Vakıf üniversitesi mi özel üniversite mi?

Özel Yüksek Okullar, 1962 yılından itibaren açılmaya başlandı. Bu yüksek okullar iş hanlarında, apartman katlarında eğitim yaptılar. 1970 başında Danıştay, İzmir Ege Özel Mimarlık ve Mühendislik Yüksek Okulunun inşaat mühendisliği bölümünü bitiren sekiz kişiye inşaat mühendisliği diploması verilmesi yolundaki işlemin iptali istemiyle dava açıldı. Danıştay'da bu davayı ciddi görerek Anayasa Mahkemesine gönderdi. Anayasa Mahkemesi de aynı yıl özel yüksek okulları düzenleyen yasayı iptal etti.

Paralı üniversite, kılıf değiştirilerek Doğramacı'nın Cunta'yı etkilemesi yoluyla 1982 Anayasasına sokuldu. Anayasanın 130 maddesinin ikinci fıkrası ''… Kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, devletin gözetim ve denetimine tabi yüksek öğretim kurumları kurulabilir.'' şeklindedir.

Aslında vakıflar kazanç amacı olmayan kuruluşlardır. Ne var ki Türkiye'de vakıflar özel kazancın bir kılıfı olarak kullanılıyor. Söz gelimi Ankara'da üniversite kuran bir vakfın köşkü var. Ancak köşkte geçmişte vakfı kuran kişi oturuyordu. Birçok vakfın işletmesi var. Vakfı kuranlarda bu işletmelere ortak ve kardan pay alıyorlar.

2006 yılında basında şu haber çıktı: İstanbul Bilgi Üniversitesinin yarısı Laurep adlı bir Amerikan şirketine satıldı. Kar amacı olmayan ve sahibi vakıf olan bir üniversite nasıl satılır?

Anayasada kar amacı olmayan vakıf dediğine göre, üniversite kuracak olan vakıfın Koç veya Sabancı vakfı gibi, maddi imkanı olan kurulu bir vakıf olması gerekir. Ne var ki Türkiye de  önce bir kısım insanlar bir araya geliyor ve bir vakıf kuruyorlar. Sonra kişisel ilişkilerle veya  siyasi ilişkilerle üniversite kuruluyor. Daha sonra devlet tarafından bazı vakıflara arazi tahsis ediliyor. Geçmişte bütçeden de para ödendi. Devlet bedava arazi veriyor ve bütçesine katkı yapıyor fakat eğitim yine paralı oluyor. Burada halkın vergileri yersiz kullanılmış oluyor ve devlet yoluyla bazı vakıflara haksız zenginleşme yaratılıyor.

Aslında zenginleşen vakıf  üniversitelerinin imkanları  da, vakfı kuranların inşaat şirketleri başka şirketler yoluyla kişilere aktarılıyor.

Vakıfların ve vakıf üniversitelerinin haline bakarsak; Hani deveye ''boynun neden eğri '' diye sormuşlar… Deve de ''nerem doğru ki'' diye cevap vermişe benzetebiliriz.

Vakıf üniversitelerinin ticari amaca dönüşmesine hükümetler izin verdi. Meclis'te aynı zamanda çoğunluğa sahip siyasi iktidara mensup hükümet tasarılarına hayır demiyor. 

Kapatılması tartışma yaratan İstanbul Şehir Üniversitesi güncel bir örnektir. İstanbul Şehir Üniversitesini kuran Bilim Sanat Vakfı, 1986 yılında kuruldu. Kar amacı yoktur. Üniversite Ekim 2010 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan'ın katıldığı bir törenle açıldı. Üniversiteye aynı yıl, Kartal'da bulunan, TEKEL'e ait 297 bin metrekarelik arazinin kullanım hakkı verildi

Yazarın Diğer Yazıları