Ülkücülere ayar veriyor

AKP'li bir kısım yazar, ülkücü avında. Onlara göre ülkücülerin durumu zor. Öyle ya, bir taraftan CHP, öte yandan HDP arasında ne yapacaklar?

Bu ülkücü avcılarından biri de eski bakanlardan Yalçın Akdoğan.

Diyor ki: "Düşünün, ülkücü anlayışa sahip İYİ Partili bir kişinin HDP'nin desteğiyle yol alan bir çizgide durması onun değer dünyasında nasıl bir etki yapar?"

Diyorum ki: Arkadaş, bırak HDP'yi, bizzat şahsınız, binlerce kişinin ölüm emrini veren katliamların sorumlusu PKK'nın başı, Abdullah Öcalan ile görüşürken ülkücülerin duygularını ne kadar önemsediniz? Son "Dolmabahçe Mutabakatının" HDP'lilerle yapılan toplantıları; hangi değerlerin, hangi ahlâkın ve hangi fikri namusun ürünüydü? Kendi  geçmişini unutanlar şimdi ülkücülere ayar vermeye çalışıyor.

Soruyorum: HDP'liler İstanbul'da sizin yaptığınız metroya biniyorlar.

Yönettiğiniz belediyelerin otobüslerinde yolculuk yapıyorlar.

İşi düşünce de belediye hizmetlerinden onları yararlandırıyorsunuz. Her birinin evinde sizin idare ettiğiniz belediye suyu akıyor. Sayaçlar kapının girişinde duruyor.

Bina ruhsatı veriyorsunuz. Arsa satışını onaylıyorsunuz...

Doğru mu?

Evet!

Bunları niye yapıyorsunuz?

Yaptırmayın..

Diyeceksiniz ki o başka?

Peki, aynı adamlar, tıpkı otobüse biner gibi, belediye suyu kullanır gibi, tapu alır gibi, sandıkta bir tercih yapıp (mesela) CHP'nin adayına oy verince neden İYİ Parti bunun sorumluluğunu yüklenmek zorunda kalıyor da siz her şeyden muaf oluyorsunuz?

Neden ülkücüler, HDP'lilerin vereceği oyun kime yansıyacağına bakarak kendine yön tayin etmek zorunda da siz hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsiniz?

HDP'yi neden kapattırmak yerine, açık tutuyorsunuz?

Kimden korkuyorsunuz?

Bir taraftan ülkenin beka sorunu var diyorsunuz, öte yandan ülkenin bekasını yok edecek HDP'yi kendinize rakip olarak seçime sokuyorsunuz.

Bırakın CHP ve İYİ Parti'yi de siz asıl beka sorunu dediğiniz HDP'ye odaklanın.

Vatansever değil misiniz?

Tezini çürütüyor...

"Bugün CHP hem farklı ideolojik çizgilerdeki partilerle hareket ediyor, hem de kendi ideolojik çizgisine uymayan isimleri kendi partisinden aday gösteriyor. Yani hem Saadet'le iş birliği içinde hem Saadetli isimlere taşıyıcı olarak partisini kullandırıyor. Hem İP'le ittifak halinde, hem normalde İP'ten aday olacak isimleri aday gösteriyor.

Bu halin siyaset literatüründeki karşılığı olsa olsa ideolojik buharlaşma ve kendine yabancılaşma olur. Partinin, teşkilatların, tabanın ve seçmenin böyle bir duruma tepkisi aynı tahammül sınırlarında olmayacaktır."

Tebrik ederim.

Bir yazar, kendi kendini böyle çürütür.

Sorarım: AKP ile MHP aynı ideolojik çizgide mi?

Değil.

Peki, aday tanıtımlarında MHP'nin adaylarını Sayın Erdoğan bizzat ellerini havaya kaldırarak tanıtmadı mı?

Tanıttı.

Hatta bir belediye başkan adayı Sayın Erdoğan'a 'bozkurt işareti yapıp yapmayacağını' sormadı mı?

Sordu.

Öyle ise bunun adı sizin tanımlamanıza göre ne oluyor?

"Bu halin siyaset literatüründeki karşılığı olsa olsa ideolojik buharlaşma ve kendine yabancılaşma olur."

Bravo!.

Beklediğim cevap aynen buydu..

Bırakın ülkücüleri de siz ayarı kendinize verin.

 

Yazarın Diğer Yazıları