Trabzonspor'u düşünen değil, düşünmeyen çok!

"Her şerde bir hayır vardır" diyerek, Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta'nın önceki günlerde meslektaşlarımızla ilgili yaptığı değerlendirmenin ardından yaşanan gelişmelere göz atmamız gerekiyor.
Çünkü, asıl ve yararlı olan şerre takılıp kalmak değil, şerri def edebilmektir. 
Ama ne hazin, ne acıdır ki Trabzonspor camiası ben diyeyim "yediden yetmişe", siz söyleyin "tepeden tırnağa" kadar, yaşanan ancak ibret alınmadığı anlaşılan şerleri def eyleme yerine, herkes kendi penceresinden bakıp, bir de "körün fili tuttuğu yere göre tarif etmesi"  gibi kendinden söz ettirmenin, dahası kendini adam yerine koydurmanın gayreti içine düşmüştür. En azından son gelişmelerin ardından tekrarlananlar bunlardır.
***
"Trabzonspor camiası" dediğimiz kimdir? Ya da kimlerdir? 
Son çeyrek asrı sorgulama sandalyesine koyarak, başkanından futbolcusuna, teknik adamından idari personeline, seyircisinden taraftarına, gazetecisinden televizyoncusuna, aliminden zalimine, velhasılı kelam Temel'inden Fadime'sine kadar herkestir.
Bu "herkesler"in ortak ve yükseltecekleri değer Trabzonspor olması gerekirken, şimdiye kadar görünen ve yaşanan odur ki, "herkesler" Trabzonspor'u kullanarak kendilerini saydırmanın, kabul ettirmenin, adam yerine koydurmanın peşindeler.
Hani Basralı Ömer Hayyam'ın bir rubaisinde;
"Ben var dünya var,
Ben yok dünya yok" demiş ya, bu "herkesler"de;
"Ben var Trabzonspor var,
Ben yok Trabzonspor yok" hesabı ve hedefi ile bordo-mavili camianın içinde yer alıyorlar. Ama, camia bir türlü tek bir hedefe odaklayamadığı, yani Trabzonspor'u büyütme ve yüceltme hesabına kendini adayamadığı için cemaat olamamaktadır.
***
Nasıl mı?
Başkan olanlar, tek adamlığı seçerek adeta krallığı tercih edip, göreve geldikten sonra bir anda her şeyi bilir hale geliyorlar! Yönetici olanlar, bir günde yöneticiliğin tüm vasıflarını öğreniyorlar!
Teknik adamlar, futbolcular çokca Trabzonspor'u düşünür gözükerek, kendi çıkarlarını kamufle ediyorlar.
Seyirci, tribünleri bedavayı bırakan nemalanarak dolduruyor.
Taraftarın hepsi teknik adamlıktan da öte futbol dehası olarak akıl danesi kesiliyorlar!
Basın mensupları, kamuoyu tarafından kendilerine sunulanları değil, kendi bildiklerini kamuoyuna aktarıyorlar!
Bu kadar "kendi doğrusundan başka doğru kabul etmeyen yobazın" bulunduğu bir yerde, camiada ise neler olur? İşler nasıl yürür? Son çeyrek asırdaki Trabzonspor'a ve bugün bulunduğu noktaya bakılsın yeter de artar bile…
***
Bu tablo içinde, yani Trabzonspor'u düşünenin değil, "ben var" diyerek kendini her şeyin önüne koyanların, yani Trabzonspor'u düşünmeyenlerin çok olduğu bir yerde, camia nasıl ayağa kalkar? Nasıl 30 yıl önceki günlerine döner? Nasıl, şampiyonluğu İstanbul'un dışına taşıyan ilk takım olduğu yıllardaki havasını yakalar? Efsanenin ne demek olduğunu anlar?
***
Zor gerçekten çok zor… Ama Trabzon ve Trabzonspor'un zorları başaran şehir ve takımların başında geldiğini de unutmamak gerek. Ancak bugünkü zorlukları aşabilmek için de, herkesin takıntılarından ve bencilliklerinden kurtulup, hani denir ya "eteklerinden taşları dökerek" bir araya gelmelerinden başka yol, yöntem kalmamıştır.
Bunun, yani birlik ve beraberlik için, her ne kadar Başkan Usta, 1967'de kurulan Trabzonspor'un 50'inci yılını 2016-2017 sezonunda elde edilecek bir şampiyonlukla taçlandırmak istese dahi, bu olmasa bile geleceğin temellerinin yeniden atılması adına herkesin olağanüstü bir çabanın içine girmesi, Trabzonspor'u kendilerinden daha çok düşünmeleri başlangıç hesabına yeter de artar bile...

Yazarın Diğer Yazıları