'Ulu Hakan! Sen kalk ben yatam!'

Size bugün bir belge vereceğim.

Belge, Abdülhamit'n yakın muhafızlığını yapan Ertuğrul Alayı'na seçileceklerin özelliklerine dair. Dikkat çekici birçok nokta var.

Burada "Ulu Hakan" diyerek yere göğe koyamadıkları padişahın neyi, neleri öne aldığını göstereceğiz.

İkinci Abdülhamit'in mekânı Yıldız Sarayı idi. Öyle gösterişli bir saray değildi. Daha önceki padişahların mekânı Topkapı Sarayı Kompleksi çok sadedir. Abdülhamit, babası Abdülmecit'in yaptırdığı Dolmabahçe Sarayı'nda, amcası Abdülaziz'in yaptırdığı, sonra yanan, Çırağan'da neden kalmadı? Herhâlde aşırı ihtiyatından. Dolmabahçe'de kısa süre oturduktan sonra Yıldız'a geçti. Buna sebep muhtemelen Ali Suavi'nin taraftarlarıyla Çırağan'ı basması...

Abdülhamit aşırı tedbirliydi. Sarayı koruyan Arnavut, Boşnak ve Arap bölükleri vardı.

Bunlardan başka kendisini koruyan bir bölük vardı ki, en güvendiği bölük o idi: Ertuğrul Süvari Alayı. Bir başka adıyla Söğütlü Maiyet Bölüğü.

Ertuğrul Alayı nasıl seçilirdi? Ve neden Ertuğrul adı verilmişti?

Durup durup "Türk"e saldıran Siyasî İslamcıların "pek saygın" ismi Salahu'd-din Eş çok bozulacak şimdi, söyleyeyim... Abdülhamit, en çok kendi kanından insanlara güvenmiştir. Başmabeyincisi Tahsin Paşa hatıralarında buna bizzat işaret etmiştir.

Abdülhamit, Alman İmparatoru Wilhelm İstanbul'a geldiğinde, Ertuğrul Alayı'nı öz akrabaları olarak tanıtmıştır.

1899 yılında, alaya 30 yeni muhafız alınması gerekti. Abdülhamid, asker seçimini yapacak olan sarayın Baştüfekçisi Tahir Paşa'ya talimatında, yeni muhafızların taşımaları gereken özellikleri sıralamıştır. Özetleyerek ve sadeleştirerek veriyorum:

"- Ertuğrul Sancağı'na varıp Mutasarrıf ile görüşerek Ertuğrul Alayı'nda istihdam olunmuş yahut diğer orduda süvari neferliği ve çavuşluğu ederek ihtiyat sınıfına naklolunmuş ve son Yunan Muharebesi'nde [1897] bilfiil bulunmuş ve hayvana binmekte mahareti bulunanlardan otuz kişi seçilmesi ve bunların içinde ileride subaylık vazifesini ifa edebilecek birkaç kişi bulunması çok mühim ve elzemdir. 

- Hiçbir şekilde kötü hareketi bulunmayıp beş vakit namaz ve iş gücüyle meşgul olanlardan seçilmeleri...

- Seçilecek işbu otuz nüfusun her sene Ertuğrul Gazi Hazretleri'nin türbesine gidip bir hususî hürmet gösterenlerden ve Gazi-i merhumla hicret etmiş olanların sülâlelerinden olmalarına fevkalâde dikkat olunacaktır.

-Bunlara kemâl-i sadakatle hizmet edeceklerine hiçbir taraftan her ne suretle olursa olsun aldatılmayacaklarına ve Padişah'tan alacakları emre son nefeslerine kadar itaat edeceklerine Ertuğrul Gazi'nin türbe-i şerifesi muvacehesinde yemin ettirilmesi...

-Bunların mümkün olduğu kadar yakışıklı ve endamlılardan olması, sakallı olsun, sakalsız olsun ona bakılmayacağı ve sakallıları var ise kestirilmeyip uzun bırakılması..."

Abdülhamit demek ki asabiyetçi! Atalarına saygısı büyük ve ancak sülalesinden olanlara itimat ediyor. Bunun yanında dikkat ederseniz, Osmanlı'nın diğer Müslüman unsurlarına da güveniyor.

Bir şartı da, seçileceklerin, hiçbir taraftan her ne suretle olursa olsun aldatılmayacaklarına, hem de Ertuğrul Gazi'nin Türbesi'nde yemin ettirilmesini emrediyor.

Bu yazım "Ulu Hakan! Sen kalk ben yatam!" diyenlere gelsin!

Yazarın Diğer Yazıları