Toryum, toryum, toryum!..

Saleh Sultansoy, ömrü bilim ve Türklük uğruna sıkıntılarla geçmiş bir bilim adamı. Öncelikle iyi bir Türk Milliyetçisi. Azerbaycan özgürlük mücadelesinin büyük ismi Elçibey’in yakın dostu ve dava arkadaşı. Sultansoy, Elçibey’in hem kendisine hem de fikirlerine yakınlığından dolayı ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
Sultansoy’un iyi bir Türkçü olması ile atbaşı giden bir diğer özelliği birinci sınıf bir bilim adamı olmasıdır. Kendisi bırakın Türkiye’yi, dünyanın önemli fizikçilerindendir. Uluslararası bilimsel indekslerde taranan yüzlerce makalenin sahibi ve 1997 yılından beri CERN’de çalışmalar yürütüyor. Sultansoy’un yaptığı işler Türk üniversitelerinin dikkatini çekmemiş olacak ki, Azerbaycan’dan Türkiye’ye hicreti sonrası çalıştığı önce Ankara ve daha sonra Gazi Üniversitesi ile sözleşmesi sona erdirilmişti. Neyse ki TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi hocaya kucağını açtı, çalışmalarını devam ettirme imkânı buldu.
Sultansoy, 1997 yılından beri çalıştığı CERN’e Türkiye’nin üye olması için çırpındı desek yeridir. Bu konuda sesini duyurmak için devlet yetkililerine mektuplar bile yazdı; ama bütün bu gayretler karşılıksız kaldı. Sırbistan ve Güney Kıbrıs’ın bile üyelik sürecinde olduğu CERN’den Türkiye 2012 yılında asil üyelik başvurusunu geri çekti. Geleceğin teknolojisine ortak olmak adına önemli bir çalışma olan CERN’easil üyelik başvurusunun yüksek üyelik aidatı yüzünden engellendiği iddia edilmişti. 
Anlaşıldığı gibi Saleh Sultansoy’un asıl çalışma alanı Türklüğe hizmet. Bunun aracı ise ‘Nükleer Fizik’ olmuş. 

***

Hocanın son dönem dikkatimizi çekmek istediği konu ise zengin ‘toryum’ rezervlerimiz ve bu zenginliği “su akar Türk bakar” misali seyretmemiz. Hoca bu konuda şunu kafamıza sokmak istiyor:  “Uranyum rezervimiz yok denecek kadar az, ama toryumda dünyanın en zengin ikinci ülkesiyiz. Toryum ile enerji üretimine başlarsak 20 yıl içerisinde dünyanın enerji haritasını değiştirebiliriz.” 
Rakamlarla gidelim. Sadece Isparta ilimizde bulunan Çanaklı madeni kolay işlenebilen Torit minerali şeklinde 20 bin ton toryum rezervine sahip ve bu rezerv, 100 yıl boyunca elektrik enerjimizi temin edebilir.
Hoca bunu nereden çıkartıyor? Şöyle bir hesabı önümüze koyuyor:  “1 GW’lık enerji için 3,5 milyon ton kömür veya 200 ton uranyum gerekiyor. Halbuki 1 ton toryumdan da bu enerji elde edilebilir.” 
Yani... Eğer, bir gün yapabilseydik 57 GW’lık kurulu güce eş değer nükleer santralde, mevcut uranyum rezervimizle bu enerjiyi bir yılda üretemeden uranyumumuz bitecekti. Fakat toryum rezervimiz böyle bir santralin ihtiyacını teorik olarak 13 bin yıl karşılayacak. “O nedenle” diyor Saleh Hoca,  “Türkiye’nin gelişmesini istiyorsak, toryumdan enerji üreten santraller kurmalıyız.” 
Toryum rezervleri yönünden zengin Hindistan bu konuda çalışmalarda önemli mesafeler katetti. Çin de bu konuda yoğun çalışmalar yapan ülkeler arasında. Saleh Hoca, bizim de bu çalışmalarda hızlanmamız gerektiğine işaret ediyor. Öncelikle yapmayı planladığımız nükleer santrallerin toryuma uyumlu olması gerektiğini, bunun yolunun ise hızlandırıcıdan geçtiğini vurguluyor. 
Peki hızlandırıcı için neler yapmışız? 1997’den beri yürütülen  “Türk hızlandırıcı kompleksi projesi” nin dört ana kısmından en önemli ikisi (Super-Charm fabrikası ve GeV Enerjili Proton Hızlandırıcısı) ile ilgili çalışmalar bloke edilmiş. Super-Charm fabrikası olmadan dünya biliminde söz sahibi olmamız, GeV olmadan toryum rezervlerini kullanmamız mümkün değil. 
Ülke yöneticilerine sesini bir türlü duyuramayan Saleh Hoca bu konuda her yolu deniyor. Devleti idare edenlere hitaben yazılmış mektuplar bunlardan. Hocanın bu mektupları ayakkabı kutuları ile uğraşan iktidarın ne kadar dikkatini çeker bilmiyorum ama tarihe not düşmek açısından önemli. Bu mektupları Akademisyenler Birliği’nin web sayfasında bulabilirsiniz(www.akademisyenler.org.tr).
Bir tarafta toryum, toryum, toryum diye Türkiye’nin elindeki fırsatı kaçırmaması için çırpınan bir bilim adamı, diğer tarafta ise doğal gaz fetişizmi ile kendinden geçen bir ülke. 
Kim kazanacak? Bu sorunun cevabı, 2023 Türkiye’sinin dünyadaki yerini de belirleyecek...

Yazarın Diğer Yazıları