Trabzonspor'daki iddiamız!

Sezon başından beri şu iddiamızdan hiç vazgeçmedik:

Trabzonspor'un her maçının 3 ihtimalli gerçekleşme oranı aynıdır. Yani yüzde 33'erdir. Ortada yüzde 1 kalır. Oda, iç ve dış sahada olup olmamasına bakılmaksızın o gün iyi oyun tutturan takımın galibiyet hanesindedir.

Öyle veya böyle, Trabzonspor bizi hiç yanıltmıyor!

Bakın, tümünü deplasmanda oynadığı son 3 maçına. Göztepe'yi İzmir'de yendi. Ümraniye'ye İstanbul'da Türkiye Kupası maçında mağlup olarak elendi. Son olarak Kasımpaşa ile yine İstanbul'da berabere kaldı.

Alın size, futbolun mevcut olan 3 sonucu. Bu bir tesadüf müdür? Asla, bizim taa başından beri iddia ettiğimiz gerçeğin tecellisidir.

İçeride ve dışarıda bu sezon geride bırakılan maçlara baktığımızda tablo bu iddiamızın doğruluğunun göstergesidir. Bundan sonraya kalan, yani sezon tamamlanıncaya kadar oynanacak maçların da akıbeti böyle olacaktır. Bu da demektir ki, Trabzonspor sezonu 4'üncülük ile 7'ncilik arasında bir yerde nihayete erdirecektir.

Peki; Medipol Başakşehir'in "aldı başını gitti" hale getirildiği, Galatasaray'ın ise "reytingler düşmesin" hesabı ile peşinden koşturulduğu, Fenerbahçe'nin "küme düşme hattından çıkarılması" serüveninin birkaç maç daha sürdürüldüğü, Beşiktaş'ın "varlığı ile yokluğunun belli olmaz" hale getirildiği 2018-2019 sezonunu Trabzonspor, "ara transfer yapabilse idi" daha has bir yerde tamamlayabilir mi idi?

Teknik direktör Ünal Karaman'ın; "yedekten doğru dürüst takviye imkânının" sakatlıkların da katkısıyla neredeyse sıfır hale getirilmese idi bu "has yer" yakalanabilir mi idi?

Asla yakalanamazdı!

Belki 3-5 puan daha yukarılarda bir yerlerde olunurdu. Orası da "azami nokta" denilen 4'üncülük belki olabilirdi.

Yine de olabilir! Olsa bile Avrupa Kupası şu bu hesabına bir kâr sayılamaz, sayılmamalı! Çünkü, Trabzonspor'un bu aşamadaki hedefi bugün için değil, ancak ve ancak gelecek (ki o da en az 2 yıl sonrası olmak kaydıyla) hesabına dizayn edilmelidir.

Ben diyeyim "günlük", siz söyleyin "sezonluk" hesaplarla, her sabaha "şampiyon olacağız" ile başlamanın en yüksekteki hedef için hiçbir getirisi olmadığını 1983-1984 sezonunda elde edilen son şampiyonluktan sonraki 35 yıl ortaya koymuyor mu?

O zaman "En kötü gerçek" bu ise, "en güzel yalanlarla" oyalanmayı bir kenara koyarak, bu sezon elde edilen saha sonuçlarının başarısını ve başarısızlığını, o futbolcuya bu futbolcuya, teknik adama, ya da hakeme bağlamanın ne bugüne, ne de geleceğe faydası yoktur.

O nedenle, Trabzonspor camiası, bu sezonu "topyekûn bir toparlanışın ve sonrasında dirilişin başlangıç noktası" olarak kabul ederek hareket etmelidir. Aksi olursa yaşanacaklar bellidir. O da Mehmet Akif Ersoy'un

"Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar,

Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?"

ifadesinde vardır.

Yazarın Diğer Yazıları