Vatanını satanlar namustan, ahlâktan bahsedebilir mi?

Tayyip Erdoğan’ın, üniversite öğrencilerinin kız erkek karışık olarak aynı evlerde kaldığına yönelik iddiayla ortaya çıkıp buna izin vermeyecekleri yönündeki sözleri, muhalefetin tepkisi ve medyada konunun bir numaralı gündem maddesi olması, sonraki hamleleri de planlanmış bir oyunun ilk taş sürmesi olsa da bağımsız olarak ele alınırsa çok basit bir zokayı yutma olayıdır!
Zokayı yutan yine muhalefettir!

 


***

 


Medya, zaten tartışacak konu arıyor. Tartışma, reyting veya tiraj demektir. 
Zinayı suç olmaktan çıkarmış bir siyasi partinin, kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmasından da öte yan yana iki binada kalmasını da önleyeceğini ileri sürmesi, elbette, karma öğrenimi de ortadan kaldırmak için bir başlangıçtır.
Fakat ahlâk bekçiliği yapılacaksa, mesele sadece kız ve erkek öğrenciler arasındaki bir ilişkiden ibaret değildir ki!
Tayyip Erdoğan dönemi dahil televizyonlarda yıllarca, kız ve erkek aynı evde kalan öğrencilerle ilgili Amerikan filmleri gösterildi. Son zamanlarda ise bazı televizyonlar ve sinemacılar, birlikte yaşayan kızların veya birlikte yaşayan erkeklerin hikâyelerini sunmaya başladı. Bütün bunlar gençlere rol modeli olmuyor mu?
Bugüne kadar Türkiye’de hiçbir resmi veya özel yurtta kız ve erkek karışık kalmadı. Erdoğan, bu tartışma sonunda, kızları ve erkekleri okullarda da ayırdığı zaman ahlâklı bir nesil mi yetiştirmiş olacak?
Erdoğan, kızların veya erkeklerin eşcinsellik eğilimlerine karşı ne yapacak?
Demek ki ahlâk, sadece iki cins arasında söz konusu olan bir kurum değildir. Gayrimeşru kabul edilen ilişki, aynı cinsler arasında da söz konusu olabilir. Gençleri korumanın çaresi, herkesin başına polis dikmekle değil, ekonomik ve sosyal tedbirlerle ve aileyi koruyarak  bulunabilir.
Yoksa  “kız ve erkek öğrencileri ilkokula başladığı günden üniversiteyi bitirene kadar birbirine göstermeyeceğiz”  derseniz, evlenemeyen, sapık bir nesil ortaya çıkarırsınız ki Lut kavmini bile geride bırakırsınız! Önce siz kendiniz, eşinizi ilk olarak nerede gördüğünüzü, nasıl buluştuğunuzu ve nasıl konuştuğunuzu, evlenme teklifini nasıl ve nerede yaptığınızı hatırlayın... Okulda, bir etkinlikte, bir ziyarette veya iş yerinde değil mi?

 


***

 


Tabii ki toplumun ahlâkı birince derecede önemlidir. Fakat bir toplumda ahlâksızlığa, çürümeye sebep olan ekonomideki zinadır, partizanlıktır, kayırmadır, rüşvettir, torpildir, siyasetteki zinadır, dış politikadaki zinadır, ikiyüzlülüktür, kalleşliktir!
Siz “kardeşim” dediğiniz insanları arkadan hançerliyorsanız, namus bekçiliği yapamazsınız. Silah ve eğitim vererek teröristleri komşularınızın üzerine salıyorsanız, Türkiye’nin Müslüman ülkelerde artık “kalleş bir ülke” olarak anılmasına sebep oluyorsanız, yurt sorununu halletmeyip sokakta bıraktığınız üniversite öğrencilerinin ahlâkına sahip çıkma görüntüsü ile kendinizi temize çıkaramazsınız.
Ülkenin 80 yılda oluşturduğu ekonomik değerleri, yabancılara sattıktan sonra, sularını, dağlarını, yaylalarını da peşkeş çekme hazırlığı yapıyorsanız, ağaçlarını bile katlediyorsanız, namustan bahsedemezsiniz. Çünkü vatan namus demektir. Vatanını satanlar beyindeki namusunu satıyor demektir.

 


***

 


Namus, sadece belden aşağısı ile ilgili bir kavram değildir. Namus, ilk olarak Yunancada Tevrat’ın adı olarak kullanılmıştır ki,  “toplum düzeni” demektir. Siz, bırakın bu uydurma tartışmaları da toplumun düzenini bozduktan, halkı referandumda aldatarak hukuk devletini tamamen ortadan kaldırdıktan, sahte delillerle masum insanları hapse atan ama katillere beraat kararı veren bir düzen kurduktan sonra, kızın erkeğin namusuna sahip çıkıyor görüntüsü vererek oy avcılığı yapmaya ne denilir onu tartışalım!

 

Yazarın Diğer Yazıları