Torbalarınızı, yasalarınızı başınıza çalın

İşçiler lehine düzeltmeler yaptılardı sözde. Ama öyle bir hinlik yapmışlar ki bütün maaşları zamdan ibaret olsa bu faciayı karşılayamaz.
Yemeğinizi evden getirin, hayır dışarıda yiyin, yerin 200 metre altında yiyin, yahut hiç yemeyin. Yani iş veren, verdiği zammı çıkarsın diye sinekten yağ çıkarırcasına boşluklar bırakmışlar. O çocuklar, yemeklerini eski düzende yeselerdi şimdi hâlâ suyun altında bulunmayacaklardı.
Cumhuriyet Bayramı’nda oluyor bu iş. Ve Cumhuriyet Bayramı’nda başka bir iş daha oluyor; bilmem kaç yüz peşmerge, gömlek kollarında ABD bayrağı kokartıyla, güle oynaya sınır kapımızdan geçip, sözde IŞİD’le savaşmaya gidiyor. Aslında IŞİD’le savaşmaya gitmek, öteki dünyaya yaklaşmaktan ibaret. Bunlar zaferi şimdiden kazanmışçasına alkış kıyamet gösteri yapıyorlar.
İnsana Habur rezaletini hatırlatıyor. Bu elbette daha tehlikeli. Ayrıca 18 işçimiz o anda ve hâlâ dalgalarla boğuşuyor. Deniz dalgası değil. Tedbirsizlikten ve kayıtsızlıktan kontrol etmedikleri boruların patlamasıyla içeriye dolan su yüzünden.
Yani sakal bırakmakla Müslüman olunmuyor. Şaşkın şaşkın bakınmak da yapılan ihmalleri unutturmuyor. Görülmemiş bir Orta Çağ manzarası.

***

İşçiler bile işin inceliğini kavramışlar, özelleştirmelere hayır diye bağırıp duruyorlar. Madenler 1980’de özelleştirilmiş. O yıllardan sonra bir açıp bakın bakalım, ne kadar maden kazası oldu ve ne kadar olmasın diye tedbir alındı.
Güvenlik güvenlik diyip duruyorlar. Tayyip Erdoğan’a yapılan güvenlik masrafının onda biri bu çocuklar için yapılsaydı, herhalde iyi bir sonuç alınırdı. Ne yazık ki tedbir, kontrol, itina, bunların hiç biri iktidarda yok. Okulları imam hatip haline getirme işinin binde birini madenlerimiz için yapsalardı, yine bir sonuç alınırdı. Düşünün, bir iki müfettiş raporunda bu tehlikelere dikkat çekilmiş. Ama tehlikeye dikkat çekmek, işlevsel değildir bizde. Tehlike, muhakkak başa gelmeli.

***

Madencilerden haber almak için, haber programlarını dinlerken Cumhurbaşkanı’nın ’Saray’ karşılamalarını da ister istemez seyrettim. Hiç üstüme dert değilken şunu düşündüm; bu devasa yapıda Erdoğan çifti koridorlarda yürürken bile korkacak. Güvenlik müvenlik para etmez. Bir ara, sütunun arkasından biri çıksa  “poh”  dese, sığınacak oda ararlar.
Yarabbi bu iktidar, ne iktidarsızmış meğer. Yasaları çiğneyip geçiyor, çiğneyemediği davalarda dosya kapattırıyor. Başa o kadar işler gelmişken, yeniden yeniden gözleri ranttan yana dönüyor.
Şimdi, bu 18 gencin ve ailelerinin acısına hangi merhemi bulacaklar. Üstelik merhem bulsalar da bu kayıtsızlığın günahını nasıl ödeyecekler. İçinden çıkılmaz bir günahlar yumağına sarılmış gidiyorlar.
Bu gibi durumlarda haberlerde şöyle söylenir; Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar vs.. daha kim varsa incelemeye gittiler, olay hakkında yetkililerden bilgi aldılar. Hep düşünürüm, bu aldıkları bilgi ve inceleme neye yarıyor.

***

Bu halka olan güvenim hiç sarsılmamıştır. Her seferinde bu güven tazeleniyor. Şu Validebağ ki eskiden prevantoryumdu, o kadar temiz bir havası vardır. Onu kaptırmamak için katlandıkları zorluklara bakıyorum da... Çadırların içinde ve dışında yağmurun altında bekleyişleri unutulacak gibi değil ve sonuçta kazandılar. Polis, pılısını pırtısını toplayıp gidiyormuş işgal ettiği parktan.

Yazarın Diğer Yazıları