​​​​​​​Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatmak "milli" görevimiz!

Neredeyse, bütün dünya devletleri tarafından, uluslararası kurallara uymayan bir şekilde haksız yere "suçlanmak" istenen Türk Milleti, bugün Cumhuriyet'in 96. yıl dönümünü kutlarken, "burukluk" da duyuyor.

Aslında, bütün sıkıntılara, bütün kargaşalara ve bütün facialara rağmen, yıllar geçtikçe, Cumhuriyet'e daha da alışılıyor.

Ne var ki, Cumhuriyet'in çeşitli tehditler altında olduğu da gözlerden kaçmıyor.

Cumhuriyet'i ilelebet payidar kılmak istiyorsak, düşmanlarımıza karşı "kalkan" olmanın tam zamanı yaşanıyor.

Özellikle, ABD, Fransa ve benzeri devletler tarafından başımıza bela edilmek istenen bölücü terör örgütlerine, tanınmak istenen avantajlar, peşkeş çekilmek istenen topraklarla "Cumhuriyetimize" gölge düşürmeye yelteniliyor.

Oysa, duyulan teessür, heyecan ve misilleme çabası, gösterilen karşı mücadele, Cumhuriyet'in değerini ve gücünü daha da artırıyor.

Bölünme yerine, dimdik ayakta durma ve Cumhuriyet'in ilelebet payidar kalma önemi milletçe benimseniyor.

"Şehitler ölmez, vatan bölünmez" çığlıkları Cumhuriyet'in âdeta söylevlerinden biri haline geliyor.

Gerçekten de, Cumhuriyet, hepimizin üzerinde titreyeceği ve anlaşmak mecburiyetinde olduğu "ortak değer"imiz oluyor.

Bu realite karşısında, hiçbir inkâra, hiçbir telaşa, hele ayrımcılığa, dışlamaya gerek olmadığı biliniyor.

Cumhuriyet'in milletimize tanıdığı özgürlüğü, sağladığı imkânları görmezlikten gelmenin, ilkelerini aşındırmaya kalkışmanın vebali, belleklerden asla çıkmayacak bir durum arz ediyor.

Her şeyden önce, Cumhuriyet'in hepimizin ortak değeri olduğu meydana çıkıyor.

Gerçi Cumhuriyet'i şahsileştirenler, tekellerine almak isteyenler de görülüyor.

Cumhuriyet'i milletten arındırmak, Cumhuriyet'e yapılacak en büyük ihanet değil mi?

Öncelikle, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nun onurlu bir devamı olduğunu daima hatırlamamız, hatta ısrarla hatırlatmamız da bizlere düşüyor.

Çağdaş ulus devlet olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin hangi temel ilkeler üzerinde ve hangi süreçlerden geçerek kurulduğunu derinlemesine anlamak isteyen her vatandaşın, Gazi Mustafa Kemal'in "Nutku"nu okuması icap ediyor.

Zira, Türkiye Cumhuriyeti'nin ne denli zorlu gelişmelerden, mücadelelerden, günlerden ve dönemlerden sonra kurulduğu, "Nutuk"ta bütün ayrıntılarıyla yer alıyor.

4 yıl sonra, yani 2023'te, bütün gelişmeleri ve muhtemelen 90 milyona yaklaşacak nüfusuyla yeni bir asıra adım atacak olan Türkiye Cumhuriyeti'nin büyüklüğü tartışılmayacak ve hiçbir zaman sınanmayacak kadar değer taşıyor.

28 Ekim'i 29 Ekim'e bağlayan gecede dünyaya gelen ve 75 yaşına basan bir gazeteci olmak, Cumhuriyet'e "nice yıllara" demenin heyecanını duymak, herhalde insana bambaşka bir haz, bir coşku veriyor.

"Yaşasın Türk Milleti, Yaşasın Cumhuriyet"

 

 

Yazarın Diğer Yazıları