Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Türkiye olmasa Kıbrıs, Gazze'ye döner!

Terörist İsrail''in önce Mescid-i Aksa sonra da Gazze''ye yönelik insanlık dışı saldırıları sürmektedir. İsrail''deki Netanyahu Hükümeti''nin devlet terörü, masum sivillerin oluk gibi kanını akıtırken birçok sözde çağdaş ülkenin İsrail''in bu vahşetini sadece izlemesi, hatta destek vermesi insanlığın içine düştüğü vahameti göstermektedir. Emperyalist Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, İsrail terörüne destek vermektedir. Birleşmiş Milletler İsrail''in terörist operasyonlarına, döktüğü kana, aldığı canlara ses çıkarmayarak insanlık adına bir kez daha sınıfta kalmıştır.
İsrail Ordusu havadan ve karadan Gazze''ye bomba yağdırırken, Filistin güçleri de ellerindeki kısıtlı imkanlarla gereken cevabı vermekte, direnmektedir. İsrail''in orantısız güç kullanarak, 10 Mayıs''tan beri sürdürdüğü saldırılarda, yazımı yazdığım dün sabaha kadar, 63''ü çocuk, 36''sı kadın olmak üzere toplam 217 kişi şehit düştü. 1200 kişi yaralandı. 58 binin üzerinde insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. İsrail''in gözaltına aldığı Filistinli sayısı da 2 bine ulaştı. İsrail''in katliamlarına hemen son verilmeli ve işgal altındaki kutsal topraklar kurtarılmalıdır. İsrail Başbakanı katil Netanyahu döktüğü kanlar nedeniyle muhakkak yargılanmalıdır.
İsrail''in Filistin''de döktüğü kanlar, katliam ve insanlık dışı operasyonlar Kıbrıs''ta Anavatan Türkiye''nin garantörlüğünün önemini ve devam etmesinin şart olduğunu birkez daha ortaya koymuştur. Kıbrıs Türk halkı, özellikle Rumlarla ortak devlet kurmak için yanıp tutuşan Rum sevici federasyoncular, Filistin''deki terör olaylarından, katliamlardan gereken dersi çıkarmalıdırlar. Filistin''de yaşananlar, 1963-74 arasında Kıbrıs''ta da yaşanmış, Makarios''un destek verdiği EOKA terör örgütü sivil Türkleri hunharca öldürerek, soykırım çukurlarına gömmüştü. Buna rağmen içimizdeki federasyoncular bu çağda katliamların olamayacağını ve Türkiye''nin garantörlüğüne de gerek kalmadığını iddia edecek kadar gerçeklerden uzak hayal dünyasında yaşamayı sürdürmektedir. Kıbrıs Türk halkının çoğunluğu devletine, egemenliğine ve Anavatan Türkiye''nin adadaki varlığına önem vermekte ve 18 Ekim 2020''de iradesini ortaya koyarak, ebedi liderimiz merhum Denktaş gibi, Devletim, Egemenliğim, Anavatanım diyen Ersin Tatar''ı cumhurbaşkanlığı görevine getirmiştir. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, İsrail''in Gazze''ye yönelik saldırılarına ilişkin, "Dünya şunu bilmelidir ki Türkiye''nin garantörlüğü kaldırılmayacak, Türk askerî Kıbrıs''tan çekilmeyecek ve KKTC Gazze olmayacaktır." ifadelerini kullanmış, "Bayram dinlemeden son sürat devam eden saldırılarda çocuklar, kadınlar ve siviller katledilirken, BM Güvenlik Konseyi ve diğer uluslararası güçler, 1964-74 döneminde Rumların Kıbrıs Türk halkına yönelik saldırılarına seyirci kaldıkları gibi Gazze''ye yönelik İsrail saldırılarına karşı da seyirci kalıyor. İsrail''in uyguladığı devlet terörüne, vahşete ve katliamlara seyirci kalanlar, İsrail''in işlemekte olduğu insanlık suçuna ortak oluyor." diye tepki koymuştur.
Rum-Yunan ikilisi ile BM ve AB''nin "Türkiye''nin garantörlüğü kaldırılsın, Türk askeri Kıbrıs''tan uzaklaştırılsın, Kıbrıs''ta güvenliği AB sağlasın" taleplerinin nedeni de şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. diye uyarılarda bulunmuştur. Son yıllarda İsrail ile yakın ilişki içerisinde olan, ortak savunma ve askerî iş birliği anlaşması imzalayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi(GKRY)beklendiği gibi Filistin''deki İsrail vahşetini desteklemektedir. GKRY''nin İsrail gibi bir terör devleti olduğu da hiçbir zaman unutulmamalıdır.
 
Denktaş''ın Arafat anısı
 
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı, ebedi liderimiz merhum Rauf Denktaş, Devletimizin bekasının, Anavatan Türkiye''nin garantörlüğünün ve adadaki varlığının ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken Arafat ile bir anısını şöyle anlatmıştı: "Sayın Arafat bir İslam Konferansı toplantısında yıllar önce bana aynen şunları söylemişti: ''Denktaş Bey, sen beni BM''de söz hakkı verildi diye kıskanıyorsun. Fakat, bir şeyi unutuyorsun. Benim gömülecek bir toprağım dahi yok. Ancak senin Türkiye''n var, devletin var. Benim bir Türkiye''m olsaydı, şimdiye kadar bu çektiklerimi çekmezdim.'' Arafat, bu sözü söylediği zaman, Cezayir''de sürgündeydi. Şimdi biz Kıbrıs''ta devletimizden, egemenliğimizden vazgeçersek o zaman, bizim de gömülecek toprağımız olmayacak. En başta Dr.Küçük''ün gömüldüğü tepe Rum malıdır; şehitlikler, Rumların tarlaları üstündedir. Çıkarın bunları diye başlayacaklardır. Onun için Arafat''ın bu sözünü hiç unutmam."

Yazarın Diğer Yazıları