Türkiye'nin asla Suriye'de kalmak gibi bir derdi yok!

Türkiye'nin asla Suriye'de kalmak gibi bir derdi yok!
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Türkiye'nin güvenli bölge oluşturmak için Suriye'de Fırat Kalkanı operasyonunu başlattığını ifade etti.

Yeniçağ / Hanife Açıkalın

Suriye meselesinin dış politikadaki yansımalarını her yönüyle Yeniçağ'a anlatan Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Türk askerinin Suriye'ye girmesini "bıçak kemiğe dayanmıştı" diyerek yorumladı. Dış politikaya duyguların karıştırılmaması gerektiğini söyleyen Özülker, 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bir sözüyle önümüzdeki süreci özetledi: "Dün dündür, bugün bugündür." Şimdi hatalardan ders alma vaktidir.

Türk askerinin Suriye'ye girmesi dış politikamıza nasıl yansır?

Rusya resmen ve fiilen Esad'ı kolluyor. Esad bir piyondur, o gider başkası gelir. Bugün hava sahası itibariyle ABD ve Rusya burayı kontrol eder hale geldi. Dolayısıyla havadan herhangi bir şekilde bir üçüncü gücün özellikle buraya taarruz etme ihtimali ortadan kaltı. Kara yönünden bakıldığı zaman ise durum şudur: Türkiye ile Rusya tekrar anlaştı. Hava kuvvetlerini Suriye'de fiilen kullanabilecek hale geldi. Diğer taraftan ABD iki konuda Türkiye'ye karşı bir açmazla karşı karşıya kaldı. Biri Fethullah Gülen iade edilip edilmeyecek meselesi. Türkiye'nin haklı itirazlarına cevap veremez noktadalar. Diğeri Rakka ve Musul başta olmak üzere yapılacak operasyonlarda PYD ve YPG'yi kuvvet olarak kullanacak. Türkiye'nin bu konuda da PKK'nın uzantısı olan PYD ve YPG'nin kullanılamayacağı, en azından güvenli saha olarak ilan etmiş olduğu bölgenin dışında kalmaları hususunda itirazları var. Burada da Amerika ile ters düşüyor. Bir yandan stratejik ortak olarak ABD'ye ihtiyaç duyuyor. İran ile Türkiye olmadığı takdirde sorunun Suriye'de çözümlenemeyeceğinin de idraki içinde Türkiye'ye mutlaka yaklaşmak, elinde tutmak ihtiyacı içindedir. Diğer taraftan bu iki konuda da açmazı vardır.

Rusya ile olan yakınlaşma diğer taraftan İran'a olan açılma bunun ötesinde de Fethullah Gülen operasyonunda herhangi bir yere Amerika'nın gidemeyecek oluşu Türkiye'nin elini bir noktada güçlendirdi. Dolayısıyla bir yandan en son Gaziantep'te katliamlar yapıldığı için Türkiye 'Artık bıçak kemiğe dayandı. Ben isteseniz de, söyleseniz de, kabul etmeseniz de operasyona başlıyorum' deyip güvenli bölge oluşturma operasyonunu başlattı. İki şeyi tespit etmek lazım. Türkiye'nin Suriye politikası çok yanlıştı. Bugünlere gelmemizin temelinde de bu yatar diye bizzat Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bile söyledi. Cemil Çiçek de aynısını söyledi. Bugün hükümet her halükârda zamanlama itibariyle de, içerik itibariyle de çok doğru adım attı. Herhangi bir kimseden itiraz gelmeyecek şekilde güvenli bölgeyi oluşturmak için yola çıktı. Dolayısıyla aslında dış politikadaki bütün yanlışları bir kenara bırakırsak ilk defa ciddi biçimde doğru adım atıldığını kabulleniyorum. 

YİNE YALNIZ KALIRIZ

Esad'sız Suriye'de bir çözüm bulunamaz demiştiniz. G20'de de Cumhurbaşkanı, Esad'dan katil diye bahsetti. Hem katil deyip hem de arayı düzeltebilecek miyiz?

Çok basit şekliyle bu düşünceyle devam edersek Suriye'de bir çözüm yoktur. Yine yalnızlığa mahkûm kalırız. Sayın Davutoğlu'nun politikası kapsamında değerli yalnızlığımız vardı. Ne işe yaradı, hep birlikte gördük. Sonuç olarak içine düştüğümüz açmazdan kurtulmak için  hangi noktalara geldiğimizi de gördük. Dış politika hayaller ve duygular üzerine kurulamaz. Dış politika gerçekler bütünüdür. O günün koşullarına uygun olarak nasıl adım atılması gerekiyorsa öyle yapmak lazım.

Petrol krizi 1970'lerde çıktığı zaman Suudi Arabistan her zamanki gibi petrol dolayısıyla ön plana çıktı. İngiliz kraliçesine hakaret etti. Aslında özür dilemesi gereken Suudi Arabistan'dı ama bilinen nedenlerden dolayı geri adım atmadı. İngiliz kraliçesi Suudi Arabistan'a özür dilesin diye veliahtını gönderdi. İngiliz gazetecileri kraliçeye sordu: "Hakaret bize geldi, neden özür diliyoruz?" Kraliçe buna, "Biz reel politik diyoruz" diye cevap verdi. O tarihte İngiltere'nin Suudi Arabistan'dan müthiş bir çıkarı vardı. Dış politika dediğimiz zaman çok sabit katı bir düşünceyle yola çıkarsanız kontrol edemeyeceğiniz düzeyde altında kalırsınız. ABD ve Rusya dahi kontrol dışına taştığı için ıstırap çekiyor. Dış politikada duygulara ve hayallere yer yok.