Yarın saat 14.00’te Külebi için Tokat Zile’de panel düzenlenecek. Zile Lokman Hekim MTAL Konferans Salonu’ndaki “Türk şiirinde Cahit Külebi’nin sesi” isimli panele yazarımız Akademisyen-Yazar Dr. Mehmet Yardımcı, Dr. Merve Yılmaz, Akademisyen-Yazar Sıddık Akbayır ve Şair-Yazar Adnan Özer katılıyor. Programda Külebi’nin hayatı, edebiyata katkıları eserleriyle birlikte ele alınacak.
Akşam saat 19.00’da ise Zile Kalesi’nde “3. Zile Cahit Külebi Şiir Akşamları” var. Yazarımız Mehmet Yardımcı, Adnan Özer, Ahmet Karpınar, Ali Bal, Altan Serim, Ercan İriş, Halit Yıldırım, Muhammed Sinan Kökçü, Mustafa Uçurum, Selami Karabulut, Sıddık Ertaş ve Şifanur Özçelik Şirin, şiirleri sve dinletileriyle geceye katılacak.
Asıl adı Mahmut Cahit Erencan olan usta şair Cahit Külebi, Erzurumlu nüfus memuru Necati Bey ile Feride Hanım'ın üçüncü çocuğu olarak 10 Ocak 1917'deTokat'ın Zile ilçesinde dünyaya geldi. Erzurum ve civarının Ruslar tarafından işgal edilmesi sebebiyle Külebi'nin ailesi, doğumundan kısa bir süre önce sıkıntılı bir yolculuğun ardından Tokat'ın Zile ilçesinin Çeltek Köyü'ne yerleşti. Soyadı yasasıyla birlikte ailesi "Erencan" soyadını alsa da usta şair, şiirlerini yazmaya başladıktan sonra sülalesinin "Gulebi" olan adını "Külebi" olarak kullanmaya başladı ve bu soyadı 1946'da tescil ettirdi.
Külebi, Zile'de Mahalle Mektebi'nde başladığı ilk öğrenimini, Numune-i Terakki ve Dutlupınar İlkokulu'nun ardından Tokat Gazi Ahmet Danişment İlkokulu'nda 1929'da tamamladı. Orta öğrenime yatılı devam eden Külebi, Sivas Erkek Lisesi'nden 1936'da mezun oldu. Başarılı edebiyatçı, lise yıllarında içine kapanarak, kendini kitap okumaya vererek, Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar gibi önemli edebiyatçıların eserlerini takip etti ve şair- yazar Ahmet Kutsi Tecer'in, halk kültürü, musikisi ve şairleriyle ilgili çalışmalarından etkilendi. Şiir, hatıra ve deneme yazıları kaleme alan Külebi'nin ilk şiiri, okuduğu lisede hazırlanan "Toplantı" dergisinde yayımlandı. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü 1936'da birincilikle kazanan Külebi, Fuat Köprülü, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ali Nihat Tarlan'ın da aralarında bulunduğu önemli öğretmenlerden eğitim alarak 1940'ta mezun oldu.
Öğretmen okulunda öğrenim görürken müdür Fuat Köprülü'nün kendisine şiir yazdığı için kızacağını düşündüğünde Külebi mahlasını ilk kez bu yıllarda kullanmaya başlamıştı. Ordinaryüs Prof. Türk dil bilimci ve bilim insanı Reşit Rahmeti Arat'ın teşvik ve yardımıyla 1938'de Almanca öğrenmek için Berlin'e gönderilen Külebi, döndükten sonra aynı okulun tarih bölümünde öğrenim gören Süheyla Tarkan ile nişanlandı ve 1942'de evlendi. İkilinin, Mehmet Ali ve Ahmet adlı iki erkek çocuğu oldu.
Öğrenci olarak geldiği İstanbul'da, ilk şiirlerini henüz 20'li yaşlarının başındayken "Mahmut Cahit" ve "Nazmi Cahit" lakaplarıyla Gençlik dergisinde yayınlayan Külebi'nin eserleri "Varlık", "Sokak", "İnsan", "Türk Dili", "Yaratış" ve "Kültür Dünyası" dergilerinde de okurlarla buluştu.
"Adamın Biri" adını verdiği ilk şiir kitabını 1946'da yayımlanan usta edebiyatçının, 1949'da "Rüzgar", 1954'te de "Yeşeren Otlar" adlı kitabı çıktı. "Yeşeren Otlar" eseriyle 1955'te Türk Dil Kurumu (TDK) Edebiyat Ödülü'nü alan şair, "Yangın" adlı eseriyle ise 1985'te Yeditepe Şiir Armağanı'nı kazandı.
Halkın içinden, Anadolu'dan, Anadolu'nun bir göçmen köyünden çıkıp şairlik mesleğinin en önemli isimleri arasında yer alan Cahit Külebi, "Roman, oyun, öykü… Bunlar bana hep yapay gelmiştir. Roman yazarsam yalan söylerim gibi gelmiştir bana. Oyun daha gerçekçi gibi ama ona da cesaretim olmamış. Oysaki ben şiiri kendimi anlatmak sayıyorum" demişti.
Kendisini en çok Karacaoğlan'a yakın hisseden ve "Karacaoğlan'ın bacanağı" olduğunu söyleyen Cahit Külebi, eserlerinde de aşık edebiyatından beslenerek, serbest şiirler kaleme aldı. Şiirlerinde yalın ve içten anlatımı ön plana çıkaran Külebi'nin "Atatürk Kurtuluş Savaşı"nda adlı eseri, Nevit Kodallı tarafından "Atatürk Oratoryosu" adıyla bestelendi.
Eserlerinde sade bir dil kullanarak ahenk ve ritme önem veren Külebi'nin kitapları İngilizce, Almanca dahil 20 kadar dile tercüme edildi. Şair Külebi'nin ömrünün son yılları, Ankara Çankaya'daki bir apartmanın zemin katındaki dairesinde yakınlarının ölümlerine duyduğu acılarla, üzüntülerle, yalnızlık içinde geçti.
Kalp ve böbrek yetmezliğiyle kronik akciğer rahatsızlığı bulunan Külebi, 28 Mart 1997'de yoğun bakıma alındı ve 20 Haziran 1997'de 80 yaşındayken Ankara'da yaşama veda etti.