Türkiye vites mi büyüttü, yoksa geri vitese mi aldı?

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, TRT Haber'de NATO zirvesi sonuç bildirisini yorumladı ve "Soyut bir teröre karşı mücadele kavramı ortaya çıkmış görünüyor. Bu teorik olarak iyi bir şeydir ama pratikte bunun nasıl uygulanacağını da önümüzdeki süreçte göreceğiz." dedi.

Numan Kurtulmuş, küresel terörün ve bütün terör örgütlerinin, NATO'da yeni bir tehdit algısı şeklinde oluşturulması için Türkiye'nin çaba harcadığını anlattı ve PYD/YPG'yi silahlandıran ve destek verenlerin bir anda Türkiye'nin bu tepkisi karşısında "Tamam vazgeçtik, artık öyle bir şey yapmıyoruz." demeyeceklerini bildiklerini ifade etti.

Kurtulmuş, Türkiye'nin, NATO'nun Baltık ülkelerini Rusya'ya karşı koruma planına karşı çıkışından vazgeçmesini de şöyle izah etmeye çalıştı:

"Türkiye başta çekince ifade etti, sonra herhalde yapılan müzakereler sonucu şunu ortaya koydu Sayın Cumhurbaşkanımız, bu konudaki kararlılığımızdan vazgeçmiyoruz; siz de hazır bu metinde terör örgütlerine karşı ortak bir duruştan bahsediyorsunuz, şimdi önümüzde kurullar ve komisyonların bu Baltık Anlaşması ile ilgili çalışma süreci olacak. Eğer bu süre içinde bize herhangi bir şekilde terör saldırıları olursa ABD ve Rusya'nın 'buralardan terör örgütleri çekilecektir' dediği bölgelerden bize saldırı gelirse biz de o zaman çektiğimiz bu çekincelerimizi yeniden göz önünde bulundururuz."

***

Bu sözlerden anlaşılan nedir? Türkiye'nin talepleri, komisyona havale edilmiştir! Türkiye, NATO'yu, ABD, İngiltere ve Fransa'yı terör örgütlerine destek vermekten vazgeçmeye ikna edememiştir! Türkiye, PYD/YPG'yi terör örgütü listesine aldırmak istemiş, adamlar, "Biz onları terör örgütü olarak görmüyoruz" demiştir! Üstelik Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD Başkanı Trump'ın yanında gazetecilere yaptığı açıklamada, "Türkiye'ye baktığım zaman şunu görüyorum: Şimdi bizimle beraber çalışanlara karşı savaşıyorlar. Aynı zamanda bazen de IŞİD'le bağlantılı gruplarla beraber çalışıyorlar" diyerek Türkiye'yi terörü desteklemekle suçlamıştır!

***

Kurtulmuş, konuşmasının sonunda ise "Cumhurbaşkanımız Amerika'da, arkasından önce Birleşmiş Milletler, sonra Sayın Trump'la görüşme, şimdi NATO zirvesi, Barış Pınarı Operasyonu; muazzam bir performansla Türkiye'nin uluslararası alanda gücünü tahkim edecek çalışmalar yapıyor ve açıkçası dünyadaki egemen güçlere karşı meydan okuyor. Bu, Türkiye siyasetinin de AK Parti siyasetinin de yeni bir evreye çıktığını gösteriyor. Yani Cumhurbaşkanımız, vitesi büyütmüştür. Her bir siyasi aktörün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sırtına yük olmak değil tam tersine onun yükünü alacak, onun bu mücadelede elini rahatlatacak, önünü açacak bir performans, bilgi, beceri ve motivasyonla çalışması lazım." demesin mi?

"Siyasi aktörler" sözü hiç hoş değil ama gerçeği yansıtıyor! Çünkü bu sözler, Kurtulmuş'un üstlendiği rol gereği söylenmiştir… Dış politikada elbette bütün siyasi partilerin, Cumhurbaşkanı'nın arkasında olması beklenir. Yeter ki milli politika takip etsin! Peki Suriye politikasının neresi milli? Halen ABD projesi uygulanıyor! İşte PYD/YPG'ye artık dokunulamıyor bile! Bu mu egemen güçlere meydan okumak? Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, "Türkiye bize Suriye'de yeni operasyon başlatmama sözü verdi" demedi mi? ABD'ye de aynı sözün verildiği anlaşılıyor. Bu nasıl meydan okumaktır?

Nitekim İYİ Parti Milletvekili Aytun Çıray da, "NATO Zirvesi, AKP'nin büyük fiyaskolarından biri olarak tarihe geçecek" dedi.

Peki, bu fiyaskoya rağmen Kurtulmuş'un "Erdoğan egemen güçlere meydan okuyor" diyebilmesi kayıtlara nasıl geçecek?

Bu yapılanlar Türkiye adına vites büyütmek midir, yoksa geri vitese almak mıdır?

 

Yazarın Diğer Yazıları