Uğurlar olsun da, ya bırakılan enkaz!..

Düşlüyorum onları! Çoğu, nedenini dahi anlamadıkları bir işgalin kurbanı olup giderken, çoğu da beklemedikleri bir anda vahşi bombaların etkisiyle tanınmaz hale gelmiş dram kurbanları tümü!..
Hangi savaş!
Yaratılan bir Saddam efsanesi ve yer altında gizli atom ve imha edici silah varlığına inandırıp şartlandırarak, dünyanın gözünün içine baka baka, kocaman bir Irak ülkesini tam dokuz yıl işgal ve harap ederek, amacına ermiş olmalı ki, ABD son askerini de geçen hafta ortasında Irak’tan çekti aldı, geçip gitti...

***


Evet, gerçekten uğurlar olsun!
Ne yazık ki, bu kanlı işgal, ne ilk ve ne de son olacak yeryüzünde...
Yaşam boyu ıstırapları asla dinmeyecek. Sarsakat olanlar ise, ömür boyu belki de yaşamaktan nefret edecek...
İradelerinin dışında, yönetimlerinin, belki de hangi amacı güttüklerini dahi bilemedikleri bir maceranın kurbanı olarak yok olup gitmek!
Ya Irak... Ya Irak’lılar!..
Hay olmaz olaydı, şu petrol, şu asrın dinamiği olan kaynaklar!..
Önce, Osmanlı İmparatorluğuna musallat oldular... Her yöntemi uygulayıp önce zayıf düşürdüler, ardından da şu veya bu bahanelerle birinci dünya savaşına taraf olduğu ülkelerin mağlubiyet bahanesiyle işgal, ardından da malum sonlar başımıza getirilmek istenmedi mi?
Tanrı’ya binlerce şükürler olsun ki, şanlı geçmiş ve tarihine layık olarak içimizden bir Mustafa Kemal çıktı. Bir avuç dava arkadaşıyla, belirlenen “Misakı Millî” hudutları içinde ebedi Türk yurdunun sınırlarını çizerek, tüm insanlarıyla kenetlenip, İstiklal savaşını zor şartlara karşın kazanıp, Yüce Türk Cumhuriyet Devletini kurmaları, tarihin yazdığı en yüce olaylardan birisidir... Özgür irade, mutlak hakimiyet ve ebedi hür ve özgürlük meşalesini başa taç edebilmek!.. Bu gerçekten, tarihte çok zor ve ender bir varoluşun, gerçek yaşanmış öyküsüdür...
Saddam gibi zalim diktatörler, eninde sonunda kendi ülkesini perişan ettiği gibi, sonları da feci sahnelerle kapanıyor...
Hayret olan, uzun veya yakın geçmişten bir türlü ders de alınamıyor!..
İşte Saddam, işte Kaddafi ve işte diğerleri...
Yarattıkları yapay efsane süreleri ne olursa olsun, sonuç hiç değişmiyor! Olan, ülkenin masum insanlarına oluyor.
Diğer taraftan, dengelerin dahi bozulduğu bir Orta Doğu’da, gelişen ve görülen oluşumlar, hangi başarıyı sağladı da bu bedel ödendi yargısında, haklılık kazanabiliyor...
Yazık, çok yazık boş yere dökülen bunca kana ve cana!
Bu tür ıstırapların acısı ve öfkesi, gelecek kuşaklara hiç de iyi miraslar taşımıyor ve devir de etmiyor!
Ne yazık ki, medeniyet âlemi diye övünen çevre ve gelişmişlikle övünen güç sahibi ülkeler, birer ilkelliğin ve hatta barbarlığın kalıbından kurtulup, gerçek medeniyete barışçı adımlarda atamıyor!
İşte, iletişimin bu çılgın çağında, toplumlar hâlâ eğitime sırtlarını dönüp ilkel yaşantı anlayışlarının çukurunda yaşadığı sürece, özgürlük ve kula kul olmaktan bir adım öteye gidemiyorlar sonuçta.
Elin oğlu da, bu amansız mahmurluk fırsatını yakaladığı an gözünün yaşına bile bakmadan, alıp, kırıp, döküp, geçip gidiyor! Aynen, züccaciyeciye giren filin hikayesi gibi...

***

 
Dokuz yıl devam eden kanlı ve baskınlı Irak işgali, Obama’dan önceki dönemde başladı. Obama’nın seçim bildirgesinde Irak’tan çekiliş vaadi, ona büyük oy ve puan kazandırmıştı! Hatırlıyoruz.
İşte geçen hafta, Obama’nın halkına, daha doğrusu oyunu aldığı seçmenine vaadini yerine getirirken, ABD elde edeceğine çoktan kavuşmuş, bunun yanında, Orta Doğu’da büyük bir kaos ve sıkıntılar enkazı bırakarak, geçip gidilmiyor mu...

Yazarın Diğer Yazıları