Tutuklamada somut delil meselesi

Tutuklamada somut delil meselesi

"4. Yargı Paketi" olarak anılan düzenleme kapsamında "Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun", Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından kabul edilerek yasalaştı.

Yapılan değişiklikler içerisinde ise, en çok dikkat çekeni şüphesiz, Ceza Muhakemesi Kanunu''nda yapılan tutuklama tedbirine dair değişiklik oldu.

Katalog suçlardan tutuklamaya dair hükümde, kuvvetli suç şüphesinin önüne, "somut delillere dayanan" ifadesi getirildi.

Ancak zaten mevcut genel kurala göre, tutuklama için "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin" mevcut olması şartı aranır. Burada problem olan, katalog suç diyerek bazı suçlara istisna getirilmesi ve tutuklamanın bu düzenlemeye dayanılarak neredeyse şartsız bir şekilde gerçekleştirilmesiydi.

Cinsel suçlarda delil

Ancak şunu belirtmek gerekir: Tüm suçlarda tutuklama için somut delil gereklidir.

"Cinsel istismar", "cinsel saldırı" suçlarının katalog suçlar içerisinde düzenlenerek buraya da "somut delil" kriterinin ayrıca yazılmış olması, hâkimlerin cinsel istismar suçundan şüpheli olan kimseleri tutuksuz yargılama eğilimlerini arttıracaktır.

Bu açıdan uygulamada hukuka aykırılıklara neden olan katalog suç ayırımını ortadan kaldırmak, cinsel suçlara dair de özel düzenleme yapmak gerekir.

Zira, ne zaman cinsel istismar suçunda delil meselesine dair bir tartışmaya tanık olsam, okuduğum bir dava dosyasındaki olay gelir aklıma ve belirtmek gerekir ki, Yargıtay''ın da çeşitli kararlarında da belirttiği üzere cinsel istismar suçunda buna benzer olaylar azımsanmayacak kadar fazladır:

Küçük bir kız çocuğu, köy yerinde cinsel istismara uğruyor ve ailesinin tepkisinden korkup o gün bunu kimseye söyleyemiyor.

Birkaç gün sonra, çocuk, yaşadığı psikolojik ve fiziksel acıya dayanamayıp başına gelenleri annesiyle paylaşıyor. Anne, durumu eşine anlatıp anlatmamakta kararsız; muhtemelen, babanın bir namus cinayeti (!) işlemesi ihtimalinden çekiniyor ve yaşananları ancak 1-2 gün sonra eşine anlatıyor.

Meseleyi öğrenen baba da olayın duyulmasından çekindiği için birkaç gün ne yapacağını düşünüp, sonunda kızıyla birlikte karakola gitmeye karar veriyor. Gerekli işlemler yapılıyor ama sıra sağlık kuruluşundan rapor alınmaya geldiğinde fiili livata yoluyla istismara uğrayan çocuğun muayenesi köy yerindeki sağlık imkanlarıyla tamamlanamıyor.

Ertesi gün, yani olayın ardından günler geçtikten sonra, merkezdeki hastanede yapılan muayenede, çocuktaki biraz iyileşen yaraların istismardan mı yoksa başka tıbbi nedenlerle mi ortaya çıktığının ayırımı yapılamıyor.

Özel düzenleme şart

İşte cinsel istismar hususu, mağdurun çocuk olmasından dolayı psikolojiyle ve çocuğun ailesiyle iletişimiyle yakından ilişkili olduğu ve toplumun bilgili olmasını gerektirdiği için çoğu zaman duyulmuyor, duyurulmuyor ve tespit edilemiyor…

Velhasıl, bu suçta, somut delil elde etmek oldukça zor, hatta çoğu zaman da imkânsız.

Dolayısıyla da devletin bu suçu ayrıca ele alması, özel bir ehemmiyet vermesi ve özel düzenlemeler yapması gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları