve tartışmalara kurban edilmemelidir. İktidar sahipleri, önce bunun farkına varmalı ve gereğini yapmalıdır.

Hemen her gün televizyon ve gazetelerde ailevi, insani ve ahlaki alanda yaşanan vahim olaylar gündeme getiriliyor. Örneğin; birkaç gün önce gazeteler "Bir günde dört kadın daha öldürüldü" başlığı altında şu haberi vermişti:

Eski eşe kurşun: Bir şahıs Dikili'de sokakta karşılaştığı eski eşini öldürdü. Evini bastığı eski kaynanasını yaralayıp intihar etti.

"Barışmadı Öldürdü" başlığı altında da, "Aksaray'da bir kişi, barışmak istediği eski sevgilisini iş yerinde öldürdü….Kıskançlık kavgası kanlı bitti…

Muğla'da astsubay, tartıştığı kız arkadaşını tabancayla vurarak katletti…Ardından da canına kıydı….

Bir diğer haberde ise "70'lik koca 73'lük eşini av tüfeğiyle vurdu."

Görüldüğü gibi canilik eş/sevgili, anne/baba, eğitimli/cahil, yaşlı/genç dinlemiyor. Silahın bulunduğu, fırsatın yakalandığı, öfkenin kabardığı, gücün yettiği an cani gözünü kırpmadan cinayet işliyor. Canilerden bazıları namluyu sonuçta kendisine de çevirebilmektedir. Bu durum şiddeti uygulayanın kendisinin de bunun bir çözüm değil bir yok oluş olarak algılandığını göstermektedir.

Vurma, öldürme, şiddet ve intihar aile içinde öfkenin ve şiddetin geldiği yeri göstermektedir. Cinayet işleyip sonrasında kendisi de intihar edenler cinayeti sözün bittiği yerde ve hayatının bütünüyle anlamsızlaştığı anda işlemektedir.

Bu tür cinayet ve intiharların kaybedeceği bir şeyi kalmayanlarca gerçekleştirildiği akıldan çıkarılmamalıdır.

Eşleri birbirine bağlayan bağların kopması, değer ve ilgi alanlarının farklılaşması, sorunlar karşısında çözüm umudunun kalmaması sonuçta yaşamın yok edilmesi duygusunu tahrik etmektedir.

Bu cinayetler kadına yönelik olarak işlenmekle birlikte onun da ötesinde bir anlama sahiptir. Sosyal bir olgu olarak cinayet/intihar/boşanma/tacizler özünde bir aile krizini işaret etmektedir. Bu sosyal, ekonomik, medyatik ve teknolojik alanda yaşanan hızlı değişime eski kurallarla cevap vermenin ürettiği bir sonuçtur.

Diğer yandan insani ve ahlaki çöküş yalnız bu alana özgü de değildir.

İzmir'de meydana gelen deprem sırasında sergilenen olağanüstü organizasyon, dayanışma, yardımlaşma takdire şayan olarak gerçekleşmiştir. Ancak bütün toplumca paylaşılan bu acının yanında hak etmediği halde deprem yardımlarını alanlar, yıkıntı halindeki evleri yağmalayanlar, deprem altında kalarak ölen kadınların bileğindeki bileziklerini çalanlar da toplum da hiçte azımsanmayacak sayıda ve nitelikte ahlaksız ve düşük karakterli insanların olduğunu göstermektedir.

Meydana gelen depremin ardından çok sayıda yardım kuruluşu depremzedelere barınma, giyecek, yiyecek ve hijyen malzemesi yardımında bulundu. Ama deprem bölgelerinde ücretsiz dağıtılan AFAD battaniyelerini parayla satan kişiler de çıktı. Konak Belediye Başkanı; "Bayraklı'daki çadır alanında olması gereken AFAD logolu battaniyelerin Basmane semtinde satıldığının tespit edildiğini" açıkladı.

Daha da vahimi deprem sonrası kiralık evlere talebin artması üzerine İzmir'de bazı deprem fırsatçıları kiralık evlerin fiyatlarını normalin çok ötesinde artırmalarıdır.

Benzer bir ahlaki düşüklük de sahte içki satma konusunda da görülmektedir. İnsanların ölümü pahasına bilerek ve isteyerek sahte içkiyi piyasaya süren sürenedir. İşte sahte içkiyle ilgili bir haber: Aydın'ın Kuşadası ilçesinde sahte içki zehirlenmesinden 34 yaşındaki Umut Arın yaşamını yitirmiştir. Aydın'da 9 Ekimden bu yana sahte içkiden ölenlerin sayısı 10'a yükselmiş, Türkiye genelinde sahte içkiden ölüm 72'ye ulaşmıştır.

Yaşananlar toplumsal yapının ciddi bir rehabilitasyona ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Bunun için dini, ilmi, psikolojik ve sosyal çalışmalara ihtiyaç vardır. Yetkililer bir an önce bu hastalıklı yapılara karşı harekete geçmelidir. Zira toplumun çivisi çıkmıştır, yarın çok geç olacaktır.

 

Yazarın Diğer Yazıları