Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

TSK çok cepheli bir mücadelenin içinde

Küresel ve bölgesel etkenlerle jeopolitik durum, ülkemize olan tehditleri çok yönlü kılmakta, bu nedenle TSK'nın mücadelesi de çok yönlü olmaktadır.

Güvenlik güçlerinin başarılı operasyonlarıyla PKK güç kaybetmiştir. Tecrübeli teröristler fazla zayiat vermiş, örgüte katılımlar azalmıştır. Örgüt genç ve tecrübesizleri öne sürmektedir. Bunlar da silahlarını dahi kullanamadan etkisizleştirilmektedir. Bu durumun genç teröristlerde rahatsızlık yarattığı, bazen itaatsizlik ederek operasyona gitmek istemedikleri, bu nedenle de çok sayıda infaz yapıldığı bilgileri vardır.

Ancak PKK, gücünden kaybetmediğini gösterebilmek için elde kalan gücünü kullanarak eylemlerini artırmıştır. Eksikliğini, bombalı araç ve suikastlarla örtmeye çalışmaktadır.

PKK bölgedeki halk desteğini kaybetmiştir. Ancak sadece yurt içindeki mücadele ve Kuzey Irak'taki hava saldırılarıyla etkisiz hale getirilebilmesi de beklenmemelidir. Terör örgütünü topraklarında barındıran ülkeye ve bunu destekleyen güçlere karşı da kararlı bir tavır sergilenmeli, bu bölgeye de müdahale için siyasi ortam oluşturulmalı ve etkin bir askeri operasyon düzenlenmelidir. Diplomasinin hedefi de bu olmalıdır.

Suriye cephesinde vites büyütülmeli

Fırat Kalkanı operasyonu başarıyla devam etmektedir. Esas itibariyle harekât, IŞİD tehdidine karşı ÖSO'yla birlikte yürütülmektedir. 95x45 km.lik güvenli bir bölge oluşturulması ve PYD kantonlarının arasına girerek bütünleşmenin önlenmesi hedeflenmiştir.

Ancak TSK'nın bölgedeki başarısı, Türkiye'nin etkinliğini artıracağı endişesi yarattığından, ABD ve bazı bölge ülkelerini rahatsız etmiştir. TSK'nın Musul operasyonuna katılma isteği dahi rahatsızlık yaratmıştır. Fırat Kalkanı harekâtının sulandırılmaması için, ucundan kenarından değil, tam destek ve daha fazla kuvvet tahsisiyle süratle sonuçlandırılması gerekmektedir.

Irak'ın yaklaşımı mezhepsel

Terör örgütlerinin cirit attığı, toprak bütünlüğü şaibeli, mezhepsel çatışma ve rekabetin hat safhada olduğu, egemenliğini sağlayamamış ve ABD vesayetinde olan bu ülke, mevcut istikrarsızlığından dolayı tehdittir. Musul'un IŞİD'den temizlenmesi konusundaki Türkiye'ye olan itirazını, mezhepsel düşünceyle, İran'ın ve ABD'nin de etkisi ve isteğiyle yapmaktadır. Başika'daki TSK varlığına itirazı da, ABD etkisi ve aynı düşünceyledir. Egemen olduğunu iddia ediyorsa, önce PKK konusunda ciddi olmalıdır.

İçerideki cepheleşme tehlikeli

Türkiye bütün zorlukları alt edebilecek güçtedir. Siyasetin her türlü kutuplaşmaya, halkı birbirine karşı kin ve husumetten uzak tutmaya özen göstermesi hayati öneme haizdir. Ayrıca herkes bu konuda hassas olmalıdır.

Mücadelelerden başarıyla çıkabilmek, ülkenin varlığını devam ettirebilmek, bütünlüğünü koruyabilmek ve milletin güvenliğini sağlayabilmek için de TSK'nın, güçlü, etkili, moral ve motivasyonu yüksek olması zorunludur. TSK, ülkenin ve bölgede ayakta kalmanın teminatıdır. Ancak yapılan uygulamalar ve içindeki nefreti tutamayan bazı kişilerin ifadeleri bunun tam aksinedir.

Özellikle TSK'nın yapısı ve konumu için çıkarılan KHK'ler, TSK'nın moral ve motivasyonunu bozmaktadır. Bir yetkilinin çıkıp bunun rövanş olmadığını söylemesi ise gariptir. TSK'nın karşılaştığı haksız uygulamalar ve ithamlar üzüntü yaratmaktadır. Ergenekon ve Balyoz konularının kumpas olduğu bilinmesine ve sonuçlanmasına rağmen, özellikle bazı yetkililerin bunu hazmedememesi ve FETÖ tehdidi ortadan kalktıktan sonra yeniden gündeme getirilmesi manidardır.

Bir başbakanlık danışmanının TV'de, askerin ölmek için maaş aldığını, Harbiye'den mezun olan her subayın aklında darbe olduğunu söylemesi, fes giyen bir iktidar sempatizanının, "Kurtuluş Savaşını keşke Yunan kazansaydı" diyerek hilafeti ve şeriatı öven, cumhuriyeti yeren sözleri, eski bir iktidar milletvekilinin cumhuriyetin kuruluş felsefesine karşı olduğunu ifade etmesi kabul edilemez. Türkiye/TSK savaş halindedir. Türk Milleti'nin bunlara duyarsız kalmaması gerekir. Biraz insaf!

Yazarın Diğer Yazıları