Türkiye gelişti (mi?)

Uzun zamandır dikkatimi çeken bir konuya, geçtiğimiz hafta yapılan yeni eğitim yılının açılış töreni ve tören sırasında yapılan konuşmalardan sonra, artık değinmeden edemedim...

Nedir dikkatimi çeken bu konu? Türkiye'nin gelişmişliği ispat edilmeye çalışılırken ileri sürülen argümanların yanlışlığı. Söylemek istediğim bilgilerin yanlışlığından ziyade, yanlış değerlendirme ve yanlış çıkarım yapılıyor oluşu...

Öncelikle belirtmek gerekir ki, "kıyaslama" çağdaşlar, akranlar, benzer koşullara sahip olgular üzerinden yapılır. Bunun yanı sıra çevresel koşullar, bulunulan devir de önemlidir kıyaslama yaparken.

Mesela, "50 yıl önce sınıflar 70 kişilikti, şimdi 30 kişilik", "50 yıl önce bilgiye ulaşmak zordu, şimdi kolay", "50 yıl önce şu yoktu bu yoktu, şimdi var" gibi kıyaslamalarla Türkiye'nin geliştiği çıkarımı yapılabilir mi?

Elbette ki hayır...

50 yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'sini kıyaslamak, Osmanlı'da böyle idi şimdi böyle demek bizi ancak kandıracak veriler ortaya koyar.

Şu an "Türkiye ne durumda, acaba gelişti mi?" diye merak ediyorsak, çağdaşlarımıza bakmamız gerekir. "Çağdaşlarımız nerede, biz neredeyiz?" diye sormak ve bu sorunun cevabına göre çıkarım yapmak gerekir.

Bunun için de, iki ana kategori üzerinden Türkiye'nin dünya sıralamalarındaki konumuna bakmak yeterli aslında.

Şöyle ki...

İlk kategori olarak; ekonomik gelişimimize bir bakalım...

Türkiye yıllardır GSYH üzerinden yapılan dünya sıralamalarında 16-21 sıra bandında gidip geliyor. Bu sayıların dışına ne uzadı ne de kısaldı. Biz "hızla büyüdük" veya "yavaşça büyüdük" falan ama Türkiye'nin dünya ekonomileri arasındaki sıralaması öyle büyük bir değişiklik hiçbir zaman göstermedi.

Şöyle izah edeyim IMF kaynağını ve satın alma gücü paritesine göre hesaplanmış GSYH göstergesini temel aldığımızda 1984'te 16'ncı sıradaydık; 1987 ve 1988'de en büyük başarıyı göstererek 14'üncü sırada yer aldık...

Son yıllarda ise, 17'nci sıraya adeta demir attık. Yani yıllar geçti ama biz yine aynı yerimizdeyiz.

Gelelim eğitime...

Türk eğitim sistemi kalitesi, World Economic Forum'un "Eğitim Kalitesi 2018" raporunun verilerine göre dünyada 99'uncu sırada. 137 ülkenin yer aldığı bu sıralamada, yalnızca 38 ülkenin önüne geçebildik.

Hâlâ "eğitimde çok iyi seviyelere ulaştık" diyenler, acaba geçtiğimiz sene bulunduğumuz 101'inci sıradan 2 basamak yukarı çıkmamızı mı başarı addediyorlar? Zira halen Mozambik, Nikaragua, Tanzanya, Etiyopya ve Kamboçya'nın bulunduğu yüzdelik dilimden kurtulamadık da...

Eğitimin ülke kalkınmasıyla doğrudan bir ilişkisi vardır. Eğitimde kalkınmadan ne ekonomide ne de başka bir kıstasta kalkınmamız mümkün değildir. Bu açıdan eğitim, gelişmişliğin en büyük göstergesidir.

Word Economic Forum'un listesinde İsviçre, Singapur, Finlandiya ve Hollanda başı çekiyor. Dünya tarihi açısından çok kısa süre önce bataklık olan Finlandiya'nın nasıl iktisadi ve kültürel kalkınma örneği gösterip gelişmişlik listelerinde nasıl üst sıralarda yer almayı başardığı araştırılıp, neden Türkiye için de eğitimde kalkınma çözümü üretilmiyor?

Avrupa, dünyanın gidişatına göre eğitim sistemini inşa ederken biz geri kaldık. Bu konuda halen hiçbir çaba harcamıyoruz çünkü sorunu tam olarak tespit edebilmiş değiliz. Ancak 50 yıl öncesi ile yapılan kıyaslamalarla kendimizi kandırmaya devam ediyoruz.

Eğitim ve ekonomi gelişmişliğin ana kıstasları olarak kabul edildiğinden bunları temel aldım. Türkiye'nin yer aldığı özgürlükler, demokrasi, yargı bağımsızlığı gibi sıralamalara bakarsak daha vahim vaziyetler ortaya çıkacaktır. Bu geri kalmışlıktan kurtulup bir an önce çağdaşlarımızın gelişmişlik seviyelerine ulaşabilmemiz için, devletin planlamayla ilgili kurumlarının evvela ülke ihtiyaçları hususunda kapsamlı çözüm planlamaları yapması gerekiyor...

***

GÜNÜN SÖZÜ:

Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder. ATATÜRK

Yazarın Diğer Yazıları