Uyan Mustafa Kemal...

Önümüzdeki Perşembe “Zafer Bayramı”; doksan yıl önce Türk Ordusu’nun Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal’in “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emriyle, işgalci Yunan ordusunu hezimete uğrattığı ve “Türk’ün makus talihini” yendiğinin yıl dönümü...
Bu sadece askeri bir zafer değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlayan “devrimlerin” başlangıcıdır. Ve bu bayramı şimdiye kadar, 90 yıl boyunca aynı ruh ve heyecanla, ordumuza şükranımızın ve güvenimizin bir ifadesi olarak kutlardık. 90 yıl sonraki duruma bakın; o zaman düşman başkomutanını ve komutanlarını esir alan Türk Ordusu’nun şimdiki komutanları, bugünkü AKP iktidarının sanki tutsakları gibi! Terörist olmakla suçlanıyorlar. Neden? Çünkü; Cumhuriyeti ve devrimleri korumak ve kollamak görevlerini ifa etmişler ve şimdi iktidarda olanların emellerini engellemişler...

***

Ey Mustafa Kemal Paşa, şimdi yattığın Anıtkabir’de şöyle bir doğrul da içinde bulunduğumuz “manzarayı umumiye”ye bir bak. Şairin dediği gibi “Sen hayatta iken biz rahat uyurduk.” Çünkü sen vardın. Şimdiyse biz, derin bir gaflet uykusundayız. Bizi kim uyandıracak? Umudumuz hâlâ sensin. Gene kurtar bizi fuzuli şagillerden. Yoksa, ordunun vesayeti altından kurtulmak yutturmacasıyla Türk Ordusu, tümüyle mahkeme salonlarını dolduracak!...
Bu Zafer Bayramı’nda iktidar, orduyu vesayeti altına aldı. Askeri resmi geçit olacak mı yoksa sivilleştirilecek mi belli değil ama eğitimden başlayarak Atatürk Cumhuriyeti’nin temellerini kökünden yıkacak yeni düzenlemelerle, yeni Anayasa ile cumhuriyet bir “başka” olacak. Bu askerî Zafer Bayramı’nda “vesayetin”, emir ve komutanın kimde olduğunu kanıtlamak için kutlama düzeni değişiyor...
Zafer Bayramı’nda, bayramın sahibi olanın, yani Türk Ordusu’nun komutanlarının tebrikleri kabul etmesi gerekmez mi? Ama hayır, AKP ile beraber gelenek ters yüz ediliyor ve Genelkurmay Başkanı’nın yapması gereken tebrik kabullerini Cumhurbaşkanı yapacak... Sabahattin Önkibar’ın yazdığı gibi “Bu hadise emin olun sadece Türk Ordusu’nun bayramının çalınması değil, Büyük Atatürk’ün hatırasına hakarettir” .

***

Ama bu düzenlemeleri yapanlar önümüzdeki Perşembe günü Anıtkabir’de Ata’nın huzurunda eğilecekler ve özel deftere olağan, klasik bağlılık sözleri yazacaklar. İçlerinden ne geçtiği ise “malum”.
Anlaşılan, Cumhurbaşkanı Gül bu yıl, Anıtkabir’de olmayacak.. “Mazereti” var; kulaklarındaki rahatsızlıktan dengesi bozulmuş.. Acil şifalar dileriz. Gül bu sefer “sap gibi” durmaktan kurtuldu ama İnşallah “şov” gelecek ziyaretlerde devam eder!
 Evet, sevgili “Allahıma emanet” Kemalim-Gazi Paşam; tehlikelerle karşı karşıyken iç düşmanlar, Şemdinli’de, Trabzon’da ve Gaziantep’te vatanın bağrına hançerlerini dayamışlar.. Soruyoruz; “Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?” Şanlı bayrağımızı Kandil’e Amerikalıları ikna etmeye gerek görmeden dikecek ve eşkıyanın kökünü kazıyacak yiğit!
BDP eşbaşkanı Demirtaş, Şemdinli’deki “grup muhabbet” için “insani refleks” demiş. Bunlara resmi refleksten vazgeçtim, “milli refleks”i bekliyorum. Gelecek Zafer Bayramı’nda Anıtkabir’de ebedi Başkomutan’a verilecek “tekmil” bu olacaktır...

***

PKK eşkıyası şu sırada Şemdinli’ye, Hakkari’ye saldırmakta. Bunun sebepleri ayrı konu. PKK’yı ve bölgeyi çok iyi bilen Osman Pamukoğlu Paşa, “Hakkari elden gitti” dedi ama Başbakan Erdoğan kükredi; “Bu nasıl bir zihniyet... Üstelik ordunun içinden gelen bir kişi olarak bunu söyleyeceksin. Utanmadan, sıkılmadan Başbakan’ı televizyona davet ediyor, kimsin sen gramın ne, çapın ne? General olmuş. General olsan ne yazar.”
Şimdi Hakkari ve Şemdinli’de devam eden maksatlı saldırılar üzerine Erdoğan’a sormalı, “General olmak çok şey yazar da senin çapın ne?” Başbakan olman “çok şeyler” yazıyor!..

Yazarın Diğer Yazıları