Tayyip Erdoğan, Türkiye adına Efes 2022 tatbikatı sırasında iki askeri mesaj verdi. Erdoğan, birinci mesajda "Yunanistan''ı gayriaskeri statüdeki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye, uluslararası anlaşmalara uygun davranmaya davet ediyoruz. Yunanistan''ı tıpkı bir asır önce olduğu gibi pişmanlıkla sonuçlanacak hayallerden ve eylemlerden uzak durması, aklını başına alması konusunda ikaz ediyoruz. Türkiye Ege''de haklarından vazgeçmeyeceği gibi adaların silahlandırılması konusunda uluslararası anlaşmaların tanıdığı yetkileri kullanmaktan geri durmayacak." dedi.

İkici mesaj da Suriye''nin kuzeyine planlanan harekâtla ilgiliydi:

"Ülkemizin sınırları dibinde terör koridorları kurulmasına izin vermeyeceğiz, bunun için güvenlik hattımızın eksik kalan kısımlarını mutlaka tamamlayacağız. Sınırlarımızı 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik hattıyla koruma altına alma kararlılığımızı adım adım hayata geçiriyoruz."

***

Ben yine de uyarımı tekrar edeyim:

"Türkiye iki cephede birden savaşa sürüklenirken içeride milletin direncinin çökertilmesi tesadüf olabilir mi?"

ABD ordusu, üsler kurarak Yunanistan''ı fiilen işgal etmiş durumdadır. Bir Türk-Yunan savaşı çıkarsa Türkiye ABD ordusu ile karşı karşıya gelecektir. Suriye''nin kuzeyinde de PYD/PKK ordusunun başında Amerikan askerleri vardır. İki cephede de asıl güç ABD ordusudur...

Ege''deki Türk ve Yunan adaları dışında kalan 12 ada, önce 1912 yılında Uşi Anlaşması ile daha sonra da 1915''te Londra Paktı ile İtalya''ya verilmişti... İkinci Dünya Savaşı sonunda adalar, 1947''deki Paris Antlaşması ile Yunanistan''a verilirken Türkiye''den ses çıkmamıştı! Lozan''da ise adaların silahsızlandırılması esas alınmıştı... Yunanistan, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile silahsızlandırma şartının geçersiz olduğunu öne sürüyor, Türkiye ise Montrö''nün Ege adaları ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını dolayısıyla adaların silahsız olması gerektiğini savunuyor.

Erdoğan, zaman zaman kendi döneminde Türkiye''nin resmen ilçesi olan adaların bile Lozan Antlaşması ile Yunanistan''a verildiği şeklinde iddialar öne sürmüştür. Oysa bu adalar, Avrupa Birliği''nin baskısıyla 2004 yılında gizli bir anlaşma ile Yunanistan''a verilmiştir! Şimdi de o adalar dahil bütün adaların silahsız olması gerektiğinden bahsediliyor...

***

Suriye''nin kuzeyinde 30 kilometrelik hat konusuna gelince... Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekim 2019''da CNN Türk''te, Türkiye''nin Suriye''nin kuzeydoğusuna askeri müdahalesinde 30 kilometre derinlikten daha öteye geçmeyeceğini söylemişti.

Operasyon, 30 kilometre derinliğinde, 120 kilometre uzunluğunda bir bölgeyi kapsıyordu. Bu da Fırat''ın doğusu denilen PKK hâkimiyetindeki bölgenin küçük bir bölümü demekti. Bölgede genişlik 380 kilometredir, derinlik ise Deyrizor''de 200 kilometreyi geçiyor.

O dönemde Trump, "Tespit ettiğim sınırları (30 kilometreyi) aşarsa, Türkiye ekonomisini yerle bir ederim. Daha önce yaptığım gibi..." diye tehdit ettiğine göre operasyonun sınırlarını kimin belirlediği belliydi!

* * *

Biz o zaman "Fırat''ın doğusunda 30''a 120 kilometrelik yani 3600 kilometrekarelik bir alanı ele geçirerek burayı Suriye Milli Ordusu adını verilen bir yapıya devretmek, ağırlığını daha güneye kaydırmış olan PYD''nin devlet olmasını önlemez." diyorduk. Şimdi de 30 kilometre derinlikte harekât yapmak, ABD''nin kurduğu terör koridoruna ciddi bir zarar vermez... Kaldı ki iktidar, bu bölgeden boşaltılan Suriyelilerin, ağırlıklı olarak Hatay, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Adana''ya yerleşmesine izin vererek, sorunu Türkiye topraklarına da taşımıştır...

Çukurova bölgesinde Arap dünyası ile Türkiye arasında bir tampon devlet kurmak eski bir ABD projesidir! Amerika, Suriye''nin kuzeyinde Ermeniler için bir devlet kurmayı da önermişti...

Atatürk Nutuk''ta, işgalcilerin Çukurova''da tampon bölge kurulması için çalıştığından bahseder.

Bu itibarla, Türkler, iki cephede de uyanık olmak zorundadır...