Türkiye'nin Lat, Uzza ve Menat'ları!

"Türkiye'nin üzerine örtülen perde nedir?" diye sormuştum ya Avukat Dursun Yassıkaya, bu soruma "Sayın Bulut, Türkiye'nin üstüne, Kâbe'de Hz. Muhammed'in kırdığı üç put çöktü... Ne zaman uyanacağımız meçhul..." diye bir mesajla cevap verdi. Sonra ne demek istediğini soranlara, Necm Suresi'ndeki "Lât ve Uzza'yı ve diğer üçüncüsü Menat'ı gördünüz mü?" ayetini hatırlattı "Lat, mutlak otorite; Uzza, güç, kuvvet; Menat ise para demektir" diye yazdı.

***

Konuyu yakın tarihte inceleyen iki yazar var. İkisi de insanoğlunun, mutlak otoriteyi, güç ve kudret sahiplerini ve parayı Allah'ın yerine koyduğunu anlatıyor.

Biri İhsan Eliaçık, diğeri Cemil Kılıç!

İhsan Eliaçık, özetle şu tespitleri yapıyor:

"Kur'an'da Araplara ait üç putun 'ismi' özellikle veriliyor.

'Lât ve Uzza'yı ve diğer üçüncüsü Menat'ı gördünüz mü?' (Necm; 53/19-20)

'Onlar' deniyor, gerçekte 'Sizin ve atalarınızın taktığı bir takım isimlerden başka bir şey değildir.'

Yine 'Onlar" deniyor 'Zanna ve nefislerinin arzularına tabi oluyorlar.'

Demek ki 'put' denilen şeyler, insanın iç dünyasında anlam yüklediği ve yücelttiği nesneler. O 'isimlere' dokundurtmuyorlar ve etraflarında atomu parçalamaktan da zor öny argılar oluşturuyorlar. Putları kırmak aslında bu 'isimleri' alaşağı etmek ve etraflarında oluşturulan ön yargıları kırmak demek oluyor.

Lât 'isminin' bugünkü karşılığı 'otorite' dediğimiz şeydir.

'Uzza' kelimesi bunu tamamlıyor. 'Güç', 'kuvvet' anlamına geliyor.

Üçüncüleri olan diğer 'Menat' ise yine çok tanıdık...

O bildiğiniz 'para' demek.

Rus Çarlığı'nın para birimi Manat idi...

Bugünkü Azerbaycan'ın, Türkmenistan'ın para birimi 'Manat'tır.

Şimdi ayeti yaşayan yorumu ile yeniden okuyalım:

'Otorite, güç ve üçüncüleri para... Bunlar sizin ve atalarınızın taktığı bir takım isimlerden başka bir şey değildir... Onlar gerçekte zanna ve nefislerinin isteklerine/arzularına tabi oluyorlar...'

Otoriteyi, gücü ve parayı kendilerinde toplamak/biriktirmek istiyorlar. Bunları elde etmek için girmedikleri kılık, atmadıkları takla kalmıyor. Bunlar için savaşıyor, vuruşuyor, kan döküp fesat çıkarıyorlar..."

***

Cemil Kılıç da konuyu şöyle açıklıyor:

"Öncelikle şunu belirtelim ki, İslam öncesi Mekke Arap toplumu, birilerinin sandığı gibi dinsiz ve Allahsız bir toplum değildi. Tam tersine çok dindar ve Allah inancı çok güçlü bir toplumdu.

O günün Mekke egemenleri açısından İslam, bir dinsizlik yahut bir din karşıtı hareket olarak görülmekteydi. Dolayısıyla Hz. Muhammed de dinsizlerin lideri olarak görülüyordu.

Mekke toplumu putlara tazim ederken aslında Ebu Leheb'e, Ebu Cehil'e ve diğer kodamanlara tapınıyordu. Çünkü mülkiyet ve hüküm sahibi olan onlardı.

İşte Hz. Muhammed, Mekke kodamanlarının, totemlerin arkasına saklanarak sürdürdükleri egemenliklerine karşı çıkarak şirk dinine ve bu dinin dindarlarına savaş açmıştır.

Bu nedenle de kesin ve keskin bir biçimde dinsizlikle suçlanmıştır.

Şirk dini bugün de tüm çılgınlığıyla hükmünü sürdürüyor. Sureti haktan görünmek, bugünkü şirk dindarlarının da hiçbir zaman elden bırakmadıkları bir davranıştır. Egemen dinsel anlayışın referans alındığı güncel politik atmosfere göre davranmaya çalışan ve özellikle sermaye sahibi kişiler yahut sermaye sahibi olmak isteyen çevreler, dini kullanışlı bir argüman olarak devreye sokmak konusunda Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibi Mekke kodamanlarının yol ve yöntemlerini bilinçli yahut bilinçsizce takip etmekteler."

***

İhsan Eliaçık niçin ikide bir ifadeye çağrılıyor, Cemil Kılıç niçin dinsizlikle suçlandı ve dün görevinden alındı anlaşılıyor değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları