"Ülkeye güvenin" diyebilmek için..

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, Giresun'da iş dünyasının temsilcileriyle yaptığı toplantıda "Geleceğe güvenle bakın. Bu ülkeye güvenin, ilinize güvenin, işinize güvenin" dedi.

Bir ülkeye güven nasıl tesis edilir? O ülkenin hukuk devleti olmasıyla değil mi? Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri yargı bağımsızlığı ise diğeri ifade özgürlüğüdür.

Adalet, devletin temelidir ama PİAR'ın, "Ocak 2019 Siyasi Gündem" araştırmasına göre "Yargıya güveniyor musunuz" sorusuna "güvenmiyorum" şeklinde cevap verenlerin oranı yüzde 62.8 ile ilk sırada yer alırken, "güveniyorum" diyenlerin oranı yüzde 29.5'te kaldı.

"Medyaya güveniyor musunuz?" sorusuna ise "güvenmiyorum" şeklinde cevap verenlerin oranı yüzde 81.7 gibi yüksek bir orandayken, "güveniyorum" cevabı verenler sadece yüzde 9.2.

Sadece bu iki veri bile Türkiye'nin hukuk devleti olmaktan süratle çıktığının açık göstergesidir.

***

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 5 Eylül 2017'de yaptığı konuşmada yargıya güvenin giderek azaldığını belirtirken, yargının bağımsız olması için yürütmeden ayrı olması gerektiğini söyledi. Üç ay sonra ise "Türkiye'de yargı bağımsız ve tarafsızdır. Türkiye'de yargıya güven olmadığı iddia edilmektedir. Bu husus asla doğru değildir. 15 Temmuz 2016'da yapılan alçak darbe teşebbüsü Türk devletinin tüm kurumlarına zarar verdiği gibi, en büyük zararı da Türk yargısına vermiştir. Buna rağmen Türk yargısı özveri ile görevini yapmada, adaleti sağlama konusunda olağanüstü bir çaba göstermektedir." dedi

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ise 6 Ocak 2019'da, yargıya güvenin azaldığını belirterek "Önümüzdeki 5 yıllık planda yargıya güven nasıl artırılacak, yargı bağımsızlığını, tarafsızlığını güçlendirici ne gibi adımlar atılacak, hükümetimizin temel yaklaşımı bu olacak" dedi.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu da "Yargıya güven, tarihin en düşük seviyesine inmiştir. Eğitimde keyfilik vardır; dış politikada keyfilik vardır; memur alımında keyfilik vardır; devlet ihalelerinde keyfilik vardır; toplumsal yaşamın her alanında keyfilik hüküm sürmeye başlamıştır. Bunun da sebebi, yargıda keyfiliktir" diyor.

***

Yargıda keyfilik, yargıya FETÖ'nün hâkim olmasıyla birlikte; Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarıyla başladı. Fakat bugün FETÖ davalarında da aynı keyfilik devam ediyor. Çünkü "hâkim teminatı" ortadan kaldırılmıştır. Hakkında soruşturma başlatılan hemen herkes aleyhinde dava açılıyor. Hâkimler de genelde iddianame yönünde karar veriyor. Sebebi, "ya bana da FETÖ'cü derlerse" korkusudur.

Haksız yere Cumhurbaşkanı tarafından bile suçlanan Deniz Çakır hakkında takipsizlik kararı verilebilmiş olması, yargı için umut vericidir ama FETÖ davalarında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen beş günlük askerler için aynı hükme varabilir miyiz? 15 Temmuz'da, komutanları tarafından toplanıp, belli yerleri tutma görevi verilen o erlerin suçlu olduğunu hangi vicdan söyleyebilir?

Yine Türk Milliyetçisi olduğu herkes tarafından bilinen, görev verdiği 200 kişi arasında tek bir FETÖ'cü çıkmayan, ailesinde tek bir FETÖ'cü bulunmayan bir müdür var. Zamanın AFAD Genel Müdürü Fuat Oktay ve son 25 yıl içinde FETÖ'cü olmayan bütün İstanbul valilerinin kefil olabileceği İstanbul AFAD müdürü Gökay Atilla Bostan, 15 Temmuz gecesi izinli olarak şehir dışındayken, neler olduğunu öğrenmek için telefonla, AFAD kapsamında birlikte çalıştığı ve yine resmî olarak izinde bulunan bir albayla telefon görüşmesi yaptı diye ve gıyabında yazılmış bir mesaj delil gösterilerek nasıl mahkûm edilebilir?

Yargıya güveni, sadece tarikat yapılanmaları değil, niyet okumaya dayalı, hukuka aykırı kararlar yok ediyor.

"Ülkeye güvenin" diyebilmek için "yargıya güvenin" diyebilmek gerekiyor değil mi?

 

 

Yazarın Diğer Yazıları