Vatan yahut Silistre ve Hürriyet Kasidesi

Vatan yahut Silistre ve Hürriyet Kasidesi

Türkiye Cumhuriyeti''nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk''ü eserleri ve fikirleriyle etkileyen "Vatan ve Hürriyet" şairimiz Namık Kemal eserleriyle Türk milliyetçiliğine ilham kaynağı olmuştur.

Devlet adamı, yazar, şair ve gazeteci olan Namık Kemal''in eserlerinin Türkçe yazılımı AKP iktidarına armağan olsun…

Hürriyet Kasidesi;

"Çağın değer yargılarının doğru yoldan ve samimiyetten sapmış görerek biz de kendi arzumuz ve saygınlığımızla Hükümet kapısından ayrıldık.

Kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmazlar; mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz.

Eğer millet şimdilerde hor görülmüşse onun şanına bir noksanlık geleceğini sanma; cevher yere düşmekle değerinden, özünden bir şey kaybetmez.

Vücudun mayası vatan toprağıdır, bu bakımdan vatan yolunda acı ve sıkıntı çekerse bundan üzüntü duyulmaz.

Dünyada zalimin yardımcısı aşağılık kişilerdir. İnsafsız avcıya hizmet etmekten zevk alanlar ancak köpeklerdir.

Hayatın değerini şöhretin güzelliğinden ve cazibesinden üstün tutanlar hemen geçici zevklere ebedî feyizleri tercih ederler.

İnsanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir? İnsan Allah''ın kendisine verdiği emaneti koruyacağına niçin ondan menfaat beklemektedir?

Kendi nefsinden utanmadan başkalarının ayıplanmasından korkan kişi kendini herkesten daha alçak görür.

Akıllı insanlar için yaptıklarından (hatalar) pişman olup çalışmalarını arttırmaları felekten intikam almak demektir.

Başarının hükümleri milletin kalbinin birliğinde durur; rahmet eserleri ümmetin farklı görüşlerinin ortaya konmasından ve tartışılmasından çıkar.

İktidar sahibi kişinin azim gücü düzenin bir düzene girmesini sağlar; metânet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basmasıyla dünya titrer.

Kader her iyiliğini her feyzini bir zaman için saklar; milletteki gevşeklik ve zayıflıktan sakın korkma!

Zincire vurulmuş aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet değildir; bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın.

Işık yüksekliğin doruğundan uzaksa bu zorunluluktandır; tabiat yerde sürünen kabiliyetten utansın.

Biz o Osmanlı boyunun ulu soyundanız; mayamız bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır.

Biz o yüce hamiyetli çalışkan ve güçlü kişileriz ki bir küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet çıkardık.

Biz o yüce yaratılışlı bir milletiz ki hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktansa ölmek daha ehven gelir.

Hürriyet mücadelesi korkulu bir ateş olsa da dert değil; insan olan bir can için mücadele meydanından kaçmaz.

Cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder olsa yine de bin defa daha esaret zincirinden iyidir.

Felek her türlü eziyet araçlarını toplasın gelsin; millet yolunda bir hizmetten dönersem kahpeyim.

Bu yolda çektiğim sıkıntılar, acılar anılsın, bunun en basit zevki bile vezirlikten sadrazamlıktan daha iyidir.

Vatan bir vefasız ve alaycı sevgiliye dönmüş; öyle ki aşkına bağlı olanları gurbet acılarından ayırmıyor.

Ben korkudan, yalvarma ve yakarmadan uzağım; benim indimde görevim menfaatimden hakkım da hükümetin kötü niyetlerinden daha üstündür.

Ey adaletsiz; milletin yiğitleriyle kavga etmekten sakın! Senin zulmünün kılıcı hamiyet ateşinin karşısında erir.

Zulm ile işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak mümkün değildir; eğer gücün varsa insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış.

Gönülde çalışma cevheri elmas cevherine benzer; ağırlığın şiddetinden baskının tazyikinden ezilmez.

Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyülü imişsin! Gerçi esaretten kurtulduk ama bu kez de senin aşkının esiri olduk.

Şimdi kalbi fethedecek güç sendedir; güzelliğini gizleme. Güzelliğin milletin bakışlarından sonsuza dek uzak kalmasın.

Ey geleceğin umudu! Sen ne can dostuymuşsun; dünyayı bütün üzüntü ve sıkıntılardan kurtaran sensin.

Hükmetme çağı şimdi şenindir, hükmünü dünyaya duyur; Allah ikbalini her türlü belâdan korusun.

Ey yaralı kükreyen aslan! Senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı, artık gaflet uykusundan uyan!"

Değerli okurlarım,

21 Aralık 1840''ta Tekirdağ''da doğan ve 48 yaşında 2 Aralık 1888''de Sakız Adası''nda vefat eden Namık Kemal, "Yurtseverlik, Hürriyet, Millet" kavramlarını Türk fikir ve siyasi hayatı ile Türk edebiyatına sokan kişidir.

Namık Kemal; Türk edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri olan "Vatan yahut Silistre" eseriyle ünlüdür.

"Vatan" adlı eserin ilk sahnelenmesinden sonra başlayan gösteri ve olaylar nedeniyle Namık Kemal tutuklanarak Magosa''ya sürülmüştür.

Eser, yasaklar ve sansür nedeniyle "Silistre" adı ile oynanmış sonra da "Vatan yahut Silistre" adı ile efsaneleşmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları