Vali Gökay'dan kedisever gazeteciye 30 TL tahsisat


Kedi dostu Haluk Cemal Beydeşman, Abbas Parmaksızoğlu, Oğuz Öngen Vali Fahrettin kerim Gökay Gökay, Enver Saffet Öder ve Şemsi Sılkım



Pek çok isnanın hayvanlara karşı tutku derecesinde  sevgileri olur. Kimileri bunu o kadar aşırı götürür ki köpeğine tutkunluğu dolayısıyla hayat boyunca evlenmez. Onun yaşamı sadece çirkin bir köpek olur, bazılarının yüzüne bakmadığı o köpek onun her şeyidir. Gereğinde Prensi veya Prenses olur. Masada yemeğini birlikte yer, sokağa çıkarken tasması elinde, kar, kış kıyamet, yağmur dinlemez onu sokaklarda gezdirmekle kalmaz, ayakları üşümesin, çamurdan kirlenmesin diye cebinde taşıdığı bezle temizler, kucağına alır evine götürür birlikte yatar kalkar, her bakımını içtenlikle yapar.
Bir de kedi tutkunları vardır ki, onların da hayatı başlı başına roman konusudur. Onlar haklarında yapılan aşırı eleştirileri bile önemsemez. Sadece birkaç kedi değil, o sokağın ve hatta mahallenin tüm kedileri onun hayranıdır. Bu kediler; soğuk, yağmur sel dinlemez, kendilerini sahiplenenin geçeceği yolun kenarında veya gözcü gibi yüksek yerde, ayak sesini 50 metreden his eder, anlar, gelince de hepsi peşine takılır, gideceği yere kadar onu tüm içtenliğiyle onu izler. Bab-ı Ali’de de bu tarife uygun bir kedisever gazeteci vardı: Haluk Cemal Beydeşman... Her sokak başında, cebinden çıkardığı kese kâğıdı içindeki ciğer parçalarını etrafa atarak peşinden gelen kedi ordusuna sabah ziyafeti çekerken zevkten dünyalar onun olurdu. O sırada, ayağına sürtünmek sevincini yaşayan kedilere ise biraz daha iltifat ederek daha fazla ciğer verirdi.
Etem İzzet Benice’nin sahip ve başyazarı olduğu Son Telgraf Gazetesi’nin Vilayet karşısında Cağaloğlu Halkevi’nin bulunduğu sokağın başından itibaren, binaya kadar üç sokağın başında her sabahı bu manzara tekrarlanırdı.. Kedi meraklıları çoluk, çocuk, kadının erkeğin en yaşlısı bile bu panoramayı, o yerlerde bulunan bina, apartman pencerelerinin kenarından seyredip bu tabloyu yaratan emekli gazeteci Haluk Cemal Beydeşman’ı seyretmekten kendilerini alamazlardı.
Sayısı belki de 40 ve hatta 50’yi bulan kediler, yedikleri taze sığır ciğerin rehavetiyle şiş karınlarını yayarak binaların basamaklarına yayılıp pırtıklı dilleriyle el, yüz temizliğine giriştiklerinde Haluk Cemal Bey de onları keyifle izlerdi.
Kedilerin temizlik için ellerini havaya diktiklerinde o da eliyle karşılık vererek, basamakları aşıp odasındaki şilteli koltuğa yerleştiğinde zevkinin doruğunda olurdu. Hatta masasına getirilmiş olan çayının
bile soğumasını tevekkülle izlerdi..

***


Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Vilayet ve Belediye Muhabirleriyle bir gün sabah çay sohbetinde, Daimi Encümen üyeleri, Zabıta Müdürü Turan Kapanlı, Temizlik İşleri Müdürü Faruk Canıtez de oradaydı. Faruk Canıtez, sokak kedileri ve başıboş köpeklerin toplanmasındaki zorlukları anlatırken, Haluk Cemal Bey’in kedilerine dokunulmadığını söyleyince, Encümen Başkanı Avukat Enver Safter Öder, hışımla ayağa kalktı ve dedi ki:
-Faruk Bey, sen de bula bula hepsi de terbiyeli, kimseye zarar vermeyen bu zavallılara mı gözünü diktin.?.. Ben bile sabahları kahvaltıdan önce eşimle onların, Haluk Cemal Bey’in ikram ettiği ciğerleri uslu uslu yemelerini apartmanımızın penceresinden seyrediyoruz, kimse de rahatsız değil... “Enver Safter Öder’in bu çıkışı üzerine Temizlik İşleri Müdürü Faruk Canıtez süklüm, püklüm oldu. Hürriyet’in muhabiri Hasan Bedrettin de sözlere arka çıkınca, Vali Gökay dönüp bana Haluk Cemal Bey’i bir de bana sordu. Bunun üzerine onunla ilgili bildiklerimi şöyle anlattım:
” -Haluk Cemal Bey, Unkapanı Haydar Mahallesi’nde tek başına oturur... Bildiğiniz gibi, gazetemizin yazarı olup eski Yazı Müdürümüzdü. Kedilere karşı büyük sevgisi vardır, hatta emekli maaşının yarısını Eminönü ciğercisinden kedilere aldığı ciğerler için harcıyor. Kedileri o kadar terbiyelidir ki, sabahları erkenden sokakta birikir, Haluk Cemal Bey 3 paket halinde getirdiklerini bunlara dağıtır. Kediler bir daha sokaklarda dolaşmaz!. “
Bu sözlerimin ardından Vali Fahrettin Kerim Gökay, Enver Safter Öder Bey’e, hayvan bakımı için ödenek durumunu sordu, olumlu cevap üzerine şu talimatı verdi:
”Haluk Cemal Bey’e teşekkür mektubu yazalım ve her ay tahsisatı mestureden 30 lira yardımcı olalım“
Encümen Başkanı Vali Gökay’ın bu jestine  teşekkür ederken şöyle dedi;
” -Belediyemizin yaptığını Haluk Cemal Bey yapıyor, İzin verirseniz geriye dönük 5 aylık yardımı da ekleyelim. “
Vali Gökay, bizleri kastederek, ” Basın Kuşlarım da bunu haber olarak yazarsa, bütün kediciler

***


Vali Gökay’ın bu sözlerinin ardından Vilayet binasından ilk çıkan ben oldum. Koşarak gazeteye gidip haberi İstihbarat Şefi Kemal Sülker’e verdim. Kemal Sülker kolumdan tutarak, ” Bana söylediklerini aynen anlat, Haluk Cemal Bey’e müjdeyi verelim “ dedi. Beni Haluk Bey’in odasına götürdü. Olanları anlatınca, sevineceğini bekliyordum, tevazu içinde elini uzattı öperken;
” -Teşekkür ederim fakat bunun, Vali Beyefendi’ye kadar intikalinden üzüldüm, Allah’ın lütfu.. Konuşamaz, her hangi bir istekte bulunamaz kediciklere ben insani yardım yapıyordum. “ dedi. Bana kendisine bir yazısından ötürü verilen dolmakalemi hediye ederken, almak istemedim nazik bir ısrar ile; ”-Gazetecinin hediyesi de kalem olur, bu rüşvet sayılmaz!. “ diye ikna etti.
O kalem hala en değerli şahsi eşyalarımın arasındadır.

Yazarın Diğer Yazıları