Petrol yoksulu ülkeyiz.
Aklın yolu, şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığında demiryollarına ağırlık verilmesiydi.
Kent içindeki ulaşım için de metro ve tramvayı yaygınlaştırmak gerekiyordu.
Böyle yapılmadı ne yazık ki...
Karayolları ile ulaşım açık ara öne geçti.
Ve izlenen bu akıl dışı politikanın vahim sonucunu trafik kazalarında görüyoruz.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun raporuna göre 2024’de 266 bin 854 trafik kazasında 6 bin 351 kişi öldü, 385 bin 117 kişi yaralandı.
2025 yılı istatistiklerinde de benzer bir tablonun ortaya çıkması kuvvetle muhtemel.
Savaşa girmeden savaşan bir ülke kadar ölü ve yaralı vermek bize özgü bir şey olmalı.
***
Trafik kazaları sade vatandaşların yanı sıra ünlü isimleri de alıp götürüyor aramızdan.
Son olarak Yeşilçam sinemasının bir dönemki yıldızlarından Engin Çağlar, İstanbul’da motosiklet çarpması sonucu yaşamını yitirdi.
Daha önce de siyasetçiden bürokrata, tiyatro ve sinema sanatçısından şarkıcıya, gazeteciden futbolcuya birçok isim trafik kazalarına kurban gitmişti.
Onlardan hiç olmazsa birkaçını hatırlayıp analım:
-Vedat Dalokay: Ankara’nın unutulmaz belediye başkanları arasındaydı. Dünya çapında mimardı. Bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı. Kuşkusuz bu dünyada yapacak daha çok şeyi vardı.
-Adnan Kahveci: ANAP’ın en güçlü isimlerinden biriydi. Turgut Özal’ın ardından partinin lideri olabilirdi. Ne var ki bir trafik kazası genç yaşta yaşamdan kopardı onu.
-Mutlu Menderes: Babası 27 Mayıs 1960’daki askeri darbeyle düşürülüp idam edilen Başbakan Adnan Menderes’ti. Babasının yolundan gidip siyasete atıldı. İki dönem Aydın’dan milletvekili seçildi. Henüz 41 yaşındayken trafik kurbanları arasına girdi.
-Recep Yazıcıoğlu: Türk bürokrasisinin yetiştirdiği en önemli valiler arasındaydı. Görev yaptığı illerde icraatlarıyla halkın büyük sevgisini kazanmıştı. Klasik vali imajını yıkmış icraatçı vali portresi çizmişti. Ülke için daha çok şey yapabilecekken bir trafik kazası sonucu veda etti yaşama.
***
-İsmail Dümbüllü: Orta oyunu ve tuluat sanatının başarılı temsilcilerindendi. Sahnede yıldızlaşıyor, kendisini izlemeye gelenleri saatler boyu kahkahaya boğuyordu. Geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanıp hastaneye kaldırıldı ama kurtarılamadı.
-Sanat hayatlarına tiyatro ile başlayan ancak daha sonra sinema filmleri ve dizilerde de çeşitli roller alan Kamran Yüce ve Belkıs Dilligil de trafik kazası kurbanı sanatçılar arasında yer aldılar.
***
-Necdet Tosun: Yeşilçam sinemasının unutulmaz karakter oyuncularından biriydi. Milyonlarca sinema seyircisinin sevgisini kazanmıştı. 400’e yakın filmde rol aldı. Bir trafik kazası sonucu yitirdi yaşamını. Kadere bakın ki yıllar sonra tiyatro sanatçısı olarak dikkati çeken oğlu Erdal Tosun da çok genç yaşta trafik kazasına kurban gitti.
-Ahmet Tarık Tekçe: Kötü karakterleri Hollywood sanatçılarına taş çıkartacak bir ustalıkla oynuyordu. Bir dönem çevrilen pek çok filmin ana kadrosunda yer almıştı. Bir trafik kazası sonucu vefat etti.
-Önder Somer: Yine Yeşilçam sineması. Yine kötü karakterleri ustalıkla canlandıran usta oyuncu. Onu da trafik kazasında yitirdik.
***
-Ercan Arıklı: Gazeteciydi. Gelişim Yayınları’nı kurdu, dergi ve ansiklopedi yayıncılığına reform niteliğinde yenilikler getirdi. Özellikle Nokta dergisi, dönemine damga vuran yayın organlarından biriydi. Ne yazık ki şimdi onu da trafik kurbanları arasında anıyoruz.
-Trafik kazalarına kurban gidenler arasında ünlü köşe yazarı Teoman Erel de yer alıyor. Bu arada Ahsen Çetiner, Hande Mumcu, Barış Selçuk, Salih Peker, Kemal Bağcı, Nuri Karabulut, Ogün Özdemir, Serhat Uğur, Zafer Arslan, Volkan Eryiğit ve Hasan İşler göreve giderken ya da görevden dönerken geçirdikleri trafik kazalarında ölen gazetecilerdi.
***
-Trafik kazaları, müzik dünyasından da birçok ismin genç yaşta ölmelerine neden oldu. Uzay Heparı, Kerim Tekin, Barış Akarsu, Ajlan Büyükburç, Aylin Urgal onlar arasında sayılabilir.
***
Efsane futbolcu, büyük golcü Metin Oktay’ı da bir trafik kazasında yitirmiştik. Aktif futbol yaşamı bitmişti ama teknik direktör ve yönetici olarak Türk sporuna daha uzun yıllar hizmet edebilecek bir yaştaydı. Konyaspor’un yetenekli oyuncusu Ahmet Çalık’ı da trafik kurbanları arasında saymak gerekiyor.
İLGİNÇ BİR SELAMLAŞMA ŞEKLİ
İnsanın selamla ilişkisi çok yönlüdür.
Soğuğu olduğu gibi sıcağı da olur selamın.
Kimi verdiği selamın alınmayışına öfkelenir, Fuzuli’ye gönderme yaparak, “Selam verdim, rüşvet değil diye almadılar” sözüyle koyar tepkisini ortaya.
Kimi yaşadığı hayal kırıklığını şu sitemle ifade eder genellikle:
“Selam verdik, borçlu çıktık.”
Pahalılıktan şikâyet edenlerin sarıldığı deyim “Selam para, kelam para”dır.
Selam durmak, saygının yanı sıra karşındakinin gücünü peşinen kabul etmektir aynı zamanda.
Haremlik selamlık oturma düzenini ise zorunlu görenler olduğu gibi çağdışı kabul edenler de vardır.
***
Selamın hangi sözcüklerle verildiği de son derece önemlidir tabii.
“Selâmünaleyküm”, “Sabah şerifler hayrola”, diyerek verirseniz selamı muhafazakar olduğunuz düşünülür, “Merhaba”, “Günaydın” diyen ulusalcı, “Tünaydın” diyen aklı bir karış havada diye algılanır, “Hi!” diye selam verenlerin ise çocukluğuna, gençliğine, cahilliğine bağlanır bu hareketleri daha çok.
Selam, sosyal medya yazışmalarında tenzilata uğrar, bir anda “slm” oluverir.
Edebiyatçılara da ilham kaynağı olmuştur selam. “Merhaba küçük kuşlar merhaba/Nedir bu sessizlik/Hani selam sabah” Melih Cevdet’in mısralarıdır örneğin. Aziz Nesin bir kitabına “Merhaba” adını vermiştir.
Yunan yazar Dido Sotiriyu’nun Türkçeye de çevrilmiş romanının adı “Benden Selam Söyle Anadolu’ya”dır.
***
Entel deyişle “selam sorunsalı”, normal deyişle “selam konusu”na bu kadar ağırlıkla eğilmemin nedeni, geçenlerde durakta otobüs beklerken, orada karşılaşan iki gencin birbirlerini avuç içlerine vurarak “Çak moruk!” diye selamlamalarına tanık olmam.
Bu kadarla kalsa iyi. Sohbetleri sırasında da birkaç kez “Çak moruk!” sesi yükseldi onlardan.
Veda etmeleri de “Çak moruk!”lu oldu.
Ne desem bilmem ki...
En iyisi okuyucuya selam vererek bitirmek yazıyı:
“Çak moruk!”