Ünal Karaman"lık Trabzonspor!

YUKARIYA astığım "Ünal Karaman"lık Trabzonspor" başlığı, "O'nu tekrar Trabzonspor'un başına getirin" demek değildir.

Demek istediğimiz, "Trabzonspor'un birlik ve beraberlikten yoksun eski haline, yani Ünal Karaman'dan önceki şekline tekrar döndürülmüş olmasıdır."

Çünkü Ünal Karaman, Trabzonspor'u sadece teknik direktörlük yaparak değil, sahip olduğu anlayış ve yaptığı doğru tercihlerle camianın tümünü toparlayıp eski günlerine koşmak için hazır hale getirmişti.

Herkesin ayrı bir havadan çaldığı, birlik ve beraberliğin nerede ise "yok" denebilecek düzeye indiği, indirildiği bir Trabzonspor camiasını Ünal Karaman, öncelikle anlayışı ve ilişkileri ile derlemiş toparlamıştı.

Bunu yaparken, futbolcu kadrosu da ruhu olan bir takım ve ekip haline de dönüşmüştü.

Sonrası malum! Ünal Karaman'ın derleyip toparladığı Trabzonspor'u, adeta "her şeyi ben bilirim" mantığı ve "tek adam" anlayışı ile "kerameti de sadece kendinde sanan" yönetim kurulu başkanı Ahmet Ağaoğlu, ekibinin de kendine gereken tepkiyi koymaması, uyarıları yapmaması ile tekrar eski günlerine, hatta saha sonuçları ile daha berbat bir hale getirdi.

İşte, "Ünal Karaman'lık Trabzonspor" dememizin sebebi budur.

Ama bu kez, buradan da çok net olarak ifade ediyorum ki, "Ne bir Ünal Karaman, ne de O'nun anlayış ve otoritesine benzer birini Trabzonspor'un, Trabzon camiasının bulabilmesi mümkün değildir."

Bu da Trabzonspor'u, bugün içindeki durumdan daha kötü günlerin beklediğini açık açık görmek demektir.

***

Onun içindir ki, yazıya döktüklerimiz de iki de bir, "Yöneticinin iyisi işler yolunda giderken, gelecekte nelerin kötü olabileceğini gören ve ona göre tedbir alandır" diye papağan gibi tekrarlıyorduk.

Ancak, buna rağmen şahsen ben de, Eddie Newton ile Trabzonspor'a bir iki maçtan sonra açık seçik belli olmasına rağmen bu denli ihanet edebilecek, futbol adına ve kenar yönetimi anlamında "okur yazar olmayan" birisine futbol takımını "her şeye rağmen" diyerek teslim etmede ısrar edecek bir yönetici, bir başkan olabileceğini tahmin etmiyordum.

Çünkü Newton'ın Trabzonspor'u zor durumda bırakmak için adeta birileri tarafından, bir yerlerden görevlendirilmiş olunabileceğini tahmin edebilmek için şeytanın avukatlığına soyunmak gerekiyordu. Ancak sanırım öyle veya böyle bunun için "şeytani bir görevlendirme de" yapılmış gibi bir görüntü var ortada!

Çünkü adamın futbol adına yaptığı tüm cahilliklere rağmen takımın başında tutulmasına bundan başka gerekçe bulabilmek mümkün değil.

***

Ancak, yine de Ahmet Ağaoğlu'na fazla haksızlık etmeyelim! İyi yaptığı işler olmadı mı? Başta kamuoyunda Trabzonspor'u temsil eylemek ve Trabzonspor için güzel laflar sarf etmek üzere, özellikle Ünal Karamanlı döneminde derleyip toparlama da işin bir parçası olarak etkili oldu. Ama ne zaman ki, işi kendinin bir parçası haline dönüştürmeye, teknik adam ve futbolcularla ileri derecede ilişkili olmaya başladı sanırım "güç bende" zehirlemesine yakalandı. Yakalanırken de spor kamuoyunda çokça sözü edilen "siyaset-kulüp ilişkisi"nden de güç devşirdi mi? Devşirmedi mi?

Bunun cevabı için, meslektaşım Kuzey Ekspres Gazetesi'nin sahibi ve başyazarı Hasan Kurt'un şu ifadeleri azda olsa yeterli olacaktır sanırım:

"Trabzonspor'u başkan ve yönetim kurulu mu yönetiyor? Yoksa siyaset mi? Sorunun doğru cevabı; 'Trabzonspor'u siyaset yönetmiyor. Ama siyaset yönlendiriyor. Başkan ve yönetim bu yönlendirmeye direniyor mu? Dirense bugünler yaşanmazdı."

***

Ezcümle ne diyerek başlamıştık?

Ünal Karaman'lık Trabzonspor!

Yapmanın zor, ama muhafaza etmenin de aynı derecede olduğu gerçeği ortada iken, yıkmanın kolaylığına teslim olanların sebep olduğu bir Trabzonspor tahribatı ile tekrar karşı karşıyayız. Yani ortada yine bir tekerrür var.

Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi:

"Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar,

Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?"

Ne diyelim? Tekerrür ettirenler utansın.

Utanmak yetmez, gereğini yapsınlar, hesabı da versinler.

 

Yazarın Diğer Yazıları