Türkiye’nin ekonomik kırılganlığı derinleşiyor

Türkiye’nin dış ekonomik ilişkilerinde Nisan 2025 itibarıyla ortaya çıkan veriler, ekonominin yapısal kırılganlıklarını bir kez daha gözler önüne serdi. Aylık bazda açıklanan dış ticaret verilerine göre Türkiye, 7,9 milyar dolarlık cari açıkla rekor seviyede bir dış açık verdi. Bu, sadece mal ve hizmet dengesi açısından değil, döviz yönetimi ve dış finansmana bağımlılık açısından da alarm zillerinin çaldığını gösteriyor.

Verilere göre, Türkiye Nisan ayında 20,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu döviz getirisi olumlu görünse de, aynı ayda yapılan 30,6 milyar dolarlık ithalat ihracat gelirinin çok üzerinde kaldı. Ortaya çıkan 9,9 milyar dolarlık dış ticaret açığı, doğrudan cari açığın ana belirleyicisi oldu. Bu farkın önemli bir kısmı enerji, ara malı ve tüketim malları ithalatından kaynaklanıyor. Özellikle döviz kurunun uzun süre baskılanmasının ardından gelen kur artışı, ithalatın maliyetini artırmasına rağmen talep daralmasını sağlayacak kadar etkili olamamıştır.

Türkiye ekonomisi açısından turizm gelirleri, yurtdışında çalışan vatandaşlardan gelen döviz transferleri ve taşımacılık gibi hizmet kalemleri, döviz açığını hafifletici rol oynar. Ancak Nisan ayında bu tür hizmet gelirleri ve döviz girişleri cari açığı dengelemekte yetersiz kaldı. Özellikle turizm sezonunun henüz başlamamış olması ve küresel jeopolitik belirsizlikler nedeniyle turist sayılarında artış görülmemesi, Türkiye’nin döviz gelirlerini sınırlı tuttu.

En çarpıcı gelişme ise Merkez Bankası cephesinden geldi. Cari açığın finansmanı için tam 25 milyar dolarlık rezerv kullanımı yapıldı. Bu, Merkez Bankası’nın dış dünyaya olan yükümlülüklerini yerine getirebilmek için döviz rezervlerini erittiğini gösteriyor. Türkiye gibi dış borç stoku yüksek olan ülkeler için bu tür bir rezerv kullanımı, kısa vadeli şoklara karşı savunmasız kalmak anlamına gelir. Ayrıca döviz kurunu stabilize etmeye yönelik yapılan müdahaleler de bu rezerv erimesinin arkasındaki başka bir neden

Verilere göre Nisan ayında 230 milyon dolarlık net hata noksan kaleminden döviz girişi kaydedildi. Bu kalem genellikle kaynağı belirlenemeyen para hareketlerini temsil eder ve şeffaflık açısından sorunludur. Türkiye ekonomisinde net hata noksanın yıllardır yüksek seyretmesi, döviz hareketlerinin izlenebilirliği konusunda endişeleri artırıyor.

Cari açık ancak dış finansmanla sürdürülebilir hale gelir. Ancak son dönemde Türkiye’ye gelen dış kaynakların uzun vadeli doğrudan yatırımlar yerine kısa vadeli ve spekülatif sıcak para olduğu görülüyor. Bu tür girişler, faiz ve kur farkından kazanç elde etmek isteyen yatırımcıların ani çıkış riskini de beraberinde getiriyor. Bu da ekonomi politikasını tahmin edilmez hale getiriyor ve kur istikrarını tehdit ediyor.

Sonuç olarak, Türkiye’nin Nisan 2025’teki dış ekonomik bilançosu, yapısal sorunların akut hale geldiğini gösteriyor. Yüksek cari açık, eriyen rezervler ve spekülatif sermayeye dayalı finansman modeli, Türkiye ekonomisini dış şoklara karşı kırılgan kılmaktadır. İthalata bağımlı üretim yapısı, zayıf sanayi politikaları ve döviz yaratamayan sektörlerin desteklenmemesi bu dengesizliklerin temel nedenidir.

Bu tabloyu düzeltmek için ihracat odaklı bir büyüme stratejisi, enerji bağımlılığını azaltacak yatırımlar, yüksek katma değerli üretim, doğrudan yatırımları çekecek hukuk ve istikrar ortamı şarttır. Aksi takdirde, Türkiye ekonomisi döngüsel krizlere girmeye devam edecek, kur istikrarsızlığı ve rezerv kaybı sürecektir.

Yazarın Diğer Yazıları