"Üç kuruş"luk muhabbet...

Cumhurbaşkanı her fırsatta, eski patronum, rahmetli Savaş Ay'ın programını izletiyor ve diyor ki, "SSK'yı Kemal Kılıçdaroğlu batırdı..."

Ben bu polemiğe girmeyeyim.. Bu top ayak kırar.. Ama merak ettiğim nokta şu; SSK'nın Kemal Kılıçdaroğlu dönemindeki açığı 2.3 milyar lira.. 2 lira olsa da önemli tabii..

Milletin hazinesine zarar ettirenin peşi bırakılmamalı, bu kadar net.. Ama bu 2.3 milyar lirayı 5 yıldır yiye yiye bitiremeyen Cumhurbaşkanı, geçenlerde ne dedi biliyor musunuz?

-Dövizde 3 kuruşluk artış oldu diye karalar bağlıyorlar..

Tamam sakin olalım.. da, 430 milyar dolar dış borcu olan Türkiye'de, dövizin yalnızca '1 kuruş' artması ne demek biliyor musunuz? Dış borcumuza, TL olarak 4.3 milyar lira ek yük demek..

3 kuruş artması ise 12.9 milyar lira ek yük demek.. Cumhurbaşkanı'nın deyimiyle, "Eski parayla, 12.9 katrilyon lira.."

Peki bu yükün sorumluluğu kimde?

E haliyle merak ediyor insan, 5 yıldır SSK'nın 2.3 milyar liralık açığını diline dolayan Erdoğan, 3 kuruşluk artışla ortaya çıkan 12.9 milyar lirayı niye 'LİRACIK' gibi söyler ki ?

Niye 2.3 milyar lirayı 5 yıldır yiyip, 12.9 milyar lirayı 5 saniyede tüketir ki?

Dedim ya, ben bu topa girmeyeyim, ayak kırar.. Ama mevcut siyasetin 'faydacılığını' gözler önüne sermesi bakımından önemli bir nokta.. deyip çekileyim..

BİZ, AKLI KARIŞANLARIZ...

CHP bana göre iletişim açısından hem teknik hem de zamanlama sorunu yaşadı.. Bu ayrı bir tartışma konusu..

Fakat, öyle ya da böyle belgeler açıkladı.. Normal şartlarda o belgelerdeki para hareketlerinin gerekçeleri, kaynakları tartışılır, değil mi?

Hayır.. Türkiye'de her konunun karar mercii, bilirkişisi, savcısı, hâkimi iktidar olduğu için, mevzu şöyle yürüyor:

Önce Cumhurbaşkanı "sahte" dedi.. Sonra Grup Başkan Vekili.. Ardından Bekir Bozdağ.. "Belgeler sahte" dediler ve istiyorlar ki konu kapansın..

Neye göre sahte ? Kime göre sahte? Hangi veri ile geçersiz? Bu sorulara yanıt yok.. Çünkü sahte deyip konuyu kestirip atmak bir gelenek oldu..

**

"O paralar yurt dışına gitmedi, yurt dışından geldi" cümlesi de ayrı bir tartışma konusu..

De ki geldi.. İyi de bu insanlar bu paraları nasıl kazandı? Nereden kazandı? İşin içinde hiç mi 'etik' bir sorun yok?

Ben dedim oldu diyen mantık, "Sahte diyorsam sahte, uzatmayın" tavrında..

Yani diyorlar ki bize; Sorma, sorgulama.. Ben ne diyorsam inan.. Senin aklın ermez..

Sonra da oturup, 'Göbeğini kaşıyan adam' başlıklı köşe yazısından roman çıkarıyor, her seçimde ısıtıp ısıtıp masaya getiriyorlar..

İş bu noktaya geldi.. Mağdurlar oldu mağrur.. Ama not edin beyler; Biz, "Göbeği kaşınanlar değil, iyiden iyiye aklı karışanlarız.."

BANKALARIMIZA DİKKAT!

Reza ABD'de şakıdıkça Türkiye'den sesler gelmeye başladı.. Burada çok dikkat edilmesi gereken bir nokta var.. Patronajı yerli ya da yabancı, bankalarımızın bu çetrefilli durumdan hasar almaması..

Merkez Bankası bankacılık sistemimizle ilgili rahatlatan bir açıklama yaptı.. Ardından bir bankanın genel müdürü devreye girdi ve dedi ki:

- 2004-2013 arasında Hazine'nin yetkilendirdiği takas bankası olmamız nedeniyle, herkesin altın işlemlerini yapmak zorundaydık..

Demem o ki, 2004'ten bu yana yanlış bir politika ile, ekonomik dengemiz sıcak para üzerine oturtulduğu için, dünyanın herhangi bir yerinde yaprak kıpırdasa etkileniyoruz.. Ve bu düzen, her tür spekülasyondan yara alabilecek bir düzen..

Bankalarımız üzerinden tartışılmasına izin vermemek, konuyu direktif veren siyasiler üzerinden konuşup değerlendirmek daha doğru ve sağlıklı olanı..

Gerçi, ülkemiz için sağlıklı da, kimlerse o siyasiler, onlar için sağlıklı mı bilemem.. İşte, bir haftadır yaşadığımız algı operasyonu da, şahsi sağlık telaşından..

Memleket memleket diyenlere bakmayın.. Her geçen gün anlıyoruz ki, herkes altındaki minderin telaşında.. Memleket umurlarında değil...

Yazarın Diğer Yazıları