Türk ordusuna son balyoz!

Ve beklenen “balyoz” indirildi. Silivri’deki duruşma salonunda önceki gün tarihi bir davanın sonucu açıklandı. Balyoz Planı Davası’nda Türk ordusunun yüksek komutanlarına, 330 askere 5 bin yıl hapis cezası hükmedildi.
“Ergenekon” , “Andıç”, “Kafes” ve sonunda “Fuhuş” iddia ve davalarıyla Türk Ordusuna, dolayısıyla Atatürk’ün Cumhuriyetine “yaralayıcı” darbeler indiriliyordu. Şimdi gerçek “balyoz” indirildi. Ülke dış ve iç tehditler altındayken ordunun en yüksek komutanlarına böyle ağır cezalar verildi ve adi suçlular gibi cezaevine tıkıldılar. Erdoğan-AKP iktidarı ve adamları iftihar edebilirler; düşmanlarımızın yapamadıklarını yaptılar. Türk Ordusunu “dize getirdik” derken, ordunun komutanlarının sırtını yere getirdiler. Bu, aslında bir intihardır. Ama göreceksiniz asıl AKP’nin intiharıdır! Bir “sonun” başlangıcıdır. “Sözün bittiği yer” değil, sözün başlandığı yerdir.

***

1560 maddi hata ve 23 teknik bilirkişi raporuna rağmen verilen hüküm çok tartışılacaktır..
Kırk yıllık Avukat Celal Ülgen, meslek hayatımda bu kadar absürt, bu kadar haksız bir karar görmedim, diyordu mahkeme kapısında...
Mahkeme kararını ayaküstü yorumlayan Erdoğan’ın söz ve yüz ifadesinden onun da belki yutacağından ve yutturabileceğinden büyük bir lokmayı çiğnediğini biraz anladığı anlaşılıyordu. Bundan sonra ülkede önemli bir şeyler olacağını tahmin etmiş gibi idi. Şu sırada ABD gezisini iptal etti. Gitseydi Amerikalı dostları da ona çok kaygan bir zeminde olduğunu nazikane söylerlerdi!
Ama “lokma” ortada: Türk milleti aptal değilse bu “lokmayı” yutmayacak ve muhakkak uyanacak çıldıracaktır!..
“Balyoz” iddialarının mesnedini ve hukuki yönlerini burada tartışacak değilim.. Dava, besbelli Erdoğan’ın ordudan, devrimlerin -mesela 28 Şubat’ın- öcünü almak ve Arınç’ın, “orduyu” yerine oturtmak, hınç almak planlarının bir parçası! 
İlginç ayrıntılar, sorular var: İlk başta Balyoz darbe planları neden 7 yıl sonra malum TARAF ajanı Mehmet Baransu’ya verildi? O da herhalde askeri mekanda bavulla aldıklarını açıkça Beşiktaş Adliyesi’ne savcıya götürdü. Neden bu ajan hakkında gerektiği gibi -içerikleri ne olursa olsun gizli askeri evrakı çalmak suçuyla- casusluktan soruşturma ve de yargılama yapılmadı?
Aslında Balyoz davasında belli ki önce karar verilmiş, yargılama da sonra yapılmış! Dünya hukuk literatürüne geçecek bir “hükmü Karakuşi” den öte tartışmasız bir “hukuk katliamı” . Düzmece CD’ler ve tutulmuş tanıklar bahane!..
Bu hükümlerin daha yargılama başlamadan verildiğini Erdoğan kendisi önceden ima etmiş; “Balyoz Davası’nda her şey kamuoyunun bildiği ile sınırlı değil, durum çok daha vahim” demişti! Acaba kamuoyunun, savcı ve yargıçların bilmediği, neler biliyordu?

***

Bu “katliamın” Yargıtay’dan döneceği konusunda beklentiye giren varsa akıllarına şaşarım.
Bu kararın olduğu gibi olmasa da Bülent Arınç’ın arkadaşının emir komuta anlayışı ile başkan seçtirildiği Yargıtay tarafından da onanacağı muhakkak. Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi İktidarın emri altındaki Özel Yetkili Mahkemeler’den “adalet beklemek” abes. Bu karar bu hüküm Türk adaletini yaralayan bir içtihat -emsal- olacak.. Ve açıkçası “Ergenekon” Davası’ndan da benzer sonuç çıkacağı muhakkak gibi! Delilsiz olarak ya da sahte delillerle önce karar verilip sonra “yargılama” yapılan bu davalardaki temel açmaz şudur. Siyasi bir kararla insanların onca yıl tutuklu kaldıktan sonra karar aşamasında beraat etmesi, doğal olarak “madem suçsuzlardı neden 5-6 yıldır cezaevine tıkıldılar” haklı sorusunu akla getirecektir. Ama kim dinler. Kim öle kim kala! Bu aşikar haksızlıkların -sadece sanıkların- değil yakınlarının çektikleri vebali “Mahkemei kübraya” kaldı. Merak ediyorum Sayın Başbakanımız Silivri’deki feryatları duydu mu? Duyduysa, benim gibi içi parçalanmadı mı. Ya ordunun sözde Başkomutanı Cumhurun, hepimizin başı Abdullah Gül?
Şu sıra çok merak ediyorum bu karar karşısında, TSK’nın geride kalan yüksek komuta kademesini ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, ne düşünürler ne hissederler? Özel, “Müdahale etmek yetkimiz yok” demiş. Doğru; resmen ve kurumsal olarak yetkisi yok ama kişisel vicdanınız da mı yok? Vuruşmada teslim olmak, ordusunu teslim etmek. Her askere, komutana kolay nasip olmaz!

***

Bu “Hukuk katliamının” bir başka cephesi de “Medya” !.. Hep “Adalet-Hukuk, İnsan Hakları” diye diye, yırtınanların sonraki mutlulukları yüzlerinden okunuyor, kalemlerinden damlıyor!
Hele D Kanalı’nın haber sunucusu(!)Birand, bu haberi verirken keyiften dört köşe idi. Bu zat hem de şu sırada “TSK prestij kaybediyor” diye yazmış. Evet sayelerinde yıllardır “Emretme Komutanım” kitabını yazalı beri gayretleriyle.
Evet maalesef halkın, ordusuna güveni azaldı. Asıl düşmanlar bayram ediyor..
Ne diyelim; sözün bittiği bu yerde, son gülen iyi güler!

Yazarın Diğer Yazıları