Trump'a sessiz kalıp Ecevit'le dalga geçmek!

Kendisinden başka herkesi "kötü" ve "hor" gören anlayış,

Kendisinden başka herkesi "yanlış" ve "karşı cephe" olarak konumlandıran anlayış,

Kendisinden başka herkesi "ahlaksız" ve "İslam'a uygun olmayan" şeklinde nitelendiren anlayış…Hâlâ vazgeçmediniz mi?

Hâlâ bu şekilde Türkiye'nin ileri gideceğini mi düşünüyorsunuz?

Ayrıştır, kutuplaştır, cephe oluştur, oy iste…

Yıllardır bu formül uygulandı. Sonuç da verdi. Ama başkanlık referandumu ile birlikte işlerin değiştiğini kendileri de gördü, yerel seçimler ise üstüne tuz biber ekti.

Hamaset, nutuk, değişen üslup, kandırılan kitle… Sonuç; lüks ve şatafat içindeki koltuklardan vatandaşa bol bol akıl veren siyasi güç!

Vatandaş artık, kendisini belirli kalıplar içinde sıkıştırıp, kendi çıkarlarından başkasını düşünmeyen, hizmeti devlete değil "yandaş"a yapan anlayışı reddediyor.

Büyükşehir belediyelerinin (onca propaganda ve devlet imkanına rağmen) kaybedilmesi son yılların en önemli siyasi değişimlerinden biriydi. 

Ama birileri bunu okumamakta ısrarcı.

Okuyamadıkları gibi devlete zarar veren, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni zor durumda bırakan ifadelerden de sakınmıyorlar.

Önceki gün Meclis'te AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in merhum Başbakan Bülent Ecevit hakkındaki ifadelerini hayretler içinde takip ettim.

Olay şöyle gelişiyor…

CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, "Geçmişte sadece yazar kasa atıyorlardı, şimdi insanlar kendilerini yakıyorlar, öldürüyorlar, siyanür içiyorlar" sözleriyle AK Parti'yi eleştiriyor.

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise aynen şu cevabı veriyor:

"Anlattığınız her şey, AK Parti'yi doğuran, iktidara getiren ve 17 yıldır da sizin kazanmanıza imkân vermeden kazandıran sebepleri aslında tek tek burada muhalif olarak söylemiş oldunuz. Bu manada bunları söylerken, 'dış politika' diyorsunuz. Ya, sizin Bülent Ecevit değil miydi Clinton'ın karşısında el pençe duran, o değil miydi yani? Oradan geldiğimiz noktaya baktığınız zaman yani bir defa bunları söylerken biraz haya etmek lazım."

Ecevit Türkiye'yi temsil etmiyor muydu?

"Sizin Bülent Ecevit" demek ne demektir?

Bülent Ecevit'i sevin sevmeyin, orada Clinton karşısında (eğer aşağılandıysa) DSP Genel Başkanı olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak bulunmaktadır.

Şayet o gün, orada bir saygısızlık yapıldıysa Ecevit'in şahsından, duruşundan ötürü değil; ABD'nin ukalalığından dolayı yapılmıştır.

Eğer ki "Hayır kardeşim bizim parti genel başkanımız olsaydı böyle bir şey yaşanmazdı" diyerek konuyu partizanlık noktasında değerlendiriyorsanız, karşınıza başka olayları çıkarırlar.

Obama'nın beyzbol sopasıyla Erdoğan'la tehdit eder şekilde konuşması,

Trump'ın o rezil mektubu…

Ama bu bir yöntem değildir.

Erdoğan'a yapılanlar için "AK Parti Genel Başkanının haline bak, nasıl da rezil oldu" diyecek kadar aşağı bir siyaset anlayışı olamaz.

Çünkü saygısızlık Erdoğan'ın şahsında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yapılmıştır.

Ama anlaşılan o ki AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, partisine gelen eleştiriyi savuşturabilmek adına, devlet teamüllerini de unutuyor.

Çok yazık.

Meclis'teki şu tutanakları ABD Büyükelçisi kim bilir nasıl gülerek okuyor ve Washington'a rapor ediyordur.

Türkiye'de siyasetin, zihniyetin değişmesi gerekiyor.

İnsan yanımızı, nezaket sahibi devlet dilimizi terk etmememiz gerekiyor.

Maalesef bunların hepsi çoktan unutuldu. İnşallah tamir edilebilecek şekilde bırakırlar!

 

Yazarın Diğer Yazıları