"Türkçülüğe de karşıyım" diyen Başbakan

Sayın okurlarım, TBMM’de 2011 yılı bütçesinin kapanış görüşmelerinde konuşan Başbakan R. Tayyip Erdoğan, BDP’nin “İki dili hayat” talebine cevap verirken sertleşmiş ve “Kürt sorununu savunuyorum; fakat Kürtçülüğe de, Türkçülüğe de karşıyım” demiştir.
Bir saat süreli konuşmasında, bizleri alakadar eden ve çok üzen husus, Türkçülüğe de karşıyım ifadesidir.
Yetmiş milyonluk nüfusa sahip ve seksen sekiz yaşına basmış Türk Dünyası’nın Kutup Yıldızı Cumhuriyetimizin Başbakanı’nın, Türkçülüğe karşı olması, beklenmeyen kötü bir sosyal olaydır.
1940’lı yıllarda Başbakan’ımız olan Şükrü Saraçoğlu, 6 Ağustos 1942’de TBMM kürsüsünden “Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir” demiştir.
1925’li yıllarda da Cumhurbaşkanımız Atatürk, Mersin Türk Ocakları’nın açılış töreninde, “Biz Türk milliyetçisiyiz. Şunu bilmeliyiz ki, milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar. Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça o millete hakim olma ihtimali yoktur” demiştir.
Sayın okurlarım, Başbakan’ımıza yakıştıramadığımız sözcüğün Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül tarafından da değişik konularda kullanıldığını bilenlerdeniz. Onun seyir defteri, Tayyip Erdoğan’n seyir defterinden daha zengindir. İşte o seyir defterinden aklımızda kalanlar; (Ne mutlu Türküm diyene lafını, tutup her yere yaza yaza Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür), (Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik ve laiklik bu millete zorlatma şeklinde dayatılmış), (Bugün Türkiye’de bir sistem bunalımı var. Halkına zıt, halkı ile barışık olmayan ona düşman bir sistem bu), (Milliyetçilik maalesef bir nevi ırkçılık şeklinde devam etmiştir), (Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden, en ziyade tahribatı vermiş olan, sistemin ilkelerinin birisi de laiklik ilkesidir.)
Abdullah Gül, 8 Haziran 1995’te Meclis kürsüsündeki konuşmasında ise şunu söylemiştir; “Hepinize soruyorum; hangi demokratik ülkenin, hangi Avrupa ülkesinin anayasasının başlangıcında bu tip ilkel maddeler vardır; soruyorum. Bu ancak, Baas anlayışıdır.”
Sayın okurlarım, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Başbakanımız R. Tayyip Erdoğan’ın resmi temaslarda bulunmak üzere Arap Dünyasına gittiklerini öğrendik. Hayırlar olsun.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salek’in davetlisi olarak Yemen’e gitti ve Cumhuriyet Sarayında resmi törenle karşılandı. Hayırlar olsun.
Başbakan R. Tayyip Erdoğan da, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’la Kuveyt’e gitti ve Başbakan tarafından karşılandı. R. Tayyip Erdoğan’a ayrıca 358 iş adamımız da eşlik etti. Kafilemize gösterilen misafirperverliğe teşekkür edildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Yemenli mevkidaşı ile Cumhuriyet Sarayında bir araya gelerek, iki ülke arası işbirliği anlaşması imza törenine katıldı. Hayırlar olsun.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları