VAR kimleri kurtardı?

Ayak mı kafaya gitti, yoksa kafa mı ayağa uzatıldı. Hamlet'teki ünlü tirada döndü, değil mi; "Olmak ya da olmamak." Sonuçta çalınan bir faul düdüğü ve ardından gelen gol. Yani maçı bitiren skor. Aradaki penaltıyı atlamayalım.

Herkesin işaret ettiği gibi Galatasaray'a maçı kaybettiren asıl olayı yaratan Eren Derdiyok'tu. Baraja girmesi normal. Peki havada dönüp kolunu açmasına yani penaltıya sebep olmasına ne demeli? Zaten Federasyonu memnun etmesi için açık arayan birine bu şansı nasıl verirsin. Sahi, seni yıllarca İsviçre millî takımında nasıl oynattılar? Üstelik santrfor olarak.

Sezon başından beri kaçırdığı gollerle saç baş yolduruyordu. Bu defa yedirdiğiyle "kafa derisi yüzdürdü."

Peki Cim-Bom'un bu duruma gelmesinde sadece Eren'in mi kabahati var? Eğri oturup doğru konuşalım; Fatih Terim'in hiç mi kabahati yok? İstese Gomis pekâlâ kalırdı. İmparator zaman zaman fazla havalanıyor. Kazanılan şampiyonluktan sonra da fena uçmuştu. Siyahi Fransız oyuncu için onay istendiğinde "Yollayın gitsin. Onsuz da başarırız!" dememiş miydi? Daha ilk yarı kapanmadan ortaya çıkan enkazı görüyorsunuz.

Bazı detaylar

Bugün Galatasaray'ın başkanı da, teknik direktörü de Terim'dir. Sanki ıslık değil "Pan'ın flütü"nü çalıyor. 40 bini aşkın taraftarı, üstelik para da ödeterek antrenmana topluyor. Geçmişin stopajını kullandığı meydanda.

Bir sürü yanlışı görmezlikten geliniyor. Öğrenemediği tek şey var: "Her şeyi ben bilirim" felsefesinin yanlışlığı.

Tek bir hatasını örnek vereceğim. Eskişehir'den transfer edilen ve bir türlü yollanamayan Tarık Çamdal'ı kim almıştı? Hani şu "Üç dönüm bostan, paranı al yan gel yat Çamdal" denen futbolcu!

Bu ülkede bu gözler neler gördü. Gerçek bir efsaneye, Süleyman Seba'ya bozuk para fırlatıldığına tanık oldum. Hem de şeref tribününde otururken. Dramatik olan bu işi yapanlar, onu yıllarca omuzlarında taşıyanlardı. Metal parçalarını yollarken bağırıyorlardı: "Papaz, paran yoksa para verelim!" Demek ki Türkiye'de şampiyonlukların arasını fazla açmayacaksın. Gün gelir, yuhlar başlar.

Terim'e bu yaş ve saatten sonra bir kitap tavsiye edeceğim: Teneke. Yaşar Kemal'in bir gerçek olaydan yola çıkıp yazdığı öykü "Bir kaymakamı anlatır." Gönderilirken arkasından teneke çalarlar...

Bu arada hakem Cüneyt Çakır'ı atlamayalım. Hıncal Uluç büyüğümü yine haklı çıkardı. "Dışarıda başka, içeride farklı maç yönetme geleneğini sürdürdü." Kimilerine göre Medel'i ikinci sarı karttan atmalıydı. Yine penaltıyla biten müdahale öncesi faul çalmalıydı. Galatasaray lehine verip sonra iptal ettiği penaltı kararında ise onu VAR kurtardı. Tıpkı Queresma'nın sayılmayan golünde olduğu gibi.

Derbinin lordu

İstanbul'dan önce Londra'daki derbiyi izleme şansını yakaladım. Arsenal-Tottenham maçını seyredenler ne demek istediğimi iyi anlamışlardır. Futbolun içindeki didişmeler, kapışmalar. Sarı ve kırmızı kartlar. Sonuçta Tottenham'ın öne geçtiği oyunu Arsenal'in 4-2 kazanması. Öyle bir tempo vardı ki oturduğunuz yerden kaldırmadı.

Türk futbolseverleri için güzel yanlardan biri bu derbiyi beIN Sports'un şifresiz kanalından yayımlanmasıydı. Maçın, daha doğrusu Premier Lig'in devamlı yorumcusu İbrahim Altınsay'ın niye İngiltere maçlarına devam ettiğini şimdi daha iyi anladık.

Arada fırçamı da atayım. Digiturk'ün 18 yıllık abonesiyim. Sırf spor ekranı için iyi para ödüyorum. Oysa yeniler 9,90 liraya veriyorlar -üç aylık da olsa-. Bunları yazmamın çözüm getirmeyeceğini biliyorum. Bari "içimi döküp, deşarj olayım istedim."

***

Şikâyetler

* Haber kanallarının dış temsilcileri hayli ilginç. NTV'yi ele alırsak, en çarpıcı örnekler burada. Mesela Kayhan Karaca. Avrupa'nın önemli karar merkezi Strasbourg'da ikamet eden Fransa temsilcisi. Bu defa olduğu gibi önemli olaylarda hemen oraya kaydırılıyor. Yani şimdilerde Paris'ten sesleniyor.

Karaca, gazetecilikte bir hayli de eski. Fransızcasının kalitesini bilmiyorum. Ancak Türkçesi ortada. Kurduğu her cümle "Eeee" ve "Iııı"lardan oluşmakta. Bunca yılda en küçük değişim yok hatta daha beterleşiyor. Dua etsin NTV'nin karar mercii ben değilim. Hizmetlerine teşekkür edip çoktan göndermiştim.

Yanlışlıklar

* O Ses Türkiye'de alt yazı yanlışlıkları çoğaldı. Bu sadece yazım hatalarından oluşmuyor. Tuhafıma giden yarışmanın cici sunucusu Saadet'in soyadını bile yanlış yazıyorlar.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Aletler nasıl paslanırsa, kafa da öyle paslanır; bakımsız bir bahçe nasıl yabani otlarla dolarsa, ihmal edilen yetenek de körleşir ve zamanla ölür. Marcus Bach

Yazarın Diğer Yazıları