Bilecik/ Serhat Kaya
Türk Büro-Sen Genel Başkanı Türkeş Güney istişare toplantıları kapsamında Bilecik’e gelerek, sendika üyeleri ile bir araya geldi. Türkeş Güney istişare toplantısı öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulunarak gündemi değerlendirildi.
Genel Başkan Güney açıklamasında, ”Kuruluşun ve kurtuluşun Başkentinde, kuruluşun ve kurtuluşun doğduğu topraklarda olmaktan Bilecik’te bulunmaktan son derece mutluyuz. Teşkilatımızla bir arada olmaktan mutluyuz. Memur sendikacılığının amacı memurlarımızın özlük haklarını, ekonomik haklarını ilerletmek, ileriye götürmektedir. Bunun da yeri sonu tek sayıyla biten tarihlerde kamu işvereni dediğimiz hükümetle üyesi en fazla olan sendikanın 1 Ağustos'ta başlayan toplu sözleşme görüşmeleriyle tespit ediliyor. Önümüzdeki ağustos ayında da sekizinci dönem toplu sözleşmemiz var. Yedinci dönem toplu sözleşmede Cumhuriyet tarihinde ilk defa devlet memurları ve memur emeklileri hedeflenen enflasyonun altında bir zamma mahkum edilmişlerdir. Yani hedeflenen enflasyonun altında bir zam reva görülmüştür. 20025 yılının ilk altı ayı için verilen yüzde altı zam da enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla birlikte ocak ayında erimiştir. Mutlaka öncelikle Türkiye Kamu-Sen olarak, Türk Büro-Sen olarak memur ve memur emeklilerimize ek zam ve refah payı verilmelidir. Şimdi Merkez Bankası hedeflenen enflasyonu 2025 yılında yüzde yirmi bir olarak açıklıyor. Orta vadeli programda bu oran yüzde on yedi olarak ifade ediliyor. Ama devlet memurlarımıza yüzde 6+5 kümülatif olarak yüzde 11 zam reva görülüyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Buna razı olmamız mümkün değil. Diğer yandan 2025 yılında devletimiz vergi resim ve harçlara yani vergi resim ve harçlara uyguladığı zam oranı yüzde 44 arkadaşlar 43.94. Biz diyoruz ki vergi resim ve harçlığına uygulanan zam oranında hedeflenen enflasyon oranında mutlaka refah payı ve ek zam verilmelidir. Yoksa bu zamla karın doymaz. Bu zamla refah olmaz. Mutlaka ek zam ve refah payı Türkiye Kamu-Sen'in Türk Büro Sen'in temel talebidir. Bunların hayata geçmesi lazım. Aksi halde memurları memur emeklilerini enflasyona ezdirmedik lafının da bir geçerliliği olmayacaktır. Bilecik yerel basını, Anadolu Ajansı, Anka Haber Ajansı kanalıyla ülkeyi yönetenlere, hükümetimize, cumhurbaşkanımıza da sesleniyoruz. Mutlaka ek zam ve refah payı verilmelidir. Yoksa hedeflenen enflasyonun altında kalan zam oranıyla memur ve memur emeklilerinin enflasyonla baş etmesi mümkün değildir.” dedi.
“BUGÜN EMEKLİLİK MEMURLAR İÇİN KABUS HALİNİ ALDI”
Güney açıklamasının devamında 2023 yılında görev maaşlarının yüzde 75’inin emeli maaşı olarak bağlandığını şimdi ise bu oranın yüzde 45’e düştüğünü bu nedenle de emekliliğin memurlar için bir kabusa dönüştüğünü söyleyerek, “Diğer yandan memur emeklilerimize yansımayan ilave ek ödemenin mutlaka memur emekli maaşlarına yansıtılması lazım. Bugün emeklilik memurlar için kabus halini aldı. Görev maaşının Temmuz 2023 ayında yüzde yetmiş beşi emekli maaşı olarak bağlanırken şimdi bu oran yüzde kırk beşe düştü. 2008’den sonra memuriyete girenlerde bu oran daha da aşağı. Bir yandan 5510 sayılı yasada devlet memurları 2008 öncesi sonrası ayrımı kaldırılarak tek çatı altında toplanmalı, memurların aldığı bütün maaş unsurları emekli keseneğine tabi olmalı, ilave ek ödemede mutlaka emekli maaşlarına yansıtılmalı. Aksi halde 65 yaşından önce bakın memurlarımıza sorun, 65 yaşından önce hiçbir memurumuz emekliliği düşünemiyor. 65 yaşında da emekli olmak istemiyor aslında. Resen emeklilik yaşı olduğu için mecburen emekli ediliyor. Ya 65 yaşını kaldıralım. Daireden memurumuz mezara gitsin. Hiç emekli maaşı ödenmesin. Devletimize de katkı sağlayalım. Ama madem sosyal güvenlik sistemi bir tasarruf sistemiyse öncelikle memur emekli maaşlarına yansıtılmayan ilave ek ödemenin mutlaka memur emekli maaşlarına yansıtılması lazım. Memur emeklilerimiz 2023 yılında oluşan enflasyonun beş kat, altı kat altında bir zam verildi. Yani memur emeklilerimizin maaşları yüzde otuz ilave ek ödemenin emekli maaşlarına yansımamasından dolayı eridi. Bunu kabul etmemiz, bunu sineye çekmemiz mümkün değil” ifadelerini kullandı.
“SÖZ VERİLEN BİRİNCİ DERECEYE GİRENLERE 3600 MUTLAKA VERİLMELİ”
Güney açıklamasında verilmeyen 3600 ek gösterge konusunda değinerek, “Diğer yandan, söz verilen birinci dereceye girenlere 3600 mutlaka verilmeli. 2 yıllık imama 2 yıllık hemşireye 3600 ek gösterge verilirken, genel idari hizmetlerde teknik hizmetlerde birçok 4 yıllık mezunumuz var. Birçok 2 yıllık mezunumuz var. Bununla ilgili de verilen sözler var. Mutlaka bunların hayata geçmesi lazım. Diğer yandan 2017 yılında ülkemiz yeni bir yönetim şekline geçti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne. Parlamenter demokratik sistemle sorun alanları olan cumhurbaşkanlığı seçimi, meclis başkanlığı seçimi, hükümetin teşkili, güvenoyu oylaması gibi Demokratik Parlamenter rejiminde sorun alanı olan birçok alan bugün Cumhurbaşkanı hükümet sistemiyle birlikte ortadan kalktı. Çok hızlı karar alma süreçlerini içinde barındıran bir yönetim şekline geçtik Cumhurbaşkanı hükümet sistemine. Ancak Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en yakın mesai arkadaşı olan kamu personeliyle ilgili halihazırda 1965 yılında kanunlaşan beş yüze yakın da değişikliğe uğrayan yama kabul edecek hali kalmamış kamu personel rejimimiz var. 657 sayılı devlet memurları kanunumuz var. Mutlaka. Türkiye Kamu-Sen'in 3 gün önce paylaştığı yeni bir kamu personel rejimine ihtiyaç var. 4 tane de temel ilkemiz var. Liyakat bütün atamalarda görevde yükselmelerde liyakat esas olmalı. Bak liyakatin olması devleti yükseltir. Liyakatsizlik devleti çürütür. Devletimiz açısından diyoruz. Mutlaka görev verilecek insanların layık olması lazım. Liyakatli olması lazım. Diğer yandan ikinci temel ilkemiz devlete sadakat dediğimiz devlet memurları, anayasaya ve kanunlara dolayısıyla da devlete sadakatle yükümlü olmalı falanca gruba, falanca gruba sadakat olmamalı. Yoksa 15 Temmuzları da yaşamaya devam ederiz” şeklinde konuştu.
“MEVCUT MAAŞ SİSTEMİNİN DE MUTLAKA YENİDEN ELE ALINMASI LAZIM”
Mevcut maaş sisteminin mutlaka yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Güney sözlerini şöyle sürdürdü; “Diğer yandan görevde ve emeklilikte bir refah seviyesi istiyoruz. İşte ek zam istiyoruz, refah payı istiyoruz. Emekli maaşlarında mutlaka iyileştirme istiyoruz. Diğer yandan mevcut maaş sisteminin de mutlaka yeniden ele alınması lazım. Hayatın pahalı olduğu, büyükşehirlerimizde, metropol illerimizde, memurlarımızla, Anadolu'nun ilçelerindeki memurlara biz aynı maaşı veriyoruz. Halbuki geçinme şartları farklı. Büyükşehirlerdeki özellikle İstanbul’da muvafakat verirse kurumları izin verse memurların yüzde elliye yakını Anadolu'nun ilçelerine gitmek istiyor. Mutlaka büyükşehir tazminatı mı olur, kira yardımı mı olur bu maaş sisteminin yeniden ele alınması lazım. Yoksa hayatın pahalı olduğu yerlerde görev yapan memurlara biz kamu hizmeti vermekte, kamu görevlisi istihdamında sorun yaşayacağız”
“BUGÜN YÜKSEK KONUT FİYATLARI NEDENİYLE DEVLET MEMURLARININ KONUT SAHİBİ OLMASI MÜMKÜN DEĞİL”
Sözlerinin son bölümünde memurların barınma sorunlarına dikkat çeken Türkeş Güney sözlerini “Diğer yandan devlet memurlarının en önemli sorunlarından bir tanesi barınma sorunu. Bugün yüksek konut fiyatları nedeniyle devlet memurlarının konut sahibi olması mümkün değil. Mutlaka devletimizin sosyal konut projesini destekliyoruz. Takdir ediyoruz. Memurlar da sosyal konut projesine dahil edilmeli. Yoksa devlet memurları barınma sorunuyla karşı karşıya. Diğer yandan sosyal yardımlarımız var. İşte giyecek yardımı, yiyecek yardımı vesaire. Bunların da günün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde mutlaka düzenlenmesi lazım. Memurlarımızdan da istediğimiz şu; 7 dönem, 14 senedir masaya giden bir yetkili sendika var. Ama az önce sorunlarının buzdağını anlattık. Memurlarımızın hiçbir sorunu çözülmemiş. Türkiye Kamu Sen yetkiliyken 2002-2009 arasında ortalama memur maaşıyla 62 gram altın alınırken 15-18 grama düşmüş. Türkiye Kamu-Sen'in yetkili olduğu dönemde ortalama memur maaşıyla 2000 dolar alınırken bugün 1200 dolara düşmüş. Gayrisafi Milli Hasıladan Türkiye Kamu Sen yetkiliyken devlet memurları 1.8 pay alırken bugün 0.8 düşmüş. Diğer yandan merkezi yönetim bütçesinde Türkiye Kamu Sen yetkiliyken yüzde 25 memurlara pay ayrılırken, ödenek ayrılırken bu oran şimdi yüzde 21’e düşmüş. Ne yandan bakarsanız bakın mevcut yetkili sendikanın 7 dönem 14 senedir karnesi devlet memurları maaşında ve emekli maaşında yüzde 60 bir geriye gidişe sebep olmuş. Önümüzdeki ağustos ayı 8. dönem toplu sözleşme memur kardeşlerimize de şunu söylüyoruz. Gelin toplu sözleşme masasında bir değişiklik yapalım. Yetkiye en yakın sendikalar Türkiye Kamu-Sen'e bağlı Sendikalarımız. Büro Hizmet kolunda bizim sendikamız Türk Büro Sen, yetkiye en yakın. Bizi masaya göndersin memur, bu sorunları çözemezsek bizlerden vazgeçsin, o kadar da iddiamız var. Mutlaka memurumuzun toplu sözleşme masasında sorunları müzakere edilmeli, sorunları çözülmeli. Yetkili sendikanın birinci dereceye 3600 ile ilgili attığı bir imza, düzenlediği bir mutabakat var ki memura 3600 verilmesin diye mutabakat yapmışlar. Verilmesin diye imza atmışlar. Memurumuzda bunları unutmamalı. Bunları göz önüne almalı. Diğer yandan Memur sendikacılığını dejenere eden bir anlayış var. Efendim masada memurun hakkını arama, memur maaşlarını yüz 60 geriye götür. Yetki dönemi gelirken çantayı valizi doldur. Efendim termos al bizim sendikaya geç. Çanta al bizim sendikaya geç. Memuru da memur sendikacılığını da dejenere eden bu anlayışı da kabul etmiyoruz. Bunu da reddediyoruz. Memurlarımız sendika tercihini mutlaka özlük ve mali haklarında Türkiye Kamu Sen yetkiliyken ne durumdaymış? Bugün hangi durumda? Bunu ölçerek, bunu kıyas ederek yapmalı. Sendikacılığın asıl amacı emeğin hakkını aramak. Mutlaka emeğin hakkını arayan sendikalara da memurlarımızın destek vermesini rica ediyoruz. Özellikle de istirham ediyoruz.” ifadeleri ile tamamladı.