Üniversiteler liseye dönüşmesin

Üniversiteler liseye dönüşmesin

Yeni öğretim yılı sancılı başladı. Binlerce sorunla eğitime başlayan kurumlar, iktidarın baskısı karşısında sesiz kalırken, yandaş sendikaların ve liyakatsiz yöneticilerin laflarını dinlemek zorunda kaldılar. Kalabalık sınıflarda, öğrencilerin oturacak sıra bulamaması karşısında, yöneticilerin: "Hepiniz aynı anda okula gelmeyin" çözümü velileri çileden çıkardı. Üniversitelerin açılmasıyla, sorunun tavan yaptığı görüldü. Geleceğini belirlemek için zorlu ve mantıksız sınavlardan geçerek üniversite kapısına gelen gençler karşılaştıkları sorunlarla şaşkına döndüler. Bir defa daha üniversitelerin reforma ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. Bilindiği gibi Üniversite öğrencinin beynine format atan değil, özgür düşünme becerisini kazandıran kurumdur. Çoğunluğu son 30 yılda alt yapısı ve akademik kadrosu hazırlanmadan kurulmuş olan üniversitelerimiz eğitim yılına çok ciddi sorunlar ile başladı. Türkiye''de 129''u devlet, 75''i Vakıf ve 4 Vakıf MYO ile toplamda 207 üniversitede 183.592 öğretim elemanı ve 8.3 milyon öğrenci öğrenim görüyor. İyi bir üniversite eğitim ve öğretiminin gerçekleşmesi için öncelikle, üniversitenin eğitim programı teorik ve pratik eğitimin aktarılmasına uygun altyapıya sahip olması gerekir. Nitelikli bir üniversite eğitimi için öğrencilerin temel fen bilimleri ve matematik bilgisi yanında felsefe, sosyoloji, psikoloji, tarih, coğrafya bilgi becerilerine sahip olması gerekir. Ancak ne yazık ki ortaöğretim okulları eğitimi ortalama bir bilgi, görgü ve genel kültür sahip yetişkin insanlar yetişmenin çok gerisinde. 

Okuduğunu anlamayan öğrenciler

2022 yılında YÖK''ün 180 puan barajını kaldırması ile toplam kontenjan yüzde 90 üstünde doldu. Ancak üniversiteye kayıt yaptıran öğrencilerin kaçı üniversite okuyacak kadar akademik bilgi sahibi? sorusunun cevabi ne yazık ki çok yetersiz. 2022 YSK''nin TYT oturumuna 3 milyon 8 bin 287 öğrenci katıldı. Sınavda 96 bin 518 aday sıfır çekerken 40 soruluk Temel Matematik testindeki ortalama doğru yanıt sayısı 6,9 ve Türkçe testinde doğru yanıt ortalaması 17 olurken 20 soruluk Fen Bilimleri ortalaması 3.2 ve Sosyal Bilimler ortalaması 7.9''da kaldı.  

500 puan üzerinden üniversitede işlenen konuları anlayacak düzeyde 400 ve üstünde puan alan öğrenci sayısı 2020 yılında 42 bin, 2021 yılında 12 bin ve 2022 yılında 73 bin olarak gerçekleşti. 2022 yılında 450 ve üzerinde puan alan öğrenci sayısı 7 bin de kaldı. Eğitim başarısının giderek düştüğü, lise öğretimini tamamlayan ve sınava giren öğrencilerin yüzde 98 inin nitelikli bir yükseköğretim programını okuyacak temel akademik bilgiye sahip olmadığı anlaşılıyor. Ne yazık ki ülkemizde yeterlilik durumundaki yüzde 1-2 oranını elimizde tutarak ülkenin geçekteki inşasına da değerlendirmeden beyin göçüne uğratıyoruz.  

Akademik kadrolar yeteriz 

207 üniversitenin içinde başta kütüphane olmak üzere, kampüs, laboratuvar, yeterli derslik ve donanımı gibi birçok temel alt yapıya sahip olmayan üniversitelerin varlığı YÖK raporunda dile getiriliyor. 

En önemlisi ise üniversitelerde yeterli akademik kadro, araştırma görevlisi, teknik eleman, diğer hizmetli yetersizliği yaşanmaktadır. Bilim yapan, teknoloji üreten bir ülke olmak için en azında 500-600 bin araştırıcının olması beklenir. Bütün olgular bir araya gelince kimsenin ne hevesi var ne de isteği, zorunlu yapmaları gereken dersleri yapıyorlar, bir umutları ve üniversiteleri geliştirecek yaratıcı dönüştürücü bir çabaları bulunmuyor. Çabalayan da bir karşılık bulamıyor. 

Acilen reformlar gerekiyor

Üniversitelerin sağlıklı işleyişi için üniversite yönetim organlarından senato ve fakülte kurulları yanında bilim jürilerinin nitelik eksenli olarak aşağıdan yukarıya doğru liyakate dayalı olarak seçilerek belirlenmemiş olması en temel eksikliğin başında geliyor Türkiye''nin büyümüş sorunlarının çözümünün bilimsel öneri ve yöntemlerle çözülmesinden başka yolu olmadığından mutlaka önce üniversitenin esas görevi olan bütünlüklü bilim iklimine kavuşturulması gerekir. Üniversitede en üst düzeyde araştırma yapacak, bilim-sanat ve felsefe üretecek duruma getirilmelidir. Açıkçası çoğu vakıf üniversitesi ve üniversiteler neredeyse ezbere derslerin anlatıldığı, doldur boşalt diploma dağıtılan yerlere dönüşmüş bulunuyor. Hal böyle olunca çoğu diploma sahibi yaratıcı, üretken proje üretememekte, girdiği işte beklenen performansı göstermediği iş çevrelerince sıkça şikâyet konusu olmaktadır. Üniversitelere okula dönüştü deniyordu, şimdi okul olma vasfını bile kaybetmiş durumda. 

Yazarın Diğer Yazıları