Vatansever komutanlar darbeye geçit vermedi

Vatansever komutanlar darbeye geçit vermedi
FETÖ mağduru Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, 15 temmuz hain darbe girişimini önleyenler arasında bulunan vatansever komutanların da hakkını teslim etmek gerektiği söyledi.

Sevim DABAĞ / İstanbul

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Balyoz davasında terör örgütü FETÖ'nün kumpas mağdurlarındandı. Haksız yere cezaevinde 40 ay kaldı. Balyoz davası çöktü. Sanıkların suçsuz oldukları anlaşıldı. Tümgeneral ve silah arkadaşları Anayasa Mahkemesi'nin kararı bozmasıyla yeniden yargılanıp beraat etti. Tümgeneral Ahmet Yavuz, 15 Temmuz 2016 gecesi sokağa çıkarak askerlere yapılanın darbe olduğunu söyleyip, vatandaşları yatıştırdı. Ahmet Yavuz'la uğradığı FETÖ kumpasından 15 Temmuz hain darbe girişimine uzanan süreci konuştuk.

* Balyoz gibi, Ergenekon tuzak davası da çöktü. İktidar başlangıçta bu davalara destek verdi. Tarihe 'tuzak davası' olarak geçen kumpasların düzenleyicileri tasfiye edilse de sonuçlarını siyasi iktidarın başlangıçtaki niyetiyle ölçebilir miyiz? 

İktidar bu davalara destek verdi. Çünkü atacağı müteakip adımlar için TSK'yı önünde engel olarak görüyordu. Bunun adını da Askeri Vesayeti bitirme olarak koydu. ABD, FETÖ ve iktidar birlikte hareket ettiler. FETÖ ne istediyse siyasi iktidar verdi. Her türlü yasal düzenlemeyi yaptı. 2010 Anayasa referandumuyla Ordu'nun başı dik, vatansever, Atatürk Cumhuriyetine bağlı subaylarını FETÖ yargısının hamiyetli ellerine bıraktı. O da gereğini yaptı. Kendisini iktidara taşıyacak yol temizliğini yaptı. İş 15 Temmuz 2016'da meşum bir darbe girişimiyle sonuçlandı. Darbe girişimi bastırıldı ama siyasi iktidara nasıl bir ordu tasavvur ediyorsa onu hayata geçirme imkânını da sundu. Çok önceden hazırlığı yapıldığı açık olan adımlar atıldı. "Ordu reformu" yapılmış oldu. 'Kulun istediği bir göz, Tanrı'nın bahşettiği iki göz' olarak gerçekleşti. Tabii TSK'dan FETÖ'nün temizlenmesi bu sürecin tek hayırlı yanıdır. Bu yanıyla sevindiricidir ama sonrasında yapılan tasfiyeler ve yargılamalar kimi haksızlıklara vesile oldu ve yara açtı. Kumpaslar amacına ulaşmış oldu.

* Sizce, 15 Temmuz 2016 kontrollü darbe miydi?

Bu darbe, FETÖ tarafından planlanmış, hayata geçirilmiş bir darbe girişimidir.

'Kontrollü darbe' diyebilmem için elimde veri olması gerekir. Ayrıca kontrollü demek, 'her şeyi biliyordu, bütün düğmelere kendisi bastı' demektir. Hâlbuki bu kontrollü değildi.  Kontrolsüz bir şekilde gelen darbe önlenebilirdi. O ayrı bir konudur. Ama bu darbeden siyasi iktidarın haberi var mıydı? Haberi olmuş olabilir. Şunu düşünmüş olabilir: 'Yaparlarsa bizim de gücümüz var. Darbe yaparak bizi iktidardan düşürecek durumları yok, halk direnir, biz de direniriz. Başarılı olamaz kendilerini de açığa çıkarmış olurlar. Biz de onlarla mücadelede daha uygun koşulları elde etmiş oluruz.' Bunu düşünmüş olabilirler. Bunu ben de düşünebilirim, bunda bir şey göremiyorum. Ama hangi gün, hangi saatte, hangi planı uygulayacaklarını biliyor ve ona da yol vermişseniz bu  kabul edilemez. Çünkü 251 şehit var. Türkiye'ye neye mal olduğu belli olmayan acayip bir yıkım var. 2 bin 500 civarında yaralı, manevi travma ve maddi kayıplar var. Uçaklar, helikopterler hepsi çeşitli atışlara maruz kaldılar. Türk Silahlı Kuvvetleri ağır yara aldı. Şu söylenebilir: 'Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bu kişiler varken başarılı olunabilir miydi?' Silahlı Kuvvetler demek, 'komutan ordusu' demektir. Komutanı nasıl hareket ederse ordu da ona göre hareket eder. Bu temizlik kısa vadede bir takım zararların giderilebilmesi kaydıyla iyi oldu. Darbe gecesi daha doğru tedbirler alınabilir, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden çıkıp basına açıklama yapabilir, 'askerlerin kışladan dışarı çıkması yasak, tüm erleri televizyonu izlemesi için toplayın' denilebilirdi. Kara Kuvvetleri Komutanı, Kara Havacılık Komutanlığı'na gittiğinde, oradaki helikopterlerin uçuşuna mani olacak bir takım tedbirler alabilirdi. Sekiz on subayı tutuklasa ne olurdu, acaba onu bilemiyoruz. Farklı tedbirler alınabilir, bu kadar maliyet çıkmayabilirdi.  Pek söylenmiyor, ama darbeyi önleyenlerin arasında vatansever komutanlar vardı. Darbeci ya da FETÖ'cü olmadan o gecenin kaotik ortamında kendini doğru ifade edemediği, ne olup olmadığını tam anlayamadığı için içerde yatan masum insanlar da olduğunu düşünüyorum. İşte bu 'Balyoz', 'Ergenekon' süreçlerinde subayları korkuttuğunuz zaman kendisi olamayan adamlar çıkar ortaya, onlar da şimdi bedel ödüyorlar. Belki kararsız kaldılar. Belki ikbal hesabı yapanlar oldu. Ama 'Atatürkçüyüm' diye kendini niteleyen ve hayatını bu merkez çerçevesinde bu paradigmaya göre şekillendiren bir insanın FETÖ'cülerin yaptığı darbeye iştirak etmesi söz konusu değildir.

FETÖ EMPERYALİST BİR PROJEDİR

Türkiye'nin Katar'la inşaat sektörü ve medya şirketlerinin satın alınması yoluyla çok sermaye girdiğinin sağlandığını öğreniyoruz. Bu şu anlama geliyor. Katar'a bir operasyon yapılması demek, üst akıldan; ABD'den bahsedeceksek, Türkiye'ye yönelik ekonomik bir savaştır. Diyorlar ya hani: 'PKK'yı ileri sürdük olmadı, PYD'yi sürdük olmadı, FETÖ olmadı.' Şimdi de ekonomik savaşla geliyorlar. Bu şunu çok net biçimde ortaya koyuyor.

15 Temmuz'da FETÖ'yü darbeye itenlerin üç senaryosu vardı. İlki, darbenin başarılı olması halinde Türkiye'yi ABD yönetecekti. İkincisi mevcut hal, darbenin başarısız olması hali, ülkemize zarar verdi. Bir de darbenin biraz başarılı, biraz başarısız olma hali vardı... Bu, iç savaş demekti. Üçü de BOP'a yarardı, Türkiye'ye değil. Ama Türkiye en az zarara darbenin bastırılması sayesinde maruz kalmış oldu. Çünkü FETÖ'yü ortadan kaldırdı. Ordusu büyük zarar gördü ama içinde, komutanı dışında emir alan yapılar temizlenme noktasına doğru gidiyor. Üç senaryonun üçü de BOP'a hizmet etti. Bunun aynı zamanda Suriye'deki gelişmelerle de bağlantısı var. Suriye'de Mare koridoru açılmak istenmesi, bu darbe girişimiyle bağlantılıdır.

FETÖ emperyalist bir projedir. ABD Türkiye'de Kürt meselesini nasıl çözülsün istiyorsa, gelip otursaydı iktidara öyle çözecekti.

İLK ALACAKLARINDAN BİRİ BEN OLACAKTIM

"FETÖ'yle mücadelede '17-25 Aralık milattır' dediler. Belki kendilerinin işine geldiği için böyle yaptılar, ama bu doğru bir yaklaşım değildi. O zaman da daha ortada darbe yokken çeşitli vesilelerle bunun yanlış olduğunu anlattık. Dedik ki: 'FETÖ'yle mücadele etmek istiyorsanız daha geriye gidin. Kime dokunursa dokunsun.' Sadi'nin dediği gibi, 'Hesapta hatası olmayanın muhasebeden korkusu olmaz."

***

"15 Temmuz 2016 darbe gecesi sokağa çıktım. Askerlere bunun bir darbe olduğunu ve kışlalarına dönmeleri gerektiğini anlattım. Komutanlarını bu konuda ikna da ettim. Olayların büyümesini engellemeye çaba gösterdim. Ama sonradan düşündüğümde o gece darbe gerçekleştiği takdirde ilk önce beni alacakları aklıma gelince kendi kendime güldüm."