Türkiye’deki tutuklu gazeteciler için nereden heyet gelmeli?

Suriye’de, 90 gün tutuklu kalan Türk gazeteci Cüneyt Ünal, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad tarafından, CHP Hatay milletvekilleri Hasan Akgöl, Mevlüt Dudu, Refik Eryılmaz ve Ankara Milletvekili Levent Gök’ün de yer aldığı 9 kişilik heyete teslim edildi.
CHP Hatay Milletvekili Hasan Akgöl, Esad’ın, “Ben bu gazeteciyi halka teslim ediyorum. Türk halkı adına CHP milletvekillerine teslim ediyorum. Bizim Türk halkıyla bir problemimiz yok. Ben Türk halkını seviyorum. Türk milletiyle bir sıkıntımız yok” dediğini ifade etti. 
İnsanın aklına Türkiye’deki tutuklu gazeteciler için de bir heyet kurulması fikri geliyor.
Gerçi, bazı uluslararası örgütlerin temsilcileri gelip gidiyor ama yeterli olmuyor..
Türkiye’de yargı bağımsızlığı olduğu iddiasında kimse bulunamaz. Bu itibarla, bir yabancı heyet gelse, Tayyip Erdoğan, tutuklu gazetecileri serbest bıraktırır mı? Öyle ya bir ara,  “Yargıya da gerekenleri söyledik” diyordu..
Mustafa Balbay için, Tuncay Özkan için, Soner Yalçın için, Deniz Yıldırım için, Turhan Özlü için nasıl bir heyet kurulmalı?
Diyelim ki “TSK’yı tasfiye operasyonu” nun düğmesine basan ülkenin başkanı olan Obama bir heyet kurup Tayyip Erdoğan’a gönderse olur mu? Yoksa bir telefon etmesi yeterli midir?
Veya Putin, devamlı ertelediği Ankara ziyaretini yapsa ve  “Tutuklu gazetecileri ve sahte delillerle yargılanan askerleri, aydınları, serbest bırakın” dese olumlu sonuç alır mı?
Mısır’daki Müslüman Kardeşler iktidarının Cumhurbaşkanı Mursi, böyle bir heyet gönderse nasıl olur?
Artık kimsenin hukuktan bir beklentisi yok. Çünkü; bu yargılamaların hukuki değil siyasi olduğunu ve insanların uydurma delillerle tutuklandığını bilmeyen kalmadı..

 

***

 

Nitekim zekât paralarını metresleriyle yiyen çeteyi soruşturdukları için görevden alınan ve haklarında dava açılan, sonra da beraat eden üç savcıdan biri olan Abdulvahap Yaren, arkadaşımız Fatih Erboz’a, yargıyı bir gücün kontrol altına aldığını söylüyor: Yaren, aynen şöyle diyor:
“Bu güce hırsızların imparatoru diyorum. Bu imparator, hem altında yer alan figüranlarını koruyor, hem de kendisine ulaşılmasını engelliyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, hukuki zeminde çalışması gereken tüm kurumları kontrol altında tutuyor. Bu amaçla hem delilleri yok ediyor. Hem soruşturma savcılarını yakından takip ediyor. Bu takibe rağmen soruşturmada istediği gibi bir sonuca ulaşamadığı takdirde savcıları soruşturmadan aldırıyor. Hem de zekât hırsızlarını masum maskesi ile kamuoyuna pompalıyor”...
Bakınız savcı,  “hırsızlar imparatoru”  dediği gücün kim olduğunu biliyor ama isim veremiyor..
Gerçi bir savcı ancak iddianamesinde isim verir.. Zaten bırakmadılar ki Deniz Feneri olayını çözsünler ve memleketi soyan büyük çetenin ipliğini pazara çıkarsınlar..

 

AKP’de üye
sahtekârlığı!
Bugünlerde başka bir sahtekârlık olayı daha var.. CHP Konya yönetiminden Nuran Yücel’in telefonla verdiği bilgiye göre Konya’da, aralarında CHP yöneticilerinin de bulunduğu 1482 parti üyesi için yargı, bir uyarıda bulundu. Yargı, AKP’ye de kayıtlı bulunan 1482 CHP üyesinin üyeliklerinin düşürülmesini istedi. Oysa adı geçen 1482 CHP üyesinden hiçbiri, AKP’ye geçmemişti. Derken Rize’den bir haber geldi. Rize Merkez İlçe Seçim Kurulu tarafından CHP Rize İl Başkanlığı’na gönderdiği yazıda, partilerine üye görünen 217 kişinin yakın tarihte AKP’ye üye kaydı yaptırdığı belirtilerek, listede yer alan isimlerin, son üyeliğin geçerli olması nedeniyle parti üyeliğinden düşürülmesini istedi.
CHP Kayseri İl Başkanı Sadık Atilada Kayseri’de bine yakın CHP üyesinin gayri ahlaki şekilde AKP’ye üye yapıldığını öne sürerek, bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
Atila  “Kişileri kendi bilgileri dışında AKP’ye üye yapıyorlar”  dedi.
Konuyu, gazetemizi ziyaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk  Koç’a sordum. Olayı doğruladı ve ülke genelinde 10 bin CHP üyesinin bu şekilde AKP üyesi gibi gösterildiğini, konuyla ilgili resmi başvuruları yapacaklarını söyledi..
AKP, seçimlere böyle mi hazırlanıyor?

Yazarın Diğer Yazıları