Türkiye sömürge ülkesi gibi soyuluyor!

"Ruanda'da aslında Tutsi ve Hutu diye kabileler yoktu! Peki nasıl oldu da Ruanda halkı bu adlarla bölündü ve 100 gün içinde 1 milyon kişi öldürüldü?

Bu, Batılı büyük güçlerin Ruanda'nın zenginliklerine sahip olmak üzere yaptığı planın bir parçasıydı. Bu kabileler uydurulmuştu. Yediden az keçisi olana Hutu, yediden fazla keçisi olana Tutsi dediler...

Alman egemenliği altındaki Ruanda, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Belçika mandasına verilmişti. Belçikalılar sömürgeleştirmeyi kurumsallaştırmak için Tutsileri kullandı ve hep onları destekledi. Azınlıkta olan Tutsilerin daha iyi hayat şartlarına kavuşması sağlandı. Hutular ise eğitim ve sosyal haklardan mahrum bırakıldı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Hutu Özgürlük Hareketi iktidara geldi. Hutu taraftarları, daha önce Tutsilerin yaptığı katliamların öcünü almaya çalıştı. Fransa, katliamlar sırasında Hutuların aşırı olan grubunu destekledi. İşte bu aşırı grup, 1994'te 100 gün içinde bir milyon Tutsi ve ılımlı Hutu'yu öldürdü.

Bugün 22 Afrika ülkesinin resmi dili Fransızca'dır. Cezayir, Fas ve Tunus ise resmi dil olmadığı halde idari işlemlerde Fransızca kullanıyor. Fransa, eski sömürgesi olan on dört Afrika ülkesinden koloni vergisi alıyor ve bu ülkelerin yıllık gelirlerinin yüzde 85'i Fransa Merkez Bankası'nda tutuluyor. Birçok Afrika ülkesinde Fransa'nın askeri üsleri var.

ABD, Kanada ile arasındaki sınırı tamamen kaldırarak birleşmeye çalışıyor. Avrupa Birliği'nde sınırlar kaldırıldı ve üye ülkelerin birleştirilmesi hedefleniyor. Buna karşılık büyük güçler, sömürecekleri ülkeleri parçalamaya çalışıyor."

***

Yukarıdaki bölümü, İsrafil Çelik'in "Derin Kuşatma" adlı kitabından özetledim. On dört Afrika ülkesinin yıllık gelirlerinin yüzde 85'inin Fransa Merkez Bankası'nda toplanması dikkatinizi çekmiştir. Türkiye açısından ilginç olan şudur. Türkiye sömürge olmadığı halde, Mehmet Şimşek Maliye Bakanı iken Türkiye'nin 490 ton olan altın rezervinin 450 tonunun, İngiltere Merkez Bankası Bank Of England'da emanette olduğunu açıklamıştı.

Merkez Bankası eski başkanlarından Yaman Törüner de 2007 yılı Haziran ayında Milliyet'teki köşesinde "Yabancılar bizden aldıkları 112 milyar doların, 80 milyar dolarını Hazinemize ve borsamıza sıcak para olarak yatırır; bizim paramızla havadan yüzde 22 faiz alırlar. Bu hükümet geldikten beri bu yolla, (2007 yılına kadar) sıcak paraya yaklaşık 90 milyar dolar faiz ödedik. İşte bu faizlerle, yani hiç para koymadan yabancılar bankalarımızı ve diğer önemli kuruluşlarımızı satın aldılar. Almaya da devam edecekler. Bu sebeple, ülkemize rekor derecede yabancı yatırımcı geldi." diye yazmıştı.

***

Sonradan altınların büyük kısmı Türkiye'ye geri getirildi.  2016 yılında, Merkez Bankası, Rıza Zarraf davası dolayısıyla Halk Bankası'na milyarlarca Dolar ceza kesilmesi tehdidi üzerine, ilk adım olarak ABD Merkez Bankası'nda duran 28.7 ton altın rezervini, başka merkezlere taşıdı. Ardından Britanya Merkez Bankası'nda tutulan 279 ton altın geri getirildi. ABD tahvilleri de azaltıldı. Kasım 2017'de 61 milyar dolar olan tahvil mevcutları, Ocak 2019'da 3.2 milyar dolara çekildi. Türkiye'ye getirilen altın miktarı toplam 324 tona ulaştı. MB'nin daha önce yüzde 17'si Türkiye'de bulunan altın rezervlerinin yüzde 80.2'si yurt içine taşındı.

Peki, Türkiye'den alınan 112 milyar dolar ne oldu? O konuda bir açıklama yok! Türkiye, kendi parasının kendisine borç olarak verilmesi gibi bir aptallığa nasıl boyun eğdi? Böyle bir dönme dolap içinde Türkiye'nin ekonomik sıkıntıdan kurtulması mümkün müdür?

 

Yazarın Diğer Yazıları