Vahîdettin rüyasında görmüş

Vahîdettin Sevr'i imzalamadı! Ohh!! Temize çıktı! Vahdettinciler dolayısıyla M. Kemal'le hesabı olanlar ellerini ovuşturuyorlar. Hiç şüpheniz olmasın sonunda imzalayacaktı.

 "Zat-ı Şahane" hadi kaçtı demeyeyim (Vahîdettinciler üzmek istemem!) geri dönmek için Türkiye'den İngiliz gemisiyle ayrıldıktan çok sonra "Sevr'i imzalamaktansa tahttan ayrılırım." demişmiş.  İngilizler ne derse yapmak zorundaydı. Yüreği yansa da "kukla"ydı.

Dönemini incelerseniz, kelimeyi yerinde kullandığımı anlayacaksınız.

Padişah'ın nasıl bir hâlet-i ruhiye içinde olduğunu anlamak için iki örnek vereceğim:

Ali Fuad Türkgeldi (1867-1935), hem Mehmet Reşat, hem de Vahîdettin zamanında mabeyin başkâtipliği yapmış, her iki padişahın da çok yakınında bulunmuştur.

İttihat ve Terakkî ileri gelenlerinin Malta Adası'na sürgünleri haberinin Vahîdettin'e nasıl ulaştığını ve onun ne dediğini şöyle anlatır:

"Mayıs 1335 [1919] Çarşamba günü öğleden sonra Sarayda oturur­ken güya Yunanlıların İzmir'i terk etmekte olduklarına dair İtilâf ve Hürriyet [Damat Ferit'in partisi] merkez-i umumîsinden tereşşuh etmiş [sızmış] bir haber getir­diler. Bittabi böyle bir rivayete ihtimal veremedim. Bir müddet sonra Zât-ı şâhâne beni huzuruna celb ile bazı iradât tebliğinden sonra "Pek garip! Öğle taamını [yemeğini] müteakip muradım olduğu üzere biraz istirahat ediyordum; uykuya dalmışım, haber-i serîi tazammun edecek [içine alacak] bir rüya gördüm. İnşaallah hayırlı bir haber zuhur eder" dedi. Ben de böyle bir habere muttali oldumsa da ihtimal vermediğimi söyledim. O sırada Serkarîn Yaver Paşa gelip Sadr-ı âzam Paşanın Saraya gelmek üzere olduğunu telefonla bildirdiğini arz etti. "Sadr-ı âzamın böyle vakitsiz gelmesi mutlaka bir haberi tazammun eder; inşaallah naklettiğiniz rivayet doğru çıkar." dedi. Odama avdetimden [dönüşümden] sonra Sadr-ı âzam vürûd etti [geldi] . O sırada Mâbeyn kâtiplerinden Murtaza Bey, Saraya gelen gazete muhbirlerinin rivayetine nazaran İzmir'den Yunan bayrakları kaldırılıp Osmanlı bayrakları iade edilmiş olduğunu (aslı çıkmadı) ve o sabah İngilizler mevkuf bulunan İttihad rüesâsını [reislerini] kaldırıp Malta'ya sevk etmiş olduklarını bildirdi. Sadr-ı âzamın avdetinden sonra Zât-ı şâhâne bendegândan birini gönderip "Garip şey! Rüyam zuhur etti. İngilizlerin bu gün mevkuf bulunan İttihad rüesasını kaldırarak Malta'ya sevk etmiş olduklarını şimdi Sadr-ı âzam Paşa haber verdi" diye îtay-ı malûmat eyledi [bilgi verdi]. Sadr-ı âzamin avdetinden sonra odasına gelen Serkarîn Paşanın yanına gidip bu babda tafsilât alıp almadığını sordum. Mevkufînden 67 kişinin İngi­lizler tarafından sabahleyin kaldırılarak Malta'ya sevk olunmak üzere vapura irkâb edilmiş [bindirilmiş] olduklarını söyledi. Garip hal! Garip tesadüf!

Bilâhara Zât-ı şahaneyi gördüğümde "Elhamdülillah ki ben âlet olmadım."dedi. Hünkârın bu vak'adan evvelce malûmatı olmadığını şu tafsilât ispat eder." (Ali Fuad Türkgeldi, Görüp İşittiklerim, 1984, s. 218).

Başşehrinde İtilaf Devletleri istedikleri gibi at koşturuyorlar, "Padişah Efendimiz" rüyası doğru çıktı diye seviniyor! Nasıl doğru çıktıysa! Devletin başı kendisi ama, İngilizlerin hükmü geçiyor, asıyorlar, kesiyorlar, tutukluyorlar ve "Zat-ı Şahane", ""Elhamdülillah ki ben âlet olmadım." diyebiliyor!

Vahîdettin, Sevr belgesini/antlaşmasını imzalasa ne olurdu imzalamasa ne olurdu! (İkinci örnek yarın).

Yazarın Diğer Yazıları