Ümit Özdağ: Türk Milliyetçiliğine diz çöktüremezler!

Yazarımız Av. Arslan Bulut, Silivri Cezaevi’nde Ümit Özdağ ve Mehmet Murat Çalık ile görüştü.

---

MEHMET MURAT ÇALIK: MAÇKA’DAKİ NESİ KAYALIKLARI GİBİ DİMDİK DURUYORUM

Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde, avukat olarak, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ile görüştüm. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşmek de istedim ama kendisi, cezaevi yetkililerine 14 avukatın ismini vermiş. Bu yönde daha önce bir görüşmemiz olmadığı için doğal olarak listede adım yok. Gazeteci olarak görüşmek mümkün ama bunun için önceden özel izin almak gerekiyor, bu da bir süreç gerektiriyor. Dolayısıyla Ekrem Bey ile görüşemedik.

Sabah saat 09.00’da işlem kaydının yapılması sırasında beni o sırada tamamen boş olan 9. Kısım’ın salonuna aldılar. Salonda işlemin bitmesini beklerken İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu ve iki oğlu Selim ve Semih içeri girdi. Selamlaştık ve kısa bir konuşma yaptık. Dilek Hanım, göz taramasından geçerken durumu Selim İmamoğlu’na izah ederek babasına selamımı iletmesini istedim. Selim, özgüveni yüksek tipik bir Karadeniz genci. Semih de babası gibi sıcakkanlı ve içten davranan bir genç.

***

Ben de göz taramasından geçtikten sonra görüşmelerin yapıldığı bölüme alındım... İlk olarak Biraz sonra Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, kabinin iç tarafındaki kapıdan geldi.

Çalık, Trabzon’un Maçka ilçesi Ocaklı köyünde doğdu, yani benim köylüm... Daha önce bir akraba düğününde ve Trabzon ile ilgili bir toplantıda karşılaşmış ve tanışmıştık. Benim gelişime çok memnun olduğunu belirttikten sonra “Ben burada Maçka’nın girişindeki tünelin üstünde bulunan Nesi kayalıkları gibi dimdik duruyorum. Durduğum yerden bir milim geri atacak değilim. Hiçbir tereddüdüm yok. Bu ülke için Çanakkale Savaşı sırasında liseler mezun vermedi... Ben alnım ak olduktan sonra burada yatmış olmayı madalya olarak görüyorum. Benim tek referansım Atatürk’tür. Atatürk sistemi doğru inşa etmişti... Bu sistem bozdular, biz yeniden inşa edeceğiz. Atatürk, ‘Bu fakir milleti zengin etmek mecburiyetimiz vardır Milletimizi zengin edersek, diğer bütün meseleleri çözeriz. Yoksa Türk Milleti, yükselen zengin olan milletler karşısında uşak durumuna düşer.’ demişti... Şimdi biz millete uşaklığı dayatan, zenginlik vaat ermeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Biz, ahlakı esas alan bir siyasi düzen kurmak zorundayız.” dedi.

***

Çalık, “Volkan Konak’ı kaybettiğimiz gece hücremin duvarları adeta üzerime yıkıldı. Maçka’nın yetiştirdiği büyük bir değerdir. Ben de mücadeleyi, Maçka’nın derelerinde akıntıya karşı yüzerek öğrendim. Bir kulaç ileri gidemesek de en azından yerimizde durmaya çalışırdık. Ben bütün bu olumsuz tablolara rağmen Türkiye’nin geleceğini çok aydınlık görüyorum. Biz Atatürk gibi bu topraklar üzerine yaşayan herkese, zenginlik vaat edeceğiz, uşaklık değil. Bunun için Türk Milleti’ne gerçek değerlerini hatırlatmak ve örnek olmak gerekir. ‘Yiyor ama çalışıyor’ anlayışını milletin kafasından söküp atmak gerekir. Bunun için tüm kamu çalışanların kamu orucu tutması gerekir. Kamu orucu tutmak, fakir fukaranın, yetimin hakkını yememektir, Bu orucu tutamayacak olanlar kamuda görev yapmamalıdır. Bugün devleti yönetenler, kendilerini devletin sahibi sanmasınlar. Devletin sahibi millettir.” diye konuştu.

Çalık, hakkında açılan soruşturmadaki iddiayla ilgili olarak da “Beylikdüzü belediye başkanlığı dönemimden önce 2015 yılında, takipsizlikle sonuçlanan bir şikâyet yeniden ele alınmış. Neredeyse gazetelere ilan verilerek aleyhimizde ifade verecek gizli tanık aranıyor... Bu, hukuki bir süreç değildir, siyasi bir süreçtir.” diyerek iddialardaki mantık hatalarını anlattı.

Çalık ile görüşürken yandaki kabinde Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat da ziyaretçileri ile görüşmeye geldi. Daha uzaktaki bir kabinde de Osman Kavala, görüşme halindeydi. Onlarla da selamlaştık.

Çalık’a güya moral vermeye gitmiştim, o kadar pozitif enerji sahibiydi ki yaptıklarını ve yapacaklarını anlattı... O bana moral verdi... Ses tonundan, bakışlarına kadar gerçekten Nesi kayalıkları gibi sağlam durduğunu hissettirdi...

---

ÜMİT ÖZDAĞ ÖFKELİ...

---

Görüşme kabinleri bir koridorun iki tarafında bulunuyor. Koridorlardan kabin bölümlerine geçişte her iki tarafta kilitli demir kapılar var. Kabinden çıktıktan sonra demir kapılar açıldı ve karşı tarafta başka bir kabine alındım. Biraz sonra Prof. Dr. Ümit Özdağ geldi.

Özdağ, hakkında düzenlenen iddianamenin açıklanmasından sonra, duruşma gününün 11 Haziran’a atılmasından dolayı, öfkeliydi, “Hakkımdaki dava süreçleri, açılım süreci ile paralel sürüyor. Yalnız, Pervin Buldan’ın Roma’daki açıklamalarından, iktidarın, PKK daha silah bırakmadan, onların şartlarını kabul ettiği anlaşıldı. Rasim Ozan Kütahyalı’nın ‘Türkiye’de devletçilik Türk Milliyetçiliğini, Türk ulusalcılığını Atatürkçülüğü de kapsar, devler ideolojisi dışında bir milliyetçilik yoktur ve olamaz. Olursa devlet tarafından ezilir” tespiti doğrudur. Bugün benim şahsımda Türk Milliyetçiliği mahkemeye verilmiştir. Ben burada sadece kendimi değil, Türk Milliyetçiliğini ve Türk Milliyetçilerini temsil ediyorum. Devletin aldığı açılım kararlarına engel çıkarmayayım diye burada tutuluyorum. Milletvekili olduğum dönemde yayınladığım mesajlardan İstanbul’da değil ancak Ankara’da yargılanabilirim ama bu hukuksuzluk devam ediyor. 20 Ocak’ta tutuklandıktan 143 gün sonra 11 Haziran’da mahkemeye sevk edileceğim. Hâkim, ilk duruşmayı 11 Haziran’da vermesinin gerekçesini daha önce müsait ve boş gün olmadığı şeklinde ifade etmiş. Önümüzdeki 58 gün boyunca 1 saatlik duruşmaya zamanı yokmuş. Bu kadar geç bir duruşma tarihi verilmesi düşman ceza hukuku uygulamasıdır. Bir siyasi parti genel başkanını 2,5 ay hapiste tuttuktan sonra bomboş bir iddianame ile önümüzdeki 2 ay daha tek başına hücrede tutmak adalet değildir. Kayseri olaylarıyla ilgili olarak da haklarına hiçbir soruşturma açılmamış Zafer Partililerin attığı mesajlardan yargılanıyorum. Oysa suç ve cezanın şahsiliği prensibi vardır. Bir üyenin mesajından genel başkan sorumlu tutulabilir mi? İddiaların hukuki bir temeli yok ama 58 gün daha tutuklu kalacağım.” dedi.

***

Özdağ, “Şunu bir kez daha gördük: Burada Öcalan için rehin tutuluyorum. Yalnız herkes bilsin ki diz çökmeyeceğim Türk Milliyetçiliğine diz çöktüremezler. Ben 65 yıl şerefimle yaşadım. Ölürsem de şerefimle ölürüm. Anayasa’daki vatandaşlıkla ilgili maddeleri değiştirip Kürtçe eğitim ve öğretime karar verip ne yapacaklar? Türk edebiyatını Kürtçe mi anlatacaklar. Türk tarihini, Hunları, Göktürkleri Kürtçe mi anlatacaklar? Böyle kararlar, Türkiye’yi bölünmeye götürür. PKK, kongresini toplayıp ne diyecek? PKK, ‘Türkiye devleti, taleplerimizin tamamını karşılamıştır PKK bu mücadeleden zaferle çıkmıştır Bu sebeple önder Apo’nun emrine yerine getiriyoruz’ diyecektir. Gerçekte ise PKK’nın Suriye’ye taşındığını, PYD ve YPG’ye katıldığını, oradaki devletleşme sürecini tamamlamak üzere olduğunu herkes biliyor.” diye konuştu.

NOT: Ümit Özdağ’ın tutukluluk süreci hakkında siyasi partilerin duruşuyla ilgili gözlemlerimi yarın paylaşacağım.

Yazarın Diğer Yazıları