Tunus'ta da siyasi İslam sorunu

Tunus'ta da siyasi İslam sorunu

Tunus''ta Cumhurbaşkanı Kays Said, ordunun da desteği ile olağanüstü koşullar nedeni ile hükümeti feshetti ve demokrasiyi geçici bir süre için askıya aldı.

İki yıldan beridir Tunus''ta siyasi kaos yaşanıyordu. En son Eylül 2020''de Başbakan Hişam el-Meşişi''nin teknokrat hükümeti güvenoyu almıştı. Daha sonra siyasi İslamcı Nahda Hareketi Partisi (Ennahda) lideri ve aynı zamanda Meclis Başkanı olan Raşid Gannuşi''nin talebiyle hükümette revizyona gidilmişti.

Tunus''ta, siyasi alanda ve ekonomide istikrar sorunu yaşanıyor. Ancak asıl sorun Ennahda''nın gizli gizli halkı silahlandırması iddialarıdır.

1) Tunus''ta siyasi tablo...

2010-2011 yıllarında halk pahalılıktan isyan etti ve 23 yıllık cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali, Tunus''u terk etti. 

Arap Baharı''nın ardından çok partili demokrasiye geçti. 23 Ekim 2011 tarihinde ilk seçimi ılımlı İslamcı siyasi parti olan Nahda Hareketi Partisi kazandı. Kendisini ılımlı İslam olarak vasıflandırmasına rağmen şeriat hükümlerini anayasaya aktarma kararı aldı ve fakat büyük bir dirençle karşılaştı. Arkasından 26 Ekim 2014 seçimlerinde Ennahda kaybetti ve seküler parti Nida kazandı. Ennahda, siyasi İslam çelişkileri içinde bir partidir. Bir yandan 2011 yılında kazandıktan sonra şeriat hükümlerini Anayasaya aktarmak isterken, öte yandan parti lideri Gannuşi "Amacımız, aslında 19. yüzyılda başlayan İslam''ın modernleşmesi rüyasını gerçekleştirmektir." diyor. Aynı zamanda Saidi Nursi''yi beğendiğini açıklıyor.

2) Tunus''ta ekonomik istikrar da aşırı bozuldu.

Dünya kalkınma göstergelerine göre Tunus''ta ekonomik tablo;

*             Cari dolar cinsinden 2005 yılında 4307 dolar olan fert başına gelir, 2018 yılında 3,447 dolara geriledi. 2018 Dünya ortalaması olarak fert başına gelir 11,312 dolardır. Tunus''ta fert başına gelir dünya ortalamasının üçte biri düzeyindedir.

*             2005 yılında dış borç stokunun GSYH''ya oranı yüzde 51 iken, 2018 yılında yüzde 90''a yükseldi.

*             2006 yılında giren doğrudan yabancı yatırım sermayesi 3,2 milyar dolar iken 2018 yılında 1 milyar dolara geriledi.

*             2010 yılında cari açığın GSYH''ya oranı yüzde eksi 7,4 iken, pandemi öncesi 2018 yılında yüzde eksi 11,1 oldu.

*             İşsizlik oranı yüksektir. 2021''in en yüksek oranı yüzde 18,9''dur.

Aslında İslam ülkelerinde sorunun temelinde, İslam''ı siyasi alanda ve şeriatı yönetim şekli olarak kullanmak planı var.

Tunus''ta -Yasemin Devrimi-, halkın ayaklanması ile yönetim değişikliği oldu. 

Arap Baharı, Arap halklarının demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinden kaynaklanan toplumsal bir siyasi-silahlı harekettir. Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen''de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan  ve Fas''ta küçük çapta yaşanan halk hareketleridir.

Bu hareketleri siyasi İslam, yasal olarak demokratik yolla, ya da hukuka aykırı yapılaşma yolları ile, kendi iktidarına çevirmek istemiş, sonuçta İslam ülkelerinde Arap Baharı''ndan daha büyük kaosa yol açmıştır. 

Yaşadığımız son on yılda gördük ki; bugünkü anlayış içinde ılımlı İslam''ın olmayacağını anladık. Tunus''ta Gannuşi''nin İslam''ı modernleştirmek tezi yahut da Türkiye''de Erdoğan''ın İslam''ı güncelleştirmek tezi ile İslam''ın çağdaşlaşması mümkün olmadı. Tersine siyasilerin dini siyasi alanda kullanmaları İslam''ın kan kaybetmesine neden oldu. İslam''da yapılması gereken, laiklik esasına uymak ve dini siyasi alandan uzak tutmaktır.

Dünyada iktisadi anlamda kalkınmış, siyasi anlamda demokratik, refah seviyesi yüksek hiçbir İslam ülkesi yoktur. Tek örnek Türkiye olacaktı. Eğer bundan sonra halk, dinin siyasi alanda kullanılmasına karşı çıkar, demokrasi talep ederse, yine de eski günlere dönebiliriz.

Yazarın Diğer Yazıları